~11~

707 53 65
                                    

Kilitlenip kalmıştım kucağında. Hiçbir şey yapamıyordum ve bu onu yavaş yavaş yükseltiyordu. İyi şeyler olmayacaktı.

"Kazım çekil bak birisi görecek" Dedim onu kendimden uzaklaştırmak için. Kaşlarını çattı. "Birisi mi görecek? Şuan değil odamıza gitmek şu avlunun ortasındaki koltuğa yatırsam seni kimsenin ruhu duymaz baş başayız kızım"

Bir süre beni süzdükten sonra yavaşça kucağından kaldırdı. "Bu elbise olmaz"

"Nasıl olmaz?" Dedim. İki eliyle de belimden kuvvetlice tutarak beni kendine yaklaştırdı. "Upuzun. Göremiyorum lan seni. Her zerreni görüp hissedemiyorum git bunu değiştir. Hatta o baba evinde giydiğin şortlarını bile giyebilirsin işime gelir"

"Ha giyince de siktir git değiştir Ceren"

"Sen beni anlamadın galiba? Sence derdim kıyafetlerin mi yoksa onları başkalarının yanında giymen mi? Seni tüm detaylarınla görebilecek birisi varsa o kişi benim" Diyerek sahiplenici kişiliğini tekrar gün yüzüne çıkarttı. Yanıma yaklaştı ve elini belime koydu. "Ben seni çocuk gibi kucaklamadan kendin yürümelisin bence" Kucaklamak mı? İşime gelir.

Omuz silktim ve gerçekten kucağına aldığında küçük bir çığlık attım. O ise rahat bir şekilde merdivenlerden çıkıyordu.

Kuş taşıyor sanki boşuna mı yedim o kadar!

'Demek ki boşuna yemişsin PUHAHAJSMSPSSM'

İç sesim bile benimle dalga geçiyor ulan hayat.

Kucağından kurtulmak için çırpınmaya başladım. Ayaklarımı çırpıyor, göğüsüne vurup canını yakmaya çalışıyordum ama nafile. Gram etki etmiyordu. "İndir beni indir"

"Sus be kadın kucakta taşınıyorsun daha ne istiyorsun?" Ukala!

Odaya girip kapıyı ayağıyla ittirerek kapattıkan sonra beni yere indirdi ve yüzüme baktı. "Şimdi iki seçeneğimiz var ya sen bu üstünü çıkartacaksın ya da ben kendim çıkartıcam" Ters ters baktım ona.

"Bakma giyineyim" Piç gibi sırıttı. "Şuan bakmasam da en fazla yarım saat sonra kıyafetsiz şekilde kucağımda olacaksın" Söylediği şeyle utançtan kızararak kaşlarımı çattım. "Ya sus. Olmayacak tamam mı ben bu yaşta anne olma riskini göze alamam hemde yapamayacağımı bile bile" Diyerek kıyafetlerimi alıp lavaboda giyindim.

Uğraşacaktım beyefendiyle biraz :)

Kırmızı, saten şortlu ve ince askılı fazlasıyla da dekolteli geceliklerimi giydim. Ezik durmak istemiyordum. Yüzümü düzeltip dalga dalga saçlarımı kendi haline bıraktım ve son dokunuşlar. Kırmızı ruj ve güzel bir koku.

Okuduğum ağa kocasını baştan çıkaran kız kitapları sonunda işe yaramıştı. Bende diyordum ne zaman öğrendiklerimi kullanacağım.

Lavabodan çıktım. Kapı sesini duyduğunda bana doğru dönmüş ve şaşırmış gözlerle beni baştan aşağı süzmeye başlamıştı. Ben ise yavaş adımlarla ona yaklaştım. Onun gözleri bedenