chapter ten

335 42 23
                                    


"yarım kalan bir işimiz var?"

"ne? Jungkook yavaşla."

Jungkook bileğimden tutmuş, merdivenlerden yukarı çıkıyorduk. onun bu heyecanlı hali gülmemi engelleyemiyordu.

arkadaş grubumuzla birlikte gece mekanına gelmiştik, diğerleri aşağıda eğlenirken biz mekandan çıkarak arabaya doğru gidiyorduk.

merdivenler bittiğinde çıkış kapısından geçmiş  ve arabaya binerek hızlıca ilerlemeye başlamıştık.

nereye gittiğimiz hakkında bir fikrim yoktu, muhtemelen Jungkook'un evine gidiyorduk.

ailesi ona kendine özel bir ev almıştı.

arabayı evin aşağısına park ettiğinde anlamıştım buraya geldiğimizi.

asansöre binerek en üst katlardan birisine çıkmış ve hızlıca kapıyı açmasıyla evin içerisine girmiştik.

belimden tuttuğu gibi beni kucağına almış ve ayağıyla evin kapısını kapatmıştı.

"düğünden sonra eve gelen çift gibi hissediyorum."

gülerek koridorda ilerlemeye başlamıştı.

odasının önüne geldiğimizde elleriyle beni tuttuğundan hafifçe eğilerek kapıyı açmış ve elimle biraz ileri itmiştim.

beni yavaşça yatağa oturtarak banyoya ilerlemişti.

bunun sonrasında ne olacağını biliyordum, itiraz etmedim.

etmek istemedim.

istiyordum onu.

su sesi gelmeye başladığında duşa girdiğini anlamıştım, oturduğum yerden kalkmış ve parmak uçlarımda banyo kapısının ucuna gelmiştim.

kapı kolunu yavaşça aşağı indirdiğimde zaten kilitlememişti.

etraf suyun sıcaklığından buharlaşmıştı.

Jungkook ise duş başlığının altında sırtı dönük bir şekilde duruyordu.

vakit kaybetmedim, üzerimdeki kıyafetlerimi çıkardığımda hiçbir kıyafetle kalmamıştım.

ayağımla kıyafetlerimi kenara iterek duşakabinin kapısını yavaşça iteklediğimde Jungkook arkasını dönmüş, yüzündeki hoşnut ifadeyle birlikte beni bileğimden tuttuğu gibi sırtımı soğuk fayansla buluşturmuştu.

tenime değen fayans dudaklarımdan küçük bir inilti kaçmasına sebep olmuştu. hoşuna gitmiş olmalı ki dudağının kenarı kıvrılmıştı.

su üzerimize nüfuz ederken Jungkook dudaklarını dudaklarımla birleştirmişti, normal öpüşmelerimizden farklı olarak daha şehvet doluydu.

kollarımı boynuna sardığımda vücudumuz bir bütün olmuştu, onu hissedebiliyordum.

alt dudağımı kendine sertçe çekmiş, ardından çektiği yeri öpücüklere boğmuştu.

ellerim boynundan yavaşça karın kaslarına doğru bir yol yapmıştı.

aşağılara indikçe dudaklarım arasına kesik nefesler bırakıyordu.

ellerini vücudumun her yerini ezberlemek istercesine gezdiriyordu. kalçama geldiğinde ise orayı adeta yoğurmuş ve geri bırakmıştı.

ona tırnaklarımla iz yaparken ellerim yavaşça aşağıya doğru kayıyordu, onun vücudu ise geriliyordu.

heartless ❧ rosekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin