3. Bölüm:Video

22 3 0
                                    

  Gözlerimden akmak için çırpınan göz yaşlarını yok etmek için gözlerimi sımsıkı kapatıp açtım. Videoya tekrar döndüm. Abim ellerini başının arkasında birleştirerek kahkaha attı. Elleri bağlı olmadığına göre fazla kişilerdi. Annemler ne kadar abimi sevmeselerde dövüş eğitimlerimin iki katını ona aldırmışlardı. Ben hiçbir zaman dövülerek eğitilmemiştim fakat abimin baygın bir şekilde eve geldiğini bir süre sonra saymayı bırakmıştım. Bir keresinde eğitimini izlemeye gittiğimde aynı anda 4 kişiyle dövüştüğünü görmüştüm.

 
  "Ne kadar yazık ki babamlar beni cezalandırmaya çalışırken eğitti. Bana bunlar kesmez." Gene aynı şekilde montajlanan başka bir ses:

  "Haklısın Poyraz. Sen bunlardan etkilenmezsin. "

   Abim adamı alkışlarken:
"Bir şunun kadar minik beyinciklerinizi kullanmadınız."

"Ama kardeşin seni etkiler dimi."

Abimin bu sözün bitmesiyle ayağa kalkması bir olmuştu. "SAKIN Y-" adamın adını söylediği sırada bir bip sesi girmişti.

Banada sinir krizi...

"Seninle bir kumar oynayalım mı Poyrazcık?" Kaşlarım çatılmaya başladığında oda aniden açıldı. Telefonu kapattığımda gelenin Gökhan olduğunu görünce telefonu kapatıp yatağın üzerine fırlattım. Gökhan, Gizem'in de arkadaşıydı ve gözleri dolu doluydu.

"Kapı çalma adabı-"
 
  Gökhan "Kes!" dediğinde kaşlarım çatıldı. "Telefonunda ki o tehdit mesajlarını dikkate almalıydın!" Gözlerini sildiğinde benim gözler Azrail (a.s) ile çay içip gelmişti. Nerden biliyordu o mesajları?

"Sen-" bir kaç saniye bocaladıktan sonra "Telefonumu mu kurcaladın?!?!?" Ayaklandığımda sert bakışları bana döndü. Gökhan "Konumuz bu değil!! Senin yüzünden Gizem öldü! Senin ölmen gerekirdi Gizem'in değil!"

Senin ölmen gerekirdi...
Gizem'in değil senin ölmen gerekirdi...

Babamlar beni duygusuz yetiştirmek istese de abim beni duygularımı gizleyebilen fakat duygusuz biri olmayan biri olarak büyütmüştü. Dışardan kırılmamış gibi gözüktüğüm bir çok şeye kırılırdım. Kırıldığımı çok nadir gösterirdim ve şu an göstermek istemiyordum. Hızla arkamı döndüm.

"Sare sen aptalın tekisin. O mesajları ciddiye almalıydın Pisliksin!!!"

  Duygusuz bir ifade ile ona dönüp yüzüme bomboş bir gülümseme yerleştirdim. Gülümsemeyi kahkahaya çevirirken hiç zorlanmamıştım.

  "O mesajlar benim ömrüm boyu oldu Gökhan. Ailemin bir sürü düşmanı var. Bence Gizem'in ölümünün de beni suçlaman çok saçma." Tekrar arkamı döndüğümde bir şey aklıma gelmiş gibi ona dönüp parmağımı şıklattım. "Belki de bir davalısı vardır kim bilir?" Tekrar gülümsedim ve başımı sağa doğru hafifçe  yatırdım Gökhan'a baktım. Ağlamaktan bir hal olmuştu
Bakışlarında ki pişmanlığı görmezden geldim. "Şimdi odamdan defol!"

Gökhan bir şey diyeceği sırada vazgeçmiş gibi dolu dolu gözlerle kafasını sallayıp odadan çıktı.  Boş yapanları takmam derken gözlerim dolu dolu dışarı bakmam şaka gibiydi.

2 Saat Sonra

Merdivenleri ruh gibi inerken bir çocuk koşarak bana çarpınca ben çocuğun üzerine o da geriye doğru onu yakalamaya çalışan arkadaşının üzerine düşünce ağzımdan bir kelime firar etti. Çocuk hızla bana döndü;
  - Çok özür...

  - Önüne bakarak yürüsen özür dilemene gerek kalmaz.

Yemekhaneye girdiğimde Gökhan'la göz göze gelince ilk gözlerini kaçıran Gökhan oldu. Arkamdan ayak sesleri geliyordu. Tam dibimde ayak sesleri bittiğinde bana çarpan çocuğu gördüm.

"Sen ne kadar azarlasan da hatamı telafi etmek istiyorum." Diyince kaşlarımı çattım. "Lütfen. Bekle bir saniye bir saniye." diyerek koşarak ayrıldığında masama ilerledim umurumda değildi.

15 dakika sonra

O çocuğun yanıma geldiğini fark ettiğimde telefonu kapattım.

İlham pericikleri kaçtı.
Ama rüyamda nasılsa 2 gündür Matheo yu görüp duruommmm

Bileklik Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin