Dean sırıtarak “Sende ölürsün” dedi. Şaşırmış gibi “Ciddi misin. Bak ben bunu düşünmemiştim” dedim. Karşısındaki tekli koltuğa oturdum. Dean derin nefes alıp verdi “Ya dediğimi kendi isteğinle yaparsın yada ben yaptırırım.” dedi. “Sen benim elime, işime yarayacak elektronik eşya verdiğin an kendini nezarette bulursun. Bunuda unutma” dedim. Dean sırıtarak “Sende arkadaşlarına yapılan işkenceleri görürsün. Unutma” dedi. Bu da hep Nell’e Gökçe üzerinden tehdit ediyor. Tabi anladı değer verdiğimi.
Ayağa kalktım. Kapıya doğru giderken Dean “Nereye küçük hanım” dedi. Cehenneme. “Kaçmaya gidiyorum. Sıkıcısın” dedim. Kapıyı açıp odadan çıktım. Tekrar uyandığım odaya gittim. Kapıyı kapatıp odadaki gardolabı açtım. Havlu olan bir sepet vardı. Havluların arasına cebimdeki bıçağı koydum. Dolabı kapatıp yatağa oturdum. Acaba Nell polise haber verdi mi?
- - -
Yaklaşık 1 saattir bu odadaydım. Canım sıkılmıştı. Ayağa kalkıp odadan çıktım. Salon olan odaya gittim. İçeri girdiğimde Samet, Altay ve Pars vardı. İsmi Pars mıydı? Herneyse. Boş olan tekli koltuğa oturdum. Altay ve Pars bana ‘Hayırdır’ bakışları atarken Samet “Noldu küçük Çita” dedi. “Bak anlama sorunun mu var. İsmim Reyna. Sürekli ‘Küçük çita’ deme.” dedim. Samet ‘yav he he’ anlamında kafa salladı. Altay “Arkadaşın seni arıyor” dedi. Bak bilmiyordum. “Ciddi misin? Bende yan gelip yattıklarını düşünüyordum” dedi. Odaya “Sikerim ben bu telefonu. Hiç açık yok” diyerek Victor girdi. Samet “salak bu” dedi. Elindeki telefon -Benim telefonum- çalmaya başladı. Victor “Taktı bu kızda” dedi. “Nell arıyor. Dimi?” Dedim. Victor “Sende mi burdaydın.” Dedi. “Yok ya ben aslında cinim Reyna’nın silüetine girdim.” Dedim. Victor duymamazlıktan gelerek “Konuş şu kızla. İş birliği yaptığımızı, bizimle olduğunu falan söyle seni tekrar aramasın” dedi. Tam ‘tabi öyle derim’ diyecekken. Pars “Yoksa onları Gözünün önünde işkence ettirerek öldürürüm” dedi. Bak bu tehditten biraz tırstım.Victor, Nell’i arayıp hoparlöre aldı. Nell “Alo Reyna” dedi. Sert bir tonda “Efendim Nell” dedim. Nell “Hoparlörde dimi?” Diye sordu. Nasılda anladı.
İşte kimin kardeşi. “Evet” dedim. Nell “Hermeyse o piçler seni nasıl kaçırdılarsa polis hala bulamadı. Birde en son üzerinde ne vardı? Polisler sordu da” dedi. “Nell kaç gündür aynı kıyafeti giyiyorum” dedim. 4-5 gündür aynı kıyafet leydim. Nell “peki etrafta neler var” dedi. Tam konuşacakken Victor sesi kapattı. “Sakın söylemiyorsun” dedi. “Sanki etrafa baktım” dedim. Victor sesi geri açtı. “Nell etrafı incelemedim ki sadece müstakil bir evdeyim” dedim. Nell birşey diyecekken telefon kapandı. Victor kapattı.Tekrar tekli koltuğa geçip onlara ‘Size ayrı ayır işkence yapacağım’ anlamında olan ürkütücü -Tehlikeli- bakışlarımı diktim. Samet ayağa kalktı. Bana bakıp “Hadi küçük çita sana kıyafet vereyim. Kaç gündür aynı kıyafetleymişsin” dedi. Sonunu alayla demişti. “Gerek yok” dedim. Samet yanıma gelip “Ne gerek yok kokuyorsun” dedi. Ben mi kokuyordum. “Samet beni kendinle karıştırma” dedim. Samet en son bileğimi tutup kaldırmaya çalıştı. Tüm ağırlığımı koltuğa vermeye başladım.
Samet birden bileğimi bırakınca sırtım sert bir şekilde koltuğa yapıştı. Koltuğa yapışmam ile ağzımdan küfür çıkmıştı. Samet “Lan Pars yada vazgeçtim Altay gel yardım et.” dedi. Altay “Niye ben ya” dedi. Samet ”En küçüğümüz sen değil misin?” dedi. Altay ”Gün farkıyla” dedi. Samet bana dönüp bileğimi tuttu. Dikkatimin dağılmasından faydalanarak beni koltuktan çekti. Hiç beklemeden kapıya doğru gitti. Benide peşinde sürükledi. “Samet bırak şu bileğimi” dedim. Samet “Bırakmazsam ne yaparsın?” diye sordu. “Sağlam bir yerin kalmaz” dedim. Üst kata çıkarken aşağı doğru Dean inmeye başladı. Dean “Samet noldu” dedi. Samet, beni gösterip ”Küçük Çitaya kıyafet vereceğim” dedi. Dean “Sen git ben veririm. Sana güven olmaz” dedi. Sesinde ima vardı. Samet arkasını dönüp giderken ayak bileğine vurdum. Bacağına vurmak istemiştim. Samet bana dönüp ‘Sen bittin’ bakışlarını yollayıp gitti.
Dean “Hadi yürü küçük hanım” dedi. Kısık sesle “Sikerim senin küçük hanımını” dedim. Dean “Dikkat et de sana sekmesin” dedi. Bir odaya girdik. Dean gardolabını açıp içinden siyah sweatshirt ve siyah eşofman verdi. Eşofman gereğinden fazla uzundu. Eşofmanı geri verip “Bu ne elbise gibi uzun. Sen bana şort ver” dedim. Dean eşofmanı elimden alıp şort verdi. Şort, griydi. Aldıktan sonra odadan çıktım. Uyandığım odaya doğru gidip kapıyı kapattım. Üzerimdeki kıyafetleri çıkarıp Dean’in verdiği kıyafetleri giydim. Şort düşündüğüm gibi dizimin altında bitmişti. Belini ayarlayıp ipleri bağladım. Yatağa geçip oturdum.
Hiç aşağı inip onları göresim yoktu. Kaçışımda yoktu. Yatağa sırt üstü uzandım. Bomboş tavana baktım. Elime koz vereceklerini artık sanmıyorum. Kaçamamda. Saçımda bir el hissettim. El saçımda geziniyordu. “Siktir git sende” dedim. Eli hala
saçımdaydı. Ayağa kalkıp odadan çıkacağım sırada beni tuttu. Geri yatağa yatırıp hareket etmemi kısıtladı. Sert bir tonda “Bırak beni” dedim. Ellerini daha sıkı sardı. Çırpınmaya başladım. “Defolup git” dedim. Hareket ve ses yok. “Çek şu ellerini” dedim. Yine hareket ve ses yok. Deliriyordum. Evet cin olamazdı. Cinler az çok görünüyordu. Evet net deliriyordum. Bu gerçek değildi. Reyna sadece halüsinasyondur. Derin nefes alıp gözlerimi kapattım. Sessiz ve sakin bir tonda “Reyna bu sadece halüsinasyon” dedim. Uyumayı deneyelim. Nefesimi saymaya başladım. 1… 2… 3… 4…- - -
Gözlerimi açtığımda oda karanlıktı. Yataktan kalkıp cama gittim. Hava karanlıktı ama 1 saate güneş aydınlatacak gibiydi. Bahçede loş ışıklar vardı. Bahçeye daha dikkatli baktım. Bahçedeki koltuklarda 2 kişi vardı. Suratları çok görünmüyordu. Kim olduklarını anlamak zordu. Camdan çekilip kapıya doğru gittim. Kapıyı açıp aşağı indim. Acaba saat kaçtı? Bence 4 yada 5’di. Aşağı indiğimde hiç kimse yoktu. Mutfak olduğunu düşündüğüm yere gittim. Su içecektim. Girdiğimde kimse yoktu. Dolapları tek tek açıp bardak aradım.Bulduğum bardağı alıp su doldurdum. İçerken mutfağın camından baktım. Bahçede görülen 3 koruma vardı. Bahçe kapısında ise 2 koruma vardı. Omuzumda bir el hissettim. Kesin cin kardeşti. Yinede arkamı döndüm. Kimse yoktu. Tekrar önüme dönüp suyu içtim. Bardağı tezgaha koyup arkamı döndüm. Kapının önünde Dean vardı. Bana bakmıyordu. Sağ tarafıma sert bir şekilde bakıyordu. Dean bana bakmayarak “Neden buradasın?” dedi. “Kaçmak için” dedim. Dean derin nefes aldı. Yanından geçip giderken konuştu “Neden geldin?” dedi. Arkamı dönüp baktığımda sırtı bana dönüktü. Boş verip odaya çıktım.
Odaya girip cama doğru gittim. Camdan baktığımda hava aydınlanıyordu. Gördüğüm 2 kişi hala vardı. Camın önünden ayrılıp yatağa oturdum. Acaba işbirliği mi yapsam? Hayır Reyna olmaz. Nasıl kaçacağım? Off. Keşke Gökçe’yi kurtarmak yerine polise bilgileri verseydik. Acaba Nell ve Gökçe ne yapıyor? Sırt üstü uzandım. Tavan ne kadar güzel. Tavandaki izleri bir şeylere benzetmeye başladım. Yıldızlar, harfler, sayılar… Kapı tıklanıp yanıt beklemeden açıldı. Yatakta oturur pozisyona geçtim.
Dean ve Pars’dı. Onlara ‘Hayırdır' bakışlarımı yolladım. Dean “Kalk ilk işini gerçekleştireceksin” dedi. “Ben sizinle işbirliği yapmayacağım” dedim. Pars “Öldürürüm” dedi. Nell ve Gökçe’den bahsediyordu. “Umrumda değil öldür. Zaten onlar yüzünden buradayım” dedim. Pars cevabımı beklemediği aşikar olan tonda “Emin misin?” dedi. Hayır, değilim. “Evet” dedim. Pars telefonunu alıp birkaç kez ekrana dokundu. Sonra telefonu kulağına götrüp odadan çıktı. Dean “Emin olmadığın halde neden ‘evet' dedin?” Dedi. “Emindim” dedim. Yalandı. Dean “Yalan söyleme. Ölmelerini istemiyorsun” dedi. Evet istemiyorum. “Hayır yalan söylemiyorum” dedim. Dean inanmadığını belli ettiği tonda “Tamam inandım” dedi.
Odaya Pars girdi. Telefon hâlâ kulağındaydı. Bana bakıp “Son kez soruyorum onları öldürmek konusunda emin misin?” dedi. Hayır Reyna emin değilsin. Kalkanını indir. Yada indirmiş gibi yap.
Beğenmeniz dileği ile... ~?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
paranoyak
General FictionBu sıradan bir hikaye değildi. 2 farklı evrende yaşayan tek taraflı bir aşkın hikayesiydi. Tabi tek taraflı mı kalacak yoksa Reyna'da aşık olacak mı belirsizdi. Kaderlerinin ipleri onların elindeydi. Yöneten onlardı.... Ve sonuçlarına katlanacak ola...