Ayza
-------
Sınav sınav sonuçlarının açıklanmasına saatler kalmıştı. Esen, doğu ve babam ile bizim evde heyecanla sonuçların açıklanmasını bekliyorduk. Esen heyecandan panik olup hızlı hızlı nefes alıp verdiği için sessiz odada onun kalp atışlarından başka bir ses duyulmuyordu. Doğuda umursamaz olsada o da bizim kadar heyecanlı ve sabırsızca sınav sonuçlarını bekliyordu. Babam bizi sakinleştirmek için birşeyler anlatıyordu ama hiçbirimiz onu dinlemiyorduk aklımızda sadece sonuçlar vardı. Ve saat gelmişti televizyonlar sonuçların açıklandığını söylediği zaman hemen bilgisayarın başına geçmiştik. İlk önce esenin aldığı puana baktık, 390 almıştı ve istediği okula gidebiliyordu. Sıra doğudaydı ve hepimizi şaşırtan bir sonuç vardı karşımızda inanamadık tekrar tekrar baktık ve bu doğunun aldığı puandı, 375. Sıra bana gelmişti çok heyecanlıydım, ne ne gözlerime inanamamıstım bu puanı gerçekten ben alamazdım, ağlıyordum babamı, can dostlarımı ve kendimi hayal kırıklığına uğrattığım için hıçkıra hıçkıra bağırarak ağlıyordum. Babam beni sakinleştirmeye çalışıyordu ama ben umursamadan ağlamaya devam ediyordum. 360 nedir ya nasıl bir sonuçtur istediğim okula gidemediğim gibi doğu ve esenden ayrı kalacaktım, hem hayal kırıklığı hem ayrılık daha çok ağlamama sebep oluyordu. Esen ve doğu bu kadar ağlamama dayanamayıp dışarı çıkmışlardı. Babamdan da beni yalnız bırakmasını istemiştim odamda yatağıma kapanmış ağlıyordum kapımın açıldığı duyduğumda baba beni yanlız bırak dedim ama ses çıkmayınca gelenin babam değil annem olduğu gördüğümde ayağa kalkmıştım. Sınav sonucun düşük geldi diye odana kapanıp bütün işleri bana mı yaptıracaksın seni küçük fahişe demişti. Öz annem olmasına rağmen beni hiç sevmiyordu benimde ona bayıldığım söylenemezdi ama söylediği laflar dokunuyordu bana. Babam yokken her istediğini yaptırıyordu korkuyordum ondan. Sesimi çıkarmadan yemekleri yaptım ve kapının çaldığı duyunca yerimden fırlayıp kapıya koştum inşallah dogu veya esen gelmiştir dedim içimden. Ama karşımda tanımadığım benim yaşlarımda kahve gözlü yakışıklı bir çocuk duruyordu. Donup kalmıştım resmen gözlerimi gözlerine kenetleyerek cocuğa bakmaya devam ediyordum. Sonra aniden kendime geldim ve siz kimsiniz? diye sordum. Ben babanızın çalıştığı iş yeri sahibinin oğluyum ve buraya beni baban gönderdi dedi. Ama neden babam böyle birşey yapmıştı aklım almıyordu her neyse ismini bilmediğim çocuğu içeri davet ettim ve salonu gösterek anne babam bu oğlanı benim için göndermiş izin verirsen biraz konuşmak istiyoruz dedim. Annemde çocuğu şöyle bir baştan aşagı süzüp pis bir tavırla sırıtıp size kolay gelsin dedi ve salondan çıktı. Çocuğa oturması için koltuğu gösterirken babam sizi neden buraya gönderdi diye sordum. Adın ayzaydı değil mi? Bende Sadya babanın çalıştığı işyeri sabihibinin oğluyum. Baban sabah olanlardan bahsetti sınav sonucun pekte senin istedigin gibi gelmemiş ve sen buna üzülmüşsün hatta güzel gözlerini ağlayarak cezalandırmışsın. Sana buraya üzülme demek için gelmedim sana bir teklifim olacak duyduğum kadarıyla mimar olmak istiyormuşsun benim gibi bende geçen sene girmiştim sınava ve istediğim sonucu alamayınca bu sene bir daha denedim ve kazandım. Senin gibi bende çok istiyordum ama olmamıştı ilk seneden ikinci çok çalışıp kazanacaktım istediğim yeri. Ben babanla konuştum ayza seni dershane yazdıracağız masrafları sen düşün babam sana sponsor olacak ve ders çalışmanda ben sana yardım edeceğim umarım bundan rahatsız olmazsın demisti. Duyduklarım doğru muydu yani bir sene daha bekleyip istediğim puanı alıp istediğim okula mı gidecektim sevinçten çığlak atmamak için ağzımı kapattım ve adını henüz yeni öğrendiğim coçuğa sarıldım. İçimde balinalar uçuşuyordu, ne yapacağımı bilemiyordum a çok mutluydum. Sakinleştikten sonra sadya bana neler yapmam gerektiği ve nasıl, nerede, ne zaman çalışacağımı anlatmaya başladı. Bizim evde annem, abim olduğu için rahat edemeyeceğimiz için sadyaların evinde ders çalışacaktık. Gündüzleri babasına yardım ettiği için akşam gelip beni evden alıcaktı bende o zamana kadar ev işlerini bitirirdim böylelikle annemlede kavga etmezdim. Sadya gittikten sonra annem yanıma geldi ne konuştuğumuzu felan sordu bende anlattım konuştuklarımızı 'seni kücük fahişe iyi yere kapak attın hadi' dedi bana tek kelime edemedim karşında gözlerim dolmuştu ama kendimi tutuyordum ağlamıcaktım ağlama ağlama diye içimden kendime kızıyordum ama yinede kendimi tutamayıp odama doğru koşmaya başladım ve kendimi yatağa attım. Beni 9 ay karnında taşıyan, emziren, büyüten kadın neden benim hakkında böyle düsünüyordu ve beni sevmiyordu aklım haka almıyordu ama artık lafları eskisi kadar canımı acıtmıyordu. Sadya gelip bana onları söylemişti ya ben başka hiçbir şey istemezdim artık. Sadya o nasıl bir çocuktu öyle karşında yaptığım saçmalıkların haddi hesabı yoktu. Şimdiye kadar hiç erkek arkadaşım olmamıştı konuştuğum tek erkek doğu olduğu için ne yapacağımı nasıl konuşacağım pek kestiremedim önce ama sonradan heyecan yapmamam gerektiğine inandığım için normal davranmıştım sadya'ya karşı tabi baştaki salaklıklarımı saymazsak güzel bir başlangıç yapmıştık. Göz bebeğinin ortasındaki siyahlık gözükmeyecek derece simsiyah olan gözlerini unutamıyordum. Neredeyse aynı boyda sayılırdık tabi benden birazcık uzundu eşek gözlü. Kapı çalmıştı ve babam gelmiştir diye kapıya koşmuştum, kapıyı açtığımda babam ve yanında sadya ile gelmişti. Neden geldi acaba yine düşünürken gözlerimi ondan alamıyordum baştan aşağı içimi titretiyordu sadya. Hoşgeldiniz dedikten sonra babam ve sadya beraber salona geçtiler. Bende mutfakta masayı yemek yemek için hazırlıyorudum annem süs gibi oturmuş masaya kurumaları için tırnaklarındaki ojelere üslüyordu yavaş yavaş sinir oluyordum ona beni kölesi gibi gördüğü için ama annemdi laf edemiyordum ona karşı hep içimde kalıyordu cümlelerim boğazıma düğümleniyordu. Babama seslendim ve yemeğin hazır olduğunu söyledim. Sadya her ne kadar aç değilim yemeceğim desede babamdan kurtuluşu yoktu, babam asla yemek yemeden bırakmazdı onu, çok severdi misafirleri. Sadya aç değilim demişti ama tabağına ne koyduysam hepsini bir güzel yemişti, anneme ellerinize sağlık çok güzel olmuş efendim demişti. Annem tam ağzını açmış birşeyler diyecekti ki babam araya girdi ve yemekleri benim yaptığımı söyledi. Sadya şarşırmış bir şekilde bir bana bakıyordu birde hala yemeğini yemeğe devam ediyordu, yemeği bittikten sonra bana gülerek, ellerine sağlık ayza bu yaşta bu yetenek fazla evde kalmazsın demişti ve kalkıp ellerini yıkamak için lavaboyu göstermemi istemişti. Şaşkınlığıma son vererek lavaboyu sadya'ya gösterip tekrar masaya geri dönmüştüm. Annem sinirli bir şekilde bir babama birde bana bakıp duruyordu. Deliye dönmüştü küçük bir çocuğun önünde rezil olmuştu çünkü inanılmaz egosu çocuğun önünde sarsılmıştı ama babam onu hiç umursamıyordu, yemeğin bittiyse kalk artık fatima sofrayı toparlayacağız demişti. O sırada sadya içeri gelmişti, efendim izniniz olursa biz artık gidelim daha işlerimiz var ayzayla demişti. Nereye gidecektik bu saatte ne işimiz vardı ki bizim aklımı sorularla kurcalarken, babamın sesiyle kendime geldim. Ayza kızım hadi git hazırlan bugün sadya ile berabersin, demişti. Olduğum yerde donup kalmıştım boğazım düğümlenmişti, ne demişti babam sadya ile berabermiymişim o nerden çıktı şimdi durduk yere der gibi babama bakıyorudum o da bana gülümseyip odama gitmemi söyledi babamı kıramadım ve odama gittim hazırlanmaya başladım. Ne giysem diye dolabıma bakarken acaba her zamanki gibi halimle mi olsam yoksa biraz özensem mi diye aklımı kurcalıyordum. Aman dedim beni pijamalı halimle bile görmüştü hoş gürdüğü zaman önce büyük bir kahkaha patlatmış ama sonradan özür dilemişti ama olsun yinede onun gülüşü benim içimi ısıtıyordu. Dolaba elimi attığımda geleni giydim üstüme. Vazgeçilmezim olan kalemimi gözlerimin üstüne çektikten sonra aynada son kez kendime bakıp odamdan dışarı çıktım. Kapının önünde sadya beni bekliyordu, gözlerini gözlerime dikmiş hayranlıkla bana bakıyordu göz kırpıp gülümsedim ve babama veda edip evden çıktık. Tüm yol boyunca hiç konuşmamıştık sadya ile. İki katlı çokta büyük olmayan şirin bir bahçesi olan evin önünde durduk. Arabadan inip eve doğru yürürken kapı aniden açıldı ve içeriden bir kadın sadya'ya doğru geliyordu gülümseyerek, oğlum diyerek sarılmıştı ona. Daha sonra bana dönüp elini uzattı ve 'Merhaba ben sadya'nın annesi hülya sende ayza olmalısın' dedi gülerek. 'Evet ayza efendim memnun oldum' diyerek elini sıkıp gülümsedim. Daha sonra eve girdik ve sadya odasına geçeciğimizi söyledi, önden o merdivenleri çıkarken bende arkasından onu takip ediyordum. Odaya geçip oturmamı söyledi ve üzerini değiştirmeye gitti. Odası gerçekten çok büyüktü, benim odamın iki katıydı resmen. Duvarlarda resimler, tablolar vardı göz kamaştırıyordu resmen. Odayı hayranlıkla incelerken kapı açıldı ve sadya içeri girdi. 'Ee ne yapıyoruz' dediğimde biraz duraksadı ve 'buraya ders çalışmaya gelmiştik ama başka birşey istersende yapabiliriz' demişti ve piç gülüşü yapıp karşıma oturmuştu. Kafamdan aşagı kaynar sular dökülmüştü. Benim eşek gözlüm nasıl böyle birsey derdi bana daha beni tanımadan biz bununla anlaşamayacagız galiba dedim icimden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDİCEK
ChickLit14 yaşındaki bir kızın babasına olan düşkünlüğü, hayatını sadece babası üzerine kurması