Maç

7 0 0
                                    

EEE kararlarımdan bıkıcaksınız ama bundan sonra bölümü anlatan bir fotoğraf koyacağım.

Günün Fotosu:

Olaydan 6 gün sonra

8 gün boyunca odadan çıkmamıştım hocayı da hastayım diyerek atlatmışken 8 gün boyunca ne yaptığımı sorguladım.

Yattım

Düşündüm

Planladım

Planımdan vaz vazgeçtim

Tekrar planladım

Düşündüm

Yarım bıraktığım videoya baktım

Ağlamamak için yüzüme 48 kere su çarptım

Yavaşça ayağa kalktım. Planımı tekrar gözden geçirirken bir yandan da volta atıyordum. Üzerimi değiştirerek aşağı indim. Yemekhaneye girdiğimde gözlerim etrafta dolaştı. Berkay'ın sırtı bana dönük bir şekilde oturarak arkadaşlarıyla sohbet ettiğini görünce kendime bir şeyler almadan yanına oturdum. Yavaşça bakışları bana döndüğünde ''Oooo Civciv sen buralara gelir miydin ya?'' Yavaşça gülümsedim. Ellerime baktıktan sonra cık cıklayarak ayağa kalktı. Yemeklerin dağıtıldığı yöne ilerlediğini fark edince önüme döndüm. Arkadaşları benim onlara baktığımı fark etmediğinden dolayı birbirlerine vurarak sessiz kahkahalar atıyorlar birbirlerine Berkay'ı gösteriyorlardı. Biri onlara baktığımı fark edince arkadaşlarını dürttü. ''Sana hiç bir zaman kahvaltı yapmayı öğretemeyecek miyiz?'' sese doğru döndüğümde Berkay'ın elinde sandviç ve ayran ile başımda zebani gibi dikiliyordu. Ellerindekileri alırken ''Ne başımda zebani gibi dikiliyorsun? Otursana.'' dedim. Kahkaha atarak yanıma oturdu.

Plan tıkır tıkır işliyordu:)))

''Maç kiminle olacak?'' diye bir soru atılınca ortaya kime yöneltildiğini anlamaya çalışırken bakışların Berkay'da olduğunu görünce ben de ona döndüm. ''Üst sınıfla yapılacakmış sonra hoca en iyileri seçecekmiş.'' diyerek hem benim hem de arkadaşlarının merakını dindirdi. Sandviçten bir ısırık daha alırken ''Ne maçı?'' Berkay arkadaşlarına kaş göz yaparken ''Boş ver.'' diyerek geçiştirdi. Tam ısrar edeceğim sırada birkaç arkadaşı yanımıza gelerek ''En büyük basketbolcu bizdendir!'' diye bağırıp Berkay'ı kaldırmaya çalışınca basketbol olduğunu fark ettim.

Basketbol

Abim...

Bozmamaya çalıştığım suratla ''Basketbol.'' yutkunduğumda Berkay ortamı yumuşatmak için bana dönerek ''Bravo Civciv Einstein.'' dedi.

Civciv Einstein?

''Özür dilerim.''

Kaşlarımı çatarak ''Neden?'' diye sordum. Cevabı alamadan arkadaşlarından biri onu kendine çekti. Bende sorgulamadan Berkay'a el sallayarak odama döndüm. Yeni kararımı almıştım; O maça gidecektim.

Maç zamanı!!!!!!

Fadinizden Not: Ayol ben bile heyecanlandım. En büyük basketbolcu benim Berkayımmmm!!!

Sahaya takımlar yavaştan doluşurken gözlerim Berkay'a bakındı. Berkay sahaya çıktığında her zaman coşan kalabalığın içinden bir kız iyice coşunca kızın Berkay'ın fanı olduğuna kanaat getirdim.

Selam Einstein? Nasılsın Einstein?

Maç başladığında dikkatimi sahada ki insancıklara çevirdim. Yaptıkları hataları ve yapmalarını gerekenleri onlardan önce kavramak hoşuma gidiyordu.

İlk başlarda Berkay çok güzel puanlar alsa da Göktuğ tüm puanlarını aynı taktikle almıştı.

Bu çocuk taktiği fark etmeyecek kadar geri zekalı mıydı?

Yanıma bir çocuk oturunca bakışlarımı ona çevirdim. Yüzünde tanıdık bir şeyler fark edince daha dikkatli inceledim. Çocuk 3-4 dakika sonra ifadesiz bakışlarla bana döndü. ''Bir sorun mu var?'' bende aynı ifadesizlikle ''Tanıdık geldin.'' dediğimde hiç beklemediğim cevapla bakışlarımı sahaya çevirmek bir yana dursun çocuğu daha dikkatli incelemeye başladım. ''Bende.'' Bir anda sahadan bir inilti, yanlarımızda oturanlardan da bir ''hih'' sesi gelince o tarafa dönerek dikkatle sahayı inceledik. Berkay yerde ayak bileğini tutarak yatıyordu. Yanımda ki kıza ''Ne oldu?'' deyince yanımdaki çocukta kıza döndü. Kız endişeli gözlerini sahadan çekmeden ''Berkay potaya topu atmak için zıpladığında bir oyuncu onu itti. Hakem hala maçı durdurmadı gelen sağlıkçıları engelledi.'' dendiği anda yanımda ki çocukla-

yanımda ki çocukla öffff ne uzun isim bu! Sarı kafaya bu kadar uzun isim yakışmadı. Sarı mı ki saçları? Kumral da olabilir emin değilim.

Ayağa kalkarak ikimizde bir ağızdan hakeme itiraz etmeye başladık hakem bu tarafa bile dönmeyince sinirle Berkay'ın tarafına baktım.

Çok acı çekiyordu...

Aptallaşıyordum sanırsam. Kimseye bağlamam gerekirken şimdiden üç kişiye hatta şimdi daha 2 kelime konuştuğum sarı kafaya bağlanmıştım. Gökhan, Berkay, Hannah, Sarı Kafa...

Ne yaptığımı ben bile anlamadan sahaya atlayarak Berkay'ın yanına koştum. Benim sahaya girmemle herkes durmuş bana bakıyordu.

Simit var, poğaça var ne ba-

Yanına oturduğum da bakışları bana döndü. ''Sarı Civciv?'' dediğinde suratına yapıştırasım geldi. Ben sarışın bile değilken bir de civciv çıkmıştı. Ayağa kalkarak ''Kes sesini ben ne Civcivim ne de sarışın!'' Kahkaha attığında kahkahasını yarıda kesen acıdan dolayı inlemesi oldu. Koluna girerek onu ayağa kaldırdıktan sonra kolumu beline onun kolunu omzuma koymaya çalışırken hakemin yakasından tutan Sarı Kafa' ya başımla selam vererek Berkay'ı okula götürmek için oyuncu çıkışından çıktık. Bana takılma işi bitince sessizliğe büründü onu odasının kapısına getirince göz kırparak ''Odama sen de gelecek misin?'' Ne!!! Bu çocuğu gebertecektim ulan bebe kendini ne sanıyordu?!?! Hadsiz bebe!! Edepsiz bebe!! Terbiyesiz bebe!! Dayaklık bebe!! Gülümseyerek ''Tabii!'' dediğimde sinirimi belli etmemeye çalışarak kapıyı açtım içeri girip onu koltuğa oturtup kapıyı kapattım. Bir anda bileğini tutarak onu ayağa kaldırdım bileğini kıvırdığımda acıyla inledi. Kolunu beline kilitleyerek onu yatağa doğru ittirdim.

Fırlattım daha doğru olacak sanırsam.

Hızlı ittirdiğimden dolayı ayaklarıyla dengesini sağlamak için ayaklarını kullandığında acıyla ağzında bir küfür yuvarlayarak inledi.

Ne tatlı canı varmış inleye inleye bir hal oldu.

"Aptalsın! Tüm okulun önünde bu şekilde rezil olmamıza rağmen şakalaşacak kadar aptalsın!" Ellerimi saçlarımdan geçirerek "Bende senin kadar aptalım! Ne işim vardı da senin yanına gelerek yardım ettim ki?!?" Aklıma bileklik için yakın olduğumu hatırlayınca yatakta hafifçe doğrulmuş olan Berkay'ın üzerine eğildim. Çenesinden tutarak gözlerime bakmasını sağladım. Tekrar elimi yanlarına yerleştirdim. Bileklik bulunan kolunu havaya kaldırarak "Abim..." Yutkunduğumda gözlerini kaçırdı. Dolan gözlerimi yok etmek için sıkıca yumdum "Abimi nerden tanıyo-" Berkay yavaşça doğrularak dudaklarını alnıma bastırdı. "Eğer bunu söylersem ve abin de bunu söylediğimi öğrenseydi beni yaşatmazdı." Burukça gülümseyerek "Maalesef öğrenemeyecek..."

Üşendim devamını yazmaya üstüme yük bindi bu bölümü sizinle buluşturmayınca.
Bölüm sonu cümlelerini kafama esince yazarım<3

Bileklik Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin