Bölüm 11

6 4 0
                                    

Ay ben geldim. Selamlar nasılsınız? Ay hızlıca bölüme geçelim. Oy vermeyi unutmayınn

Bölüm Şarkısı: Sena Şener-Çok Geç Kaldın

Altay Aral

Alara'dan aldığımız telefonla her şey alt üst olmuştu. Lena ve Lina bir şekilde Ada'ya ulaşmışlar ve evine gitmişler. Evde sadece annesini bulmuşlar. Annesiyle oturup konuştuklarının 1 dakika ile Ada'yı kurtardıklarını öğrenmişlerdi. Ada, ağabeyi olarak bildiği Atlas'ın yardımıyla intihar girişiminden kurtulmuştu. İçtiği psikoloji hapları ile intihar etmeye kalkışmıştı. Bunları duyduğumda kendime gelmem zaman aldı. Gerçekten o telefonu açsaydım belki de bunu yapmayacaktı. Duyduğumuza göre şu an hastanede yatıyordu. Midesini ne kadar yıkasalar da ilaçlar çokça kana karışmıştı. Ölmemesi bir mucizeymiş. Olaylardan ilk haberi olan kişi Derin olmuş. Aynı şehirde oldukları için çok hızlı ulaşmış Ada'ya. Zaten o da Lena, Lina, Gökçen ve Alara'ya haber etmişti. En son da bize gelmişti haberi. Sadece bir telefon ile hayata tutunacak kızı ben öldürmeye sürüklemiştim. Ben ne yapmıştım? Kendimi asla affedemezdim ki. Derin nefesler alıp veriyordum. Gerçekten nefesim artık zorlanıyordu. Alara'nın sesiyle dikkatim ona dönmüştü.

Alara: "Yani ağabeyi olmasa şu an hayatta değildi. Aral, o kız orada asla iyi olamadı. Neler çektiğini bir biz biliriz. Sana belki her şeyi ince ayrıntısına kadar anlatmadı ama bize anlattı. Yakında sen de öğrenirsin. Eğer şu an hayattaysa halen yaşamak için bir sebebi vardır onun."

Zor yutkunmuştum. Konuşmaya çalışmıştım. Yani konuşabildiğim kadar denemiştim. "Eğer o telefonu açsaydım şu an bunlar olmayacaktı. Ben yine sevdiğim birini kaybedecektim. Ama bu sefer ben öldürmüş olacaktım. Böyle asla yaşayamazdım. Adresi eline geldi mi?"

Alara: "Arda'ya yolladım. Hastanenin adresine kadar yolladım. Şimdi kapatmam gerek. Yurtta kalıyorum malum. Görüşmek üzere."

Telefon kapandığında Arda bana aldığı konumu yollamıştı. Ben de vakit kaybetmeden valizimi aşağı indirmiştim. Arabanın bagajına valizimi koyduktan sonra Arda'ya bakmıştım. "Ben yokken sana emanet İstanbul. Ben gidiyorum. Artık zamanı geldi de çattı bile. Dikkatli ol tamam mı sen de? Haber edeceğim mutlaka." Arda gülümseyerek bana bakmıştı. Birbirimize sarıldıktan sonra ben arabaya binmiştim. Kemerimi takıp derin bir nefes alıp yolumu Sakarya'ya çevirmiştim bile.

~~~~~~

Levlâ Ada (Bu ismi özlediniz biliyorum😍)

Üstümde sanki beton ağırlığı gibi bir ağrıyla uyanmıştım. Etrafıma baktığımda beyaz bir oda görmüştüm. Lan yoksa kefenin içinde miyim? Hassiktir ya ben mor kefen istemiştim ama. Ya şu durumda bile ta**ak geçiyordum ya helal olsun bana. Gözlerim ışığa yavaş yavaş alışınca etrafıma bakabilmiştim ancak. Hastanede miydim? Lan ben öldüm sanıyordum. Hay amına koyim yine beceremedik lan. Dışarıdan gelen bıdı bıdı sesler kafamı ütülüyordu cidden. Kapının açılmasıyla içeri giren kişilere bakmıştım. Lan Lena, Lina ve Derin'in burada ne işi vardı? Asıl soru annem babam neredeydi? Üçünün de ağlayıp hızlıca bana sarılmalarıyla birlikte onlara bakmıştım. Ölmedim orospu çocukları. Ben sizi evlendirmeden ölmem lan. Derin nefes alıp kendimi dikleştirmiştim. Sorar gözlerle onlara bakmıştım. Fakat asıl onlar bana kırgınlık ve sorar gözlerle bakıyordu. Sakin bir nefes alıp üçüne bakmıştım. Ha bu arada üç artı iki kişi de telefondan görüntülü bakıyordu bana. Gökçen ve Alara. İkisi de aşırı kızgınlardı, bu suratlarından okunuyordu. Gökçen azarlar şekilde konuşmaya başlayınca pes edip anlatmaya başlamıştım. "Babamla bir konuşma geçirdim. Dün mü? Bugün günlerden ne?" Hepsi bir ağızdan pazar deyince mal gibi bakmıştım. Ben 4 gündür uyuyor muydum? Lan fark etmeden komaya mı girmiştim amına koyim? Çarşamba günü evet evet. Şimdi hatırlamaya başladım her şeyi. Boğazımı temizleyip tekrar konuşmaya başlamıştım. "Babam hayallerimi desteklemeyeceğini ve kazansam dahi göndermeyeceğini zaten söylemişti. Bu konuşmayı yaptığımız gün yani çarşamba günü ise bana bakışları canımı yakmıştı. Umutsuz vakaymışım gibi bakıyordu bana." Cümleme devam edemeden gözlerim çoktan dolmuştu bile. Hepsi de sessiz bir şekilde bana bakıyordu. Biliyorum kızdıklarını. Biliyorum haklılardı. Beni kaybetmek hiç istemediler. Ama kaybedebilirlerdi de. Yutkunup devam etmiştim. "O bakışlarına dayanamadım ben de odama kapattım kendimi. O sıra aklıma Aral geldi. Yani onu arayıp az da olsa konuşmak istedim. O da açmadı bile telefonumu. O açmayınca ben de sizlere yazdım. Sizleri de fazla darlamak istemedim artık. Sürekli benle uğraşıyorsunuz. Sürekli dertlerimle sizi boğduğum için uykuya dalmak istedim." Lafımı Lena kesince onun gözlerine bakmıştım.

Lena: "Kısaca intihar edip bizi de arkanda bırakıp gidecektin öyle mi?"

"Biliyorum çok bencilce bir davranış. Fakat kriz geçiriyordum. Ben de sakinleşirim diye ilaçlarımı içtim. Sonra kendimi yerde baygın halde buldum. Gerisini hatırlamıyorum." Hepsi aynı anda iç çekmişti. O sırada Derin devreye girip konuşmaya başlamıştı.

Derin: "Gökçen ile sana ulaşamayınca ben direkt evine gittim. Kapıyı açtığımda zaten ağabeyinin kucağındaydın. Olayları anlamak için içeri girdiğimde annen ağlıyordu. Tamı tamına 20 hap içmişsin Ada. Ne düşünüyordun bunları içerken? Sonrası ise dört gündür uyuyorsun, yeni ayıldın."

O kadar olmuştu evet.. Gerçekten herkesi korkutmuştum. Ailemi bile korkutmuştum. Peki ya geri kalanlar? Annem babam ağabeyim neredeydi? Onları gerçekten sorguluyordum. O sırada beni düşüncelerimden ayıran Lina ve Lena olmuştu.

Lina: "Derin haber edemeyince biz de merak edip yola çıktık. Cuma akşamı geldiğimizde evde tek annen vardı. Baban birkaç gündür burada yatıp kalkıyor. Ağabeyin ise işte dükkana bakıyor. Eve gittiğimizde annen anlattı bize de her şeyi. Annen tek kalmasın diye daha bugün hastaneye geldik. Kadın perişan haldeydi. Anneler de bugün gelecekti. Bazı doktorlar senden umudunu kesmişti biliyor musun? Komada gibiydin."

Derin bir nefes alıp onlara özür dilercesine bakmıştım. İsteyerek olmamıştı. Kriz anında yaptığım bir şeydi. Bir özür dilemem gerektiğini biliyordum. Kendimi toparlayıp konuşmaya başlamıştım. "Özür dilerim. Hepiniz haklısınız. Kriz anında yaptığım anlık bir şey hayatıma mal olabilirdi. Ucuz atlatmışım. Ama size buradan söz veriyorum. Bir daha asla olmayacak. Yıkılırsam ayağa kalkacağım, böyle kolay bir yönteme başvurmayacağım." Hepsi rahatlamış bir şekilde hafifçe gülümsemişlerdi. Onlara karşılık gülümseyerek bakmıştım. Gerçekten yanımda olmasalardı çıldırabilirdim. Sahi babam yatıp kalkıyor diyince nedensizce yutkunmuştum. Babam ölmemi istemiyordu. Bir evlat kaybetmek cidden zor bir şeydi. Babamın içeri girdiğini görünce kızlar sakince odadan çıkmışlardı. Babam yanındaki koltuğa oturup elimi tutmuştu. Göz altları çökmüştü, cidden ağlamaktan. Gülümseyerek ona bakmıştım sadece. Bir şey demek istememiştim. Zaten hep affederdim ben onu. Ne olursa olsun hep affederdim. Konuşmuyorduk ama o bakışlarla her şey anlaşılıyordu. Bir süre sonra sessizliği bozup babam konuşmaya başlamıştı. Ben ise onu sakince dinliyordum. Özür diliyordu fazlasıyla. Ben de tabii ki gerek olmadığını, yine kendim de suç bularak kendime sallıyordum. Düpedüz salaktım ki ben.

Çok geçmeden annem ve ağabeyim de gelmişti. Onlarla da aynı kısa bir özür molası sonrası Lina ve Lena'nın gitmesi gerektiğini duyunca onlara teşekkür etmiştim. Aynı şekilde Derin de dönünce teşekkür etmiştim. Üçü gittikten sonra sadece ailemle kalmıştım. Refakatçi olarak annem kalacaktı yanımda. Halen müşade altında tutacaklardı beni. Kullandığım ilaçlar tehlikeli ilaçlardı. Normal reçete ile satılsa da yine de bir yan etkisi vardı. Onlar da tabii ki kanımdan temizlemeye çalışıyorlardı.

Bir süre sonra babamla abim ayrılmıştı hastaneden. Annem yanındaki koltuğa uzanmış uyuyordu. Ben tabi dört gün boyunca camış gibi uyuduğum için uykum yoktu bile. Sakince elime şarjı fullenmiş telefonumu aldım. Gelen mesajlara bakmıştım. Aral'dan fazlasıyla arama ve mesaj vardı. Yokluğumu fark etmiş olmalıydı o da. Ona yazacağımı aklımın bir köşesine koymuştum.

O sırada çarşamba günki maç gelmişti aklıma. Özetine bakmak için Youtube'ye girmiştim. Özetini izlediğimde sırıtarak bakmıştım. İyi koymuşuz yalnız hee. Önüme düşen Arda Acar ve Altay Aral Koraslan'ın röportajı olan videoya tıklayıp bakmıştım. Röportajları çok umursamıyordum. Ama yine de bir bakayım neler kaçırmışım diyerekten dinlemeye başlamıştım. Ta ki gördüğüm ayrıntıya kadardı her şey...

Neeey şaka şaka ehm. Bir daha ki bölümde görüşürüz😭

DÜZENLENİYOR | Oyun Bağımlısı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin