7.

49 15 2
                                    

"Yeonjun, olanları duydum! Soobin söyledi, affetmişsin yine onu. Çok sevindim adınıza."

"Ah, hemen söylemiş. Evet Jisung, affettim tekrar ve tekrar."

Jisung bütün sevincine rağmen Yeonjun'un sesinde bir sıkıntı sezer gibi oldu. "Peki sorun ne? Pişman mısın affettiğine?"

Yeonjun elini saçlarına götürüp oylandı bir süre. Ardından dağıtıp bıraktı. Stresli anlarında yaptığı bir alışkanlığıydı bu. "Hayır, bilmiyorum. Yani o şimdi beni çok mutlu ediyor. Ama korkuyorum. Yine aynı şeyler olursa ne yapacağım bu sefer?"

"Merak etme. Ben çok mutlu olacağınıza inanıyorum."

"Umarım Jisung."

İç çekerek vedalaşmış ve kapatmıştı telefonu Yeonjun. Arkadaşıyla olan bu rahatlatıcı konuşması bir yana, içindeki sıkıntı hâlâ yerindeydi.

"Ah, kalbim acıyor. Lütfen beni bu telaşımda haksız çıkar Soobin."

Neyse ki bu mutsuzluk nöbeti fazla uzun sürmemiş, Yeonjun'u evinde yalnız bırakmamaya karar veren Soobin gelmişti.

"Ben geldim sevgilim. Nasılsın?"

Yeonjun yüzüne zoraki gülümsemesini sahici biçimde yerleştirip karşıladı ve uzun zamandır ihtiyacı olduğunu bildiği şekilde sarıldı ona. Gerçekten özlemişti bunu.

"Beni özlemişsin anlaşılan, ben de seni çok özledim.

Bunları söylerken şefkatle sarıldı ve saçlarını okşadı Soobin kendinden kısa oğlanın. Ardından vücutlarını bir süreliğine ayırıp tekrar birleştirdi. Fakat bu kez dudaklarıydı kavuşan.

Birbirlerini özlemle öperken onlardan mutlusu yoktu. Yeonjun öyle biliyor, öyle istiyordu.

"Bu dudakları ne kadar özlemişim anlatamam. Tekrar teşekkür ederim Yeonjun bana bu güzel anı bahşettiğin için."

"Rica ederim Soobin." Yeonjun uzun zamandır yapmadığı gibi gülerken gerçekten bulutların üstünde gibi hissediyordu.

Soobin son kez gülen dudaklara uzanıp çekildi ve Yeonjun'u belinden ittirerek ikisinin de çok sevdiği büyük camın önüne getirdi. Birlikte yere oturdular ve Soobin yanında getirdiği ama Yeonjun'un o zamana kadar görmediği poşeti ortalarına koydu.

"Birlikte içeriz diye getirmiştim. Ne dersin?"

Yeonjun başını salladı ve şişelerden birini eline aldı. Soobin de kalkıp iki bardak getirdiğinde onlara doldurdu. Ardından ikili bardakları birbirine vurarak içmeye başladılar.

"Biliyor musun, bu camın önünde senin yüzünden hep içerdim böyle. Şimdi ise sana bunu anlatıyorum."

Yeonjun sarhoş olduğu için kızaran yanakları ve nemlenen gözleriyle Soobin'e bakıyor ve durmadan konuşuyordu. O an sarhoş olmasa belki Soobin'in tuhaf bakışlarını fark ederdi.

"Geçti artık sevgilim. Sen şimdiye odaklan ve başını omzuma koyup uyu hadi. Fazla sarhoşsun."

Yeonjun yine ona güvenerek dediğini yaptı ve gözlerini kapattı. Sabah ardı arkası kesilmeyen mesaj sesleri yüzünden uyandığında yatağındaydı.

Lonely Boy ~ YeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin