1.1 | Sadece stres

4 0 0
                                    

Selam, nasılsınız? Öncelikle gecikme hatta yok olma için özir dilerim. Üniversiteye yerleşme ve alışma süresi beklediğimden uzun sürdü ve ayrı olarak çok şey yaşandı. Sürekli yazıp sildim ve içime sinmeyen çok şeyi değiştirdim. Fazla uzatmak istemiyorum tekrar özür diliyorum, bundan sonra düzenli bölüm geleceğinden emin olabilirsiniz iyi okumalar diliyorum ♡

⋆˖⁺‧₊☽◯☾₊‧⁺˖⋆

"Bu sıralar herkes tehlikeli"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bu sıralar herkes tehlikeli"

⋆༺𓆩𓆪༻⋆

Saat öğle saatlerini çoktan geçmiş, güneş ışığını bir pelerin gibi ufuğa yaymıştı. Ron hermionenin ışık ile tel tel gözüken saçlarını izledi. Hogsmeade'in biraz yukarısındalardı. Terk edilmiş birkaç ev ve yolu bozuk sokaklar vardı. Harry önünde neredeyse yıkılacak gibi gözüken binaya baktı. İnce binanın ucu gökyüzüne uzanıyordu ama bir o kadarda eskiydi. ''Sanırım burası.'' Harry gözlüğünü düzelterek arkadaşlarına baktı. Ron gözleriyle binanın çatısını bulmaya çalışırken, Hermione binanın kapısından çıkan insanları süzüyordu. Ron peltek sesi ile konuştu ''Umarım biri bizi soymaz Harry, yedek çoraplarımı da kaybedemem.'' Harry muggle dünyasındaki evsizlere benzeyen büyücülere baktı. ''Merak etmeyin, iyi olacağız...'' Yüzünü buruşturdu. ''Yani, sanırım...'' Nefesini vererek önden gitti ve binanın kocaman giriş kapısına yaklaştı. Arkadaşları onu takip ederken Hermione avucunun içindeki büyülü küçük çantasını sıkı sıkı tuttu. Dönen kapının karşısında dikildikleri sıra dışarı çıkan bir adamla karşılaştılar. Adam dönen kapıyı kasırga gibi döndürüp içinden çıktı. Hermione durumu anlayınca konuştu '' Kapı büyülü, tehlikeli olup olmadığımızı kontrol ediyor.'' Hermione kapıya yaklaştı ''Dergide okumuştum.'' Kapı Hermione'ye yaklaştıkça dönmeye başladı, Ron endişe ile bir adım attığında kız arkadaşı elini kapıya uzatmıştı. Kapı onu bir hortum misali döndürerek içeri aldı. Eğer üzerinde teklikeli veya yasaklı kara büyülü bir nesne varsa onu aynı hızla dışarıya atacaktı. Ama olmadı, Hermione dışarı fırlamadı. sessizliğin üzerinden Ron, Harry'e kısa bir bakış atarak kapıya koştu. Kapı dönerken Ron'un çığlığı duyuldu ama Hermione gibi dışarı fırlamamıştı. Harry güvenli bir şekilde içeri gireceğinden emindi ama yine de gerilmişti. Kendini tekrar birinci sınıfta gibi hissediyordu. Duvarın tam karşısında tek başına duruyordu. Ona yardım edecek bir annesi ya da babası yoktu. Düşüncelerini yarıda keserek hızlı adımlarla kapıya ilerledi. Parmak uçları karıncalanırken başı döndü, stres onu ele geçirmişti ama dudaklarını birbirine bastırarak kendini sıktı. Gözlerini ne zaman kapatmıştı hatırlamıyordu ama Hermione onu dürttüğünde kendine geldi. Gözlerini önce tavana monte edilmemiş havada asılı duran kocaman avize aldı. Ardından başını kaldırdığında tavanı göremedi. Duvarlarda kapılar vardı ama kapılara giden herhangi bir merdiven yoktu. Kaşlarını çattığı sıra tam önünden geçen yaşlı bir goblin neredeyse onu eziyordu. İrkilerek geri çekildi. Motelin içi dışına hiç benzemiyordu. Kırmızı kadife halılar, güzel aydınlatılmış bir lobi ve her yerde hızlıca koşuşturan, müşterilerle ilgilenen goblinler vardı. ''Kahretsin!'' (Bloody hell) Ron'un sesine ikisi de kısa bir anlığına ona baktı. beklediklerinden güzeldi. Karşılarındaki masaya ilk yaklaşan hermione oldu. Herhangi biri yoktu bu yüzden tereddütle zile bastı. Çıkan ses lobiyi doldururken kimse gelmedi. Kaşlarını çattı. Tekrar zile basarken bu sefer özgüvenliydi "bakar mısınız?" Hâlâ kimsecikler gözükmezken hafifçe öfkelenedi, nasıl bir yerdi bura? "Kimse yok mu?" Zille ardı ardına basarken kulak tırmalayan bir ses duyuldu "var canım olmaz olur mu?" Hermione geri çekilerek masanın diğer tarafını kontrol etti ama kimse yoktu "lütfen daha nazik basınız, yıllar içerisinde biraz eskidim, nasıl yardımcı olabilirim?" Hermione durumu anlayınca yüzünü gevişeterek zile bastı "siz mi konuştunuz?" Zilin konuşurken ahşaba değerek çıkartığı hafif ses tekrar duyudu "tabii ki ben konuştum! Size yardımcı olmak için buradayım, cebinizde tek kuruş para yoksa lütfen çıkın!" Hermione duruşunu düzeltti "birkaç gecelik yer arıyorduk...üç oda ne kadar fiyata tekabül ediyor?" Zil çok kısa bir an sustu ama hemen ardından sesi tekrar duyuldu "geceliği 63 galleon tutar!" Hermione kararsızca arkasına baktığı sıra zil bir anda bağırdı "sizin için indirim yapabilirim! Lakin bir hafta kalmalısınız..." Ron harry'e baktı. Oldukça uygundu. Fiyat konusunda anlaştıkları an zil kendi kendine bir kaç kez çaldı. Bir goblin yanlarına gelerek dikildi. "lütfen misafirlerimizi odalarına götür!" Gomlin homurdanarak masanın arkasına geçti altın üçlünün göremediği anahtarla dolu çekmeceyi açtı. Anahtarlar birbirine çarparken goblin elini çekmeceye soktu ve bir anahtar çıkardı. Hiçbir şey söylemeden lobinin sağına doğru ilerledi. Hepsi peşinden yürüdüler. Duvarın karşısında dikildiklerinde goblik anahtarı duvardaki deliğe sokarak çevirdi. Her çevirişinde duvardan merdivenler çıkıyordu ve yüksekiyordu. Hermione okulundaki merdivenleri hatırlayıp garip bir hüzün hissetmişti. Merdivenleri çıkmalarının ardından üç kapı yerine tek kapı o karı karşıladı. Goblin içeri girip kapıyı açık bıraktı. İçeride aynı bu lobi gibi küçük bir ortak alan ve üç ayrı kapı vardı. "İyide tek anahtar var nasıl-" goblin elindeki anahtarı önce ortadan ikiye sonrada bir parçasını ikiye kırdı. Parçaları yeni sahiplerine verdiği an anlamsız metaller şekil alarak tam bir anahtara dönüştü. Soru beklemeden odadan çıktı. Sessizlik biraz sürdüğünde Harry konuştu "tamam...sonunda kimsenin bilmediği kalacak bir yer bulduğumuza göre.." arkadaşlarına baktı. "İşe koyulma vakti geldi."

𖤝✶𖤝

Malfoy yeni bir sigara yakarken malikanenin kış bahçesindeydik. O bana ölümyiyenlerin nasıl çoğaldığını anlatırken ben kafamı toplamaya çalışıyordum. O çocukları bulmaya çalışmıştım. Aynı kafeye gidip çalışanlara sordum fakat ben dışımda kimse onalrı görememişti. Biraz daha araştırmamın sonunda onlar hakkında hiçbir bilgi edinememiştim. Bende onların bana gelmesini beklemeye karar verdim. Bu konu aklımı çok karıştırıyordu. Birde Tom vardı. Gün geçtikçe teni soluyor, daha kaba daha duygusuz olmaya başlıyordu. Bu öngörebilceğim bir şeydi fakat asla sevmeyeceğim bir olaydı. Tek iyi giden şey artık hortkuluğumdan korkmayışımdı. Eskisi gibi boynumu kaşındırmıyor veya o ağırlığını can yakıcı şekilde hissetmiyordum. Aksine güçlü durmamı sağlıyordu sanki.
"Sikerler, dinlemiyorsun bile.." malfoyun sakin sesi beni kendime getirdi. "dinliyorum, dinliyorum sadece..." Dudaklarımı büzdüm. "Şu mide bulantısından kurtulamıyorum ve beni deli ediyor" ben kollarımı birbirine bağkarken malfoy dirseğini masaya koydu ve gözlerini kısarak bana baktı. "İrma ciddi bir soru ister misin?" Kaşlarımı çatarak ona baktım. Bakışlarımj cevapladı "hiç hamilelik olasılığı düşünmiyor musun?" Kelimleri genximş yakarken sinirim bozuk bir şekilde güldüm "bu savaşın ortasında mı?" Kıkırdadım ama mutlu bir kıkırdama değildi. Gülmem büyüdüğünde malfoy bana deliymişim gibi baktı. Kendimi az çok toparladığım sıra sessizleşmeye başladım. Gözlerine baktım. Bakışlarımız bir şeyler anlatıyor ama konuşmaya cesaret edemiyordu. Malfoy bir süre sonra ayaklandığında çakmağını cebine koydu. "Ne olursa olsun...riddle'ın şu an hamile bir kadınla uğraşacak hali yok İrma." Dişlerimi sıktığımı fark ederek ona oturduğum yerden baktım. Elini omxuma koydu. "Aklında bulunsun.." kış bahçesinden çıkarken biraz masaya baktım. Ardından omzumun üzerinde ona baktım. Haklı olabilirdi ama hamile falan değildim. "Kendine dikkat et İrma...biliyorsun bu sıralar herkes tehlikeli." Önümü döndüğümde cisimlendiğinin sesini duydum. Karnım karıncalanırken mide asidimin neredeyse boğazıma geldiğini hissetim ama kendimi tuttum. Hamile değildim. Sadece stresti...sadece stres...

..෴..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 17 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Captivus | Tom RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin