Elleri titreyerek bilinmeyen numaradan kendine gelen mesajlara bakıyordu Yeonjun. Bir elini şokla açılan ağzına götürürken gözyaşları alışık oldukları yolu aşındırarak iniyordu bile yüzünden.
"Soobin! Soobin neredesin? Soobin... SOOBIN!"
Hiç olmadığı gibi ağlıyor, çırpınarak etrafına bakıyordu. Ağzından çıkan tek mantıklı kelime 'Soobin'di.
Boğuk sesiyle aldığı derin nefesler hıçkırıklara dönüşürken oturur pozisyonda durduğu yatakta başı dönmeye başladı. Gözleri kararıyor ve dünyası dönüyordu. Birkaç saniye sonra kendini kaybetti.
İlk uyandığında hava aydınlıktı ama Jisung yüzüne vurarak onu uyandırmaya çalıştığında karanlığın çökmüş olduğunu gördü Yeonjun. Ne olduğunun farkına varamadı bir süre.
Ağlamayı kesmiş, duygusuz yüzüyle karanlık odayı inceliyordu. Jisung'ın telaşlı yüzü onun vereceği tepkiyi bekliyordu anlaşılan.
Yatağının başlığına sırtını dayayıp başını da yasladı aynı yere. Ardından hâlâ korku ve merakla ona bakan Jisung merakını yitirsin diye telefonunu açıp verdi ona. Açarken gözüne arkadaşından gelen sayısız arama takılmıştı.
Jisung da gördüklerini şokla karşılarken bir şey diyememişti. Yalnızca arkadaşına sarılmış fakat karşılık görmemişti. Yeonjun heykel gibi dimdik duruyordu.
"Yeonjun..." dedi Jisung ağlamaklı sesiyle. Yine tepki alamadı. Yeonjun duygularını yitirmiş gibiydi.
Jisung durmadan ağlarken Yeonjun'dan gerçekten en ufak işaret alamıyordu. "Yeonjun, lütfen bir şey söyle, durma öyle."
"Ne diyeyim Jisung?" diye buz gibi sesiyle konuştu. "Dünyanın en aptal insanı olduğumu mu söyleyeyim? Bilmiyor muydum yine böyle yapacağını? Biliyordum. Bir şey demeye gerek yok. Burada kalıp kendini yorma, evine git."
"Gidemem, seni yalnız bırakamam..."
"Git dedim sana. Kimseyi görmek ya da kimsenin beni görmesini istemiyorum. Minho'nun yanına git sen. Onunlayken mutlu olursun."
"Sen ne olacaksın?"
"Evimde oturacağım. Biraz içerim, biraz ağlarım, bağırır ve kaderime küserim. Ama merak etme, unuturum. Onun bütün hatalarını unutup affettiysem varlığını unutmaya da gücüm yeter."
Jisung oturduğu yataktan kalkıp Yeonjun'a sarıldı sıkıca. Ardından kulağına yatıştırıcı sözler fısıldayarak çekip gitti evden. Yeonjun da bunu istemişti zaten, iyi olmuştu.
Ancak Jisung giderken Yeonjun'un telefonunu açık unutmuş olduğunu fark etmemişti. Bu yüzden ağlamaktan acıyan gözler o lanetli ekrana erişti ve yine gördü o fotoğrafları.
Bir fotoğraf Soobin'le ikisi öpüşürken çekilmişti. Dün çekilmişti yani. Hem de Soobin'in elinin durduğu açıdan, şans işte. Diğer bir fotoğraf ikisi içerkendi, yine Soobin'in durduğu taraftan çekilmişti. En kötüsü olan sonuncu fotoğraf ise o sarhoş bir halde yatağında uzanırken çekilmişti ve Soobin de kadrajdaydı. Soobin onun üzerinde dururken yine o yönden çekilmişti ve yanlış anlaşılmaya fazlasıyla müsaitti.
Fotoğraflardan sonra mesajlar geliyordu. Sevgilisinden uzak durması için tehdit eden bu mesajlar Yeonjun'a olan biteni açıklıyordu.
Bu mesajları atan kişi Soobin'in sevgilisiydi. Bu fotoğraflar ise ona Soobin tarafından sağlanmıştı anlaşılan. Mesajda Soobin'in bunları o kızı kıskandırmak için yaptığı anlaşılıyordu. Yeonjun o kızı geri döndürmek için bir amaç olarak kullanılmıştı.
"Gerçekten iyi oyuncusun Soobin. Oyunculuk bölümünden mezun olduğunu nasıl da unutmuşum. Beni pişman olduğuna inandırdın ve kullandın. Senin oyuncağın oldum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lonely Boy ~ Yeonbin
Fanfiction"Dilerim benim acım seni yok edip tüketir Soobin." Yeonbin angst fic Yan ship Minsung