Buraya ders çalışmaya gelmiştik ama başka bir şey istersen de yapabiliriz.
Bu cümle karşısında ne yapabileceğimi bilmiyordum. Elim ayağım donmuştu, laf olsun diye değil gerçekten buz gibiydim, titriyordum. Ne cevap vereceğimi bilmiyordum,ne yapacağımı da bilmiyordum. Yanıma gelip kolumdan tuttuğu an gözlerim kararmaya başladı ve gerisinde ne olduğunu hatırlamıyorum.
Uyandığımda başımda tanımadığım bir adam vardı. Bana ' iyi misiniz? ' diye sorunca evet anlamında kafamı salladım. İlaçlarımı reçeteye yazarak sadya'ya uzattı kağıdı. Doktor dışarı çıkınca sadya ile baş başa kaldık odada. Korkuyordum bana zarar vermesinden. Ama beklediğim gibi olmadı, tam tersine çok heyecanlı ve korkmuş gözüküyordu. Elimi tutmaya çalışınca geri çektim ellerimi ama zorlada olsa tutmuştu ve gözlerini gözlerime kenetlemişti. Yanaklarım heyecandan domates gibi kızarmıştı, ellerim titriyordu.
'Sen istemediğin sürece sana hiçbir şey yapmayacağım' dedi, gözlerinde endişe vardı görüyordum.
Yine cevap veremedim, sadece onu dinliyordum. Yanında ayrılıp ayağa kalkınca 'eve gitmek istiyorum' dedim. O da tamam anlamında kafasını salladı. Merdivenlerden inerken koluma girmek istemişti ama ben izin vermedim. Korkuluklara tutunarak iniyordum, ama kapı açılınca kim geldi diye merak edip duraksadım. Benim durduğumu fark etmeyen sadya bana çarptı tam düşecektim ki belimden beni yakalayıp kucağına aldı. İçeri giren adam bize dikkatlice bakıyordu, o an çok utanmıştım, hemen sadya'nın kucağından indim.
Adam gülümseyerek bana baktı elini uzatıp ' Ben tolga, sadya'nın babasıyım' dedi.
Ben ne yapacağımı bilemez halde 'Bende ayza memnun oldum efendim' dedim.
Şaşkın bakışlarımla adama bakarken sadya araya girdi.
'Baba sana bahsetmiştim ya ahmet amcanın kızı ayza onu sınava ben hazırlayacağım' dedi. Ve ekleyerek devam etti. 'Az önce yaşanan tatsızlıkta tamamen benim hatam dalgındım ayza'nın durduğunu görmedim ve ona çarptım oda düşecekken ben tuttum o sırada da sen geldin baba' dedi.
Adam gülümseyerek baktı ve bir şey söylemeden yanımızdan ayrılıp salona geçti. O sırada bende kapıyı açıp dışarı çıktım, sadya da arkamdan geldi. Arabada yol boyunca hiç konuşmadık göz ucuyla baktığımda bana baktığını fark ettiğim an gözlerimi başka yere çeviriyordum. Beni sahilde bırakmasını söyledim. Sahilde durduğu zaman inecekken yüzüne bile bakamadım ama o bana bakıp, 'Yarın sabah 8 de seni evden alacağım' dedi.
Hiç bir tepki vermeden arabadan indim ve sahil boyunca yürümeye başladım. Deniz kokusu huzur vericiydi, sakinleştiriyordu beni. Sadya'nın söylediklerini unutmak için buraya gelmiştim ama tam unutacakken unuttuğum şeyi tekrar hatırlıyordum yapamıyordum unutamıyordum, çıkmıyordu aklımdan tek kelimesi bile. Saat geç olmadan eve vardım. Annem ile abim çoktan uyumuşlardı, babamda beni beklerken televizyonun karşısında uyuyup kalmıştı. Üzerini örtüp yanağına öpücüğümü kondurup odama geçtim. Hiç uykum yoktu nasıl olabilirdi ki aklımda sadya'nın dedikleri, kalbimin bir tarafında sevgi bir tarafında nefret varken nasıl uyuyabilirdim. Kafamın dağılması için pencerenin kenarında sigaramı içmeye başladım. Her dumanı sadya'ya bela okuyarak içime çekerek çekiyordum, her duman ona aitti.
Sabahkalktığımda yarım yamalak uyuyup kalmıştım yatağın üstünde saat 6'ya geliyordu. Kalkıp mutfağa gittim, çaydanlığın altına su koymuştum ki su sesiyle çişim gelmişti. Ocağın altını kısıp tuvalete doğru yöneldim, salonun önünden geçerken babam uyanmıştı ve bana seslenip yanına çağırdı. Ama ben ona çok sıkıştığımı belli ederek doğru tuvalete gittim. Tuvaletten çıkıncada ilk olarak mutfağa gidip çayı demledim ve babamın yanına gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDİCEK
ChickLit14 yaşındaki bir kızın babasına olan düşkünlüğü, hayatını sadece babası üzerine kurması