6.

46 15 1
                                    

Yeonjun sabah olduğunda esneyerek evinden ayrılmak üzereyken karanlıkta ayağına takılan şeyle duraksadı. Bir bedene mi takılmıştı?

Apartman ışığı yandığında bina gözlerinin önüne serildi. Evet bir bedene çarpmıştı, Soobin'in bedenine.

"Ne işin var burada?" Ayağıyla yerde yatan çocuğu ittirerek konuşuyordu. Kurtulamayacak mıydı bundan?

"Yeonjun?" Gözlerini ovuşturarak kalkan Soobin'in tek kelimesi buydu. Anlaşılan neden burada olduğunu sorguluyordu. Tabii ya, buraya geldiğinde sarhoştu. Şimdi geldiği için pişmanlık dolarak kalkıp gidecekti.

"İçip kapıma dayandın Soobin, evet. Şimdi uyandığına göre gidebilirsin. Söylemiştim ama tekrar edeyim, seni bir daha görmek istemiyorum."

Ve içeri geçip kapıyı kapattı. Son gördüğü Soobin'in pişman yüzüyken bu onu artık etkilemiyordu. En azından öyle olmasını umut ediyordu.

"Yeonjun! Dinle beni Yeonjun! Sarhoş olduğum için gelmedim buraya. Geldim ve kapında uyudum çünkü pişmanım. Yemin ederim, ben çok pişmanım. Hayatımın hatasını yaptığımı yeni anlıyorum."

O konuşmasını sürdürürken Yeonjun sırtını dayadığı kapıda kayarak yere oturdu. Duymamak için ellerini kulaklarına bastırıyordu ama nasılsa Soobin'in sözleri beyninde yankılanıyordu.

"Tek bir şans, Yeonjun. Bana tek bir şans daha ver. Seni mutlu edeceğim hiç olmadığın kadar. Ki sen de beni mutlu edeceksin. Ama görmezden gelirsen mahvolacağız ikimiz de."

'Ben değil, sen mahvolacaksın çünkü ben seni sildim.' diyecekti. Ama bunun doğru olmadığından mı yoksa konuşmayı sürdürmek istemediğinden mi bilinmez, diyemedi.

"Yeonjun, ne olur cevap ver..."

"Git buradan, seni dinleyip yine sana kanmak istemiyorum. Kendimi senin uğruna yok etmek istemiyorum."

"Etmeyeceksin. Hiç olmadığın kadar mutlu olacaksın, emin ol."

Ağlayıp burnunu çekerken hâlâ tereddüt içindeydi. Beyni Soobin'e güvenmeyi kesinlikle reddederken kalbi kapının arkasındaki bu çocuğu istiyordu. Yine de en azından beyni hâlâ dizginleri elinde tutuyordu.

"Sana nasıl güveneceğim ben? En yakın arkadaşıma bile güvenmez hale getirdin beni. Acı dışında bütün duygularımı söküp götürdün benden."

"İstemiyorsan güvenme ama izin ver bana. Yanında olayım, seni seveyim ve teselli edeyim. Ne olur Yeonjun, yalvarıyorum sana..."

Dışarıdaki çocuğun hıçkırarak ağladığını duymamış olsa belki de açmayacaktı o kapıyı. Gözlerindeki pişmanlığı görmese belki de yaklaşmayacaktı yanına.

"Aklım ve mantığım bağıra bağıra sana güvenmememi söylüyor."

"Ama kalbin öyle demiyor, değil mi? Sen yalnızca kalbine güven. Tekrar bana gel."

Dolu gözleri yüzünden artık Soobin dışında bir yeri göremeyen Yeonjun yine de şüpheliydi. "Ben gelirim ama sen yine gideceksin."

Soobin ise kararlıydı, en azından öyle görünüyordu. "Bu sefer öyle olmayacak. Güven bana."

Yeonjun başını salladı. Bu hareket aralarındaki ateşkesi ilan ediyordu. "Aptalın tekiyim."

Lonely Boy ~ YeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin