Herkesin, her yaşın kelimeleri ile farklıdır acı ! Git 15 yaşında birinin kelimelerine bak, dünyanın bütün yükünü omuzlarına almış çilekeş bir aşık görürsün. "Gidersen biterim diye" seslenir sevgiliye.
Biraz daha büyürse şöyle 20-25 gibi, aşktan umutlu fakat bir o kadar da atarlı, gururlu olur kelimeler. "Bana sevgili mi yok" edasında ama yalvarır gitme diye. Yine de gururdan taviz yok.
30-35 arası muamma. Biraz isyan, biraz felsefi, biraz şikayetçi... hani " ulan buraya nasıl geldik" tavrı hakim ama hala nerede olduğunun farkında değil.
40 ı geciti mi hayatin dibini bulmuş, herşeyi çözmüş, ununu elemiş ama elek hala elinde bir ifade, " yaşadık gördük, tecrübe konuşuyor" diye bağıran kelimeler.
50+ oldumu olayın rengi değişiyor. Herşeyin bitmeye başladığının farkına varıyor; "nerden geldik nereye gidiyoruz? " sorusuna cevap arıyorsun. Yaşlandığını hissettiğim gün yolun sonunu düşünmeye başlıyorsun.
Her yaşın derdi büyük... kimi baslangiclardan, kimi sonlardan şikayetçi. Çok azdır hüzün ve isyan olmayan şiir.
Kelimelere haksızlık değil mi bu ? Hüznünü , hayal kırıklığını, nefretini paylaş, gözyaşını akıt uzerine; mutluluğu paylaşmaya geldi mi yok !
İnsan vefasız be dostum... denize düşüp yılana sarılır, sonra da yılanın arkasından konuşur !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hazirana selam olsun
Acaksoğuk bi haziran akşamı ne bu soğuk bu aksama yakışıyor ne de bu yaz bu soğuk aksama sanırsın omrumun son baharı haziran şaşırmış olmuş ekim kefaller bile yok daha ortalarda deniz ısınmadı dedi nuri abi derinlere atılır oltalar, hep büyük umutlara ...