tepki: Onlar katil olmadan önce çocukluk arkadaşlarıydık. Bizi yıllar sonra tekrar görüyorlar.
*Senaryo şeklindedir.
Tepki için teşekkürler: sunnysviolinnJeff The Killer;
Ormanda öylece yürüyordu. Hiç bir amaç yok. Hiç bir neden yok. Sadece yürüyor. Hava yağmurluydu. Gökyüzü bu gün çok sinirliydi ve bardakran boşalırcasına yeryüzüne düşen damlalar Jeff'in beyaz Sweatshirtünü ıslatıyordu. Adam kaşlarını çatarak gökyüzüne baktı. Beyaz yüzüne düşan yağmur damlaları onun içinde yabancı olduğu bir his uyandırıyordu. Suratında bir hüzün vardı. Yalnızdı. Çok yalnız. Şu zamana kadar bir sürü kişiyi öldürmüştü. Ama hepsi gitmişti. Tıpkı ondan öncekiler gibi. İşte bu yüzden sessizliği sevmiyordu. Düşünceleriyle yalnız kalmak ona bir işkenceydi. O sırada arkasında bir ses duydu. Hayrı alamet değildi. Burası onun gizli alanıydı ve ormanın bu kısmına diğer Pasta'lar genelde uğramazdı. Yolunu kaybetmiş bir kampçı yada başına bela arıyan bir polis olabileceğini düşündü. Bıçağını çekti ve sese doğru ilerlemeye başladı.
Yıllardır bunu yapıyor. Artık sessiz hareket etmeye alışmıştı. Elindeki bıçağı her an saplamaya hazır bir şekilde tutuyordu. Bıçağı hazır olsada o göreceklerine hazır değildi. Karşısındaki kız/erkek saniyeler içinde onu eski zamanlara götürdü. Herşeyin yaşandığı o eve taşınmadan önce. Kız/erkek bu ormanda kaybolmuş gibi bir o tarafa bakıyor bir bu tarafa bakıyordu. Arkasında bir zamanlar arkadaşı olan kanasusamış bir katil vardı ama o bunun farkında bile değildi. Öbür yandan Jeff yine ona bakarken düşüncelere daldı. Ve sonrasında yaptıkları. Zorbalar, Jane, Bay ve Bayan Richardson, Liu, Babası, Annesi...
Bu korkunç anılar büyük bir utanç ve pişmanlıkla tekrar ona o anları yaşatıyordu ve bu his onu deliye çeviriyordu. Beyninden o anıları çıkarmak için kafasını yanındaki ağaçlara vurarak ikiye yarmak istiyordu. Aklını kaybediyormuş gibi hissediyordu. Hayır. Aklını çoktan kaybetmişti. Ve bu hissin nedeni o aptal piçti/sürtüktü. Onu öldürmeliydi.
Sonuç olarak Jeff sizin arkanızdan koşarak geldi ve bıçağı kafanıza sapladı. Onu görmeden öldünüz. Ki görsenizde zaten onu tanıyamazdınız. Sizi o anki hırsı ile zaten ölmenize rağmen cesedinizi bıçaklamaya devam etti. Sonunda kanlar içinde kalan bedeninizi kendi vücuduna bastırdı. Belki biraz pişman. Şimdi acaba yanına gitsem nasıl olurdu diye düşünüyor. Ama ondan korkup kaçıcağınız fikri onu bu düşünceden geri çekiyor. Bu adam kendi annesini öldürdü. Size zaten acımayacağını tahmin etmişsinizdir.Eyeless Jack;
(Eyeless Jack'in bazı versiyonlarında insan olmadığı gibi çok yaşlı olduğu hatta 2. dünya savaşını gördüğü söyleniyor. Ama ben tepki gereği tarikat tarafından kurban edildiği kısmen günümüze daha yakın olan versiyonunu ele alarak yazacağım.)Göz yuvalarından akan siyah sıvılar yerlere dökülürken avladığı küçük kuş leşlerini ve böcekleri yemekle meşguldü. Tatları bok gibiydi. Bu bokları yemekten nefret ediyordu ama hayatta kalması için yemesi gerekiyordu. Ama bu yetersizdi. Bu boklar onu ssadece hayatta tutuyordu. Beslenmesi lazımdı. İnsan organına ihtiyacı vardı. Uzun zamandır yememişti ve kendini günden güne dahada güçsüz hissediyordu. O sokuk hükümet çok fazla cinayet işlendiği gerekçesiyle ormana giriş çıkışları yasaklamıştı bu yüzden artık buraya eskisi kadar insan uğramıyordu. Ve bu Jack'in hiç hoşuna gitmiyordu.
