Prolog

334 14 3
                                    

Onun yorulmuş, bunca acıya dayanamayan ve yerde kalan bedenine bakmıştım. Az önce olup biteni anlamaya çalışmak, benim için epeyce zor olan bir şeydi. Onun yanında da bir beden daha. Erkek adamın cansız bedeni öylece yatıyordu. Bu beden beni daha da çok korkutuyordu. Çünkü hareket, ses yok. Ölüydü. Ve bunu ben yapmadım. Beynim hâlâ olup biteni algılayamiyordu. Benim güvendiğim dağ, benim sırdaşım, yeri geldiğinde benim babam olan abimin ve en yakın arkadaşımın bunu yapmış olması içimi yakıyordu. Çünkü yerde yorgun olan beden benim uzun zamandır baktığım , baktıkça da doyamadıgim dünya güzeliydi. Polis sirenlerin sesi, üçümüzu de sarsmıştı. Fakat benim için önemli değildi artık hiç bir şey.

"Cihan... Cihan,hadi oğlum! Koş!"

"Abi..Gidemem..."

"Ben hapise giremem Cihan...Benim oğlum, karım var.. Olmaz.."


Abim bana bakarak en yakın arkadaşımla oradan uzaklaşmak istemişti. Benim ise içimden gitmek gelmiyordu. Onları öylece bırakamazdim. Benim sevdiğiceğim burada yatarken kaçamazdım. Dokunamıyordum bile ona. Daha da çok acı veririm diye korkuyordum. Dizlerimin üstüne çaresizce düşerek, onun açılmış ve ağlamaya başlayan gözlerine baktım. Yırtılmış elbisesi, vücudunun her bir parçasını gösteriyordu artık. Hiç oralara bakmadan, paltomu çıkarıp üstünü örtmuştum. Siren sesleri bize yaklaşmaya başladığında, herkesin o korktuğu abim ardına bakmadan kaçıp gitmişti arkadaşımla beraber, bizi öyle bırakarak. Burada anlamıştım ki, insanı en çok güvendikleri yaralar. Sevdiğim kıza bakıyordum sadece. Onu böyle görmek, istediğim son şey bile olmazdı. Bu kadar çaresiz olmamıştım hiç bir zaman. Çaresizliğin verdiği hisi anlatmak için çok zordu. Yaşamayan da anlamazdı zaten. Ellerim saniyeler içinde kelepçelerin içindeydi. Fakat bu da umurumda değildi. Umurumda olan tek şey, yerde yatan adamdı ve benim sevdiğim kadındı. Başka hiç bir şeyin önemi yoktu benim için.

"Kız yaşıyor, adam ölü."

Polisin sesi, derin bir nefes alma ve rahatlamama neden olmuştu. Hafifçe gülümseyip, başımı eğdim ve polis arabasına bindim. Kader diye bir şey var. Ve kaderimize ne yazıldıysa, onu yaşarız. Benim de kaderime bu yazılmıştı. Ben kaderime razı geldim. Çünkü ben bu hayatta günah keçisi olmaya geldim. Ailemin, memleketimin ama en çokta abimin günah keçisi. Şimdiye kadar çok kötülük yapmıştı, ama şimdi yaptığı şeyin adı kötülük değildi. Kötülükten çok öte bir şeydi. Onun yerine ben utanıyordum. Hissettiğim şeylerin adını henüz koymamışken, yüzüme çarpan ve beni gerçeğe döndüren babamın tokadıyla sarsılmıştım.

"Ulan it! Sen hiç mi adam olmayacaksın? Hep mi bizi rezil edeceksin? Sen nasıl bir evlatsin lan? Sen evlat mısın?! Bana ceza olarak mı doğdun sen?!"

Sessiz kalmıştım. Çünkü babamın kurduğu cümleler kalbimi derinden etkilemişti. Kalbim bin parçaya bölünmüştü. Annemin haykırışlari kulaklarımda dolaniyordu. Ikisi de bu kadar acıyı hak etmemişti. Fakat ben suçsuzdum. Ve ben ne desem de bana inanmayacaklarini biliyordum. Çünkü ben ailemizin yaramaz, beş para etmez, sakar ve hasta olan çocuğuydum. Onların söylediğine göre, ben her kötü şeyi yapabilirdim. Herhalde deprem de olsa, benden bileceklerdi.

"Şimdi kal burada. Ve sana son bir şey söyleyeceğim. O kızla da evleneceksin. Onun da bizim de namusumuzu temizliyeceksin. Madem bir bok yedin... Cezasını da çekersin. Namussuz!"

Yüzüme tükürdu babam. Evet. O kızla evlenmek istediğim doğruydu. Çok istemiştim, ama böyle değil. Bu şartların altında değil. Ben onu telli duvaklı gelin getirecektim konağa. Olmadı. Babamın ağır cümleleri bitince,annemi alarak beni tek başıma bırakmıştı orada. Artık beni bu karanlık yerden alması için yalvarmayacaktim. Çünkü burada yaşamak,benim için daha iyiydi. Her zaman ki gibi yine yapayalnızdim. Hiç kimsem yoktu artık. Herkes beni sildi, cezami da kesti. Artık her şeyi unuttum. Adımı, soyadımı, yaşımı ve yurdumu da. Tek aklımda kalan, ve hep aklımda kalacak tek bir şey vardı. O da sevdiğim kadının hayatının mahvolmuş olmasıydı.

........
Selamlar. Yine yeni Handan ve Cihan bir kurguyla geldim ve hâlâ da yazmaya devam ediyorum. Sizi fazla bekletmek istemiyorum ve bundan dolayı uzun zamandır planladığım bu şeyi sizinle paylaşıyorum. Belki de aynı zamanda yarıda bıraktığım kurgulara da devam edeceğim. Şimdi sizi kurgumla başbaşa bırakıyorum. Keyifli okumalar ve umarım beğenirsiniz.

KaraağaçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin