Gecenin en koyu haliyle şehrin üzerine yayıldığı o büyülü anlardan birinde kırılırcasına çalan kapısı yüzünden uyandı Yeonjun. Halının üzerinde koltuğa yaslanmış şekilde uyuyakalmıştı.
Gözlerimi ovuşturarak ve sallanarak kapıya yürüyüp kimin geldiğini kontrol etmeden açtı. Karşısında feci şekilde alkol kokan Soobin vardı. O da sallanarak durabiliyordu anca ayakta.
Anında kapıyı kapatmaya yeltenmişken geç kaldığını fark etti çünkü güçsüz bir el buna engel oluyordu. "Yeonjun dur, konuşalım."
"Bundan sonra senin için sarf edeceğim her harf lüzumsuz Soobin. Git buradan, seni istemiyorum."
"Hatalıydım ben. Özür dilemek işe yaramaz, biliyorum. Ama..."
Yeonjun kapıyı kapatmaya çalışmaktan vazgeçip kenarına yaslandı. Bakışları bıkkınlıkla doluydu, bu masallara alıştığını anlatıyordu.
"Bana kaç kez geldin böyle? Kaç kez affettim ben seni? O kotayı aştın artık. Enayi değilim ben, yine kanmayacağım sana."
"Ayrıldık." dedi Soobin ağlayarak Yeonjun'un kapısının önüne çökerken. "Onunla ayrıldık ve bana söylediği son söz ne oldu biliyor musun? Seni kaybetmenin hayatımın hatası olduğunu söyledi. Haklı o. Sen benim denk gelebileceğim en güzel insandın ve ben seni kaybedecek kadar aptal davrandım. Beni senden daha güzel sevemezdi kimse. O görüştüğüm insanların değeri o kadar düştü ki değeri. Aralarından en kıymetlisi sendin Yeonjun."
"Soobin, benim karnım bu laflara tok. İçtiğin için böyle davranıyorsun. Yarın ayık olarak gelsen yine aynı alaycı davranışını sürdüreceksin, biliyorum. Kalbimin kırılmasına izin vermeyeceğim artık. Şimdi git, seni görmek istemiyorum."
Duydukları yalnızca ağlamasını artırmış, düşüncelerini değiştirmemişti Soobin'in. Ama Yeonjun da eskisi gibi değildi artık. Aklını başına toplamıştı bu saatten sonra.
"Ben seni görmek istiyorum. Sonsuza kadar yalnızca seni görmek istiyorum Yeonjun. Beni her şeyden yoksun bırak ama yokluğunla sınama. Kalbindeki o cılız ışığı yeniden yakmama izin ver. Sevgini uyandırmama izin ver."
Yeonjun yorulmuştu, bu yüzden yere çöktü o da. Eşiğe bağdaş kurarak oturdu. Soobin ise apartmanın kirli zemininde aynı vaziyette oturuyordu ama belli ki umurunda değildi.
"Yüreğimde en ufak bir sevgi kırıntısı kaldıysa sana dair, onu da şimdi yok ediyorsun. Böyle sızlanıp durman nefretimi körüklemek dışında işe yaramıyor. Gururunu ayaklar altına alıyorsun, benim yaptığım gibi. Belki de acımaya başlıyorum sana biraz ama ancak o kadar. Emin ol aşk namına bir şey kalmadı bende."
"Kaldı Yeonjun. Kalmasa beni ikna etmeye uğraşır mıydın bu kadar?"
Yeonjun derince iç çekti. Anlamıyordu Soobin, anlamayacaktı. "Benim içimde aşk değil, insanlık kaldı. Seni beyhude yere uğraşmaman için uyarıyorum. Çabalaman faydasız, sana olan bütün iyi niyetimi kendi ellerinle öldürdün."
"Yeonjun..." Tek kelimeden öte gidemeyen Soobin ellerini yüzüne kapatıp hıçkırmaya başlamıştı. Yeonjun ise bu kez yumuşaklık göstermeyecekti. "Yer soğuk, üşürsün. Kalk ve sıcak evine git. Merak etme, kız arkadaşın yarın kollarına atlar yine."
Ardından kapıyı bir daha açmamak üzere kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lonely Boy ~ Yeonbin
Fanfiction"Dilerim benim acım seni yok edip tüketir Soobin." Yeonbin angst fic Yan ship Minsung