Önündeki leşler ve böcekler bittiğinde yavaş yavaş ayağı kalktı. O sırada duyuları harekete geçti. Farklı bir koku. Bir insan kokusu. Pastalardam birine ait değildi. Jack bunu anlayacak kadar onların kokusuna alışıktı. Ormanda bir yabancı vardı ve diğerleri onu öldürmeden Jack onu mideye indirmeliydi. Şans ayağına gelmişti ve bunu kaçırmıyacaktı. Hızlı koşmaya çalıştı ama dedim ya, şu an çok güçsüzdü. Yalpalayarak aldığı kokuyu takip etti. Ama bir tuhaflık vardı. Evet, Pasta'lardan birine ait değildi ama yinede sanki bu koluyu bir yerlerden tanıyordu. Yaklaştıkça koku yoğunlaşıyor, yoğunlaştıkça dahada çok onu istiyordu. Artık o kadar yakındaydı ki hareketlerini ve adımlarınıda duyabiliyordu. Tamamen yaklaştığında yavaşladı ve bir çalının arkasına çöküp arkası dönük kzı/oğlanı izliyordu. Birazdan ona saldıracaktı. Bir süre sonra kız/oğlan arkasını döndüğü anda üzerine atladı. Ağızını kapattı ve çığlık atmasını engelledi. Tam neşterle karnında bir yarık açıcakken hatırladı. Altında ağlayan kızın/erkeğin kim olduğunu hatırladı. Ve bir an duraksadı.
Jack sizi tanıdı. Siz o donup kaldığı sırada elinizi zor bela maskesine attınız ve çıkardınız. Çıkarmanız ile daha büyük çığlıklar atmaya çalıştınız. Onu tanımadınız. Sizi suçlayamam. Sonuçta o artık çok farklı görünüyor. Jack başta sizi öldürmek istemedi. Ama sonra içindeki iblis ona beslenmesi gerektiğini hatırlattı. Jack kendine engel olmaya çalışsada olmadı. Hem dürtüleri yüzünden hemde açlığına engel olmadığı için sizi canlı canlı yemeye başladı. Siz çığlıklar atarken onun gözlerinden siyah sıvılar akıyordu. Ancak bu sefer yediği şey bok gibi bir tada sahip olduğu için değildi.Hoodie;
Gecenin bir yarısı, herkes uyurken Kapşonlu bir adam caddeyi gören karanlık ara sokakta saklanıyordu. Meşguldü. Bir görevdeydi. İzlemesi gereken biri vardı. Her zamanki gibi. Hep böyle olurdu. Birilerini izler, kamerasıyla kayıt altına alır ardından doğru zamanda onları öldürürdü. Ancak şu an kimi takip edip kimi öldürmesi gerektiğini bilmiyordu. Efendisi ona sadece o kişiyi öldürmesi gerektiğini söylemişti. Nedenini bile bilmiyordu. Tabi ona hava hoş. Sonuçta bu dünyada değer verdiği kimse yada öldürmesine engel olacak herhangi bir şey yok. Onun için bir insanın hayatına son vermek kolay. Pişmanlığın yerini tamamen zevk almıştı ve bu hayatı kendisi seçti. Bu onun doğasıydı. Hiç bir duygu hissetmiyordu. Sadece ölümün verdiği tatminlik ile yapması gereken sorumluluklar.
Şimdi ise tam olarak o sorumluluğun içindeydi. Öldürmesi gereken biri vardı. Birazdan buraya gelecekti. Ve Kapşonlu adam kafasına bir levye indirerek onun hayatına son vericekti. Adım sesleri yaklaşmaya başladı. Levyeyi hazır bir şekilde tutuyordu.
Sonuç olarak Hoodie sizi öldürdü. Onun zaten hafızası Slenderman tarafından silinmişti. Ama silinmeseydi de zaten sizi öldürürdü. Herhangi bir pişmanlık yada üzüntü hissetmezdi. Sadece sizin Jack ile kavuştuğunuzu düşünürdü. O proxy olmak için doğmuş. Öldürmek onun için oldukça basit bir şey. Kim olursa olsun.Bölüm sonu.
Az karakter yaptım kusura bakmayın.
Ama başka hangi karakteri yapsam bilemedim.
Aslında Jason'ı da eklemeye düşündüm ama onun hikayesini bilmiyorum...
Bir dahaki tepkinin konusu ne olsun yada hangi karakterler olsun?
Bir de okuyup geçiyorsunuz bari bir emek uğruna oy verin ama yaptığınız kaşarlıktır...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CREEPYPASTA TEPKİ
FanfictionOlabildiğince gerçekçi(?) tepkiler yazmaya çalışacağım. Tepki isteği alabilirim. Kadro; JEFF THE KİLLER JANE THE KİLLER TİCCİ TOBY MASKY HOODİE HOMİCİDAL LİU EYELESS JACK BEN DROWNED LAUGHİNG JACK JASON THE TOYMAKER RED ANGEL Diğer karakterleri belk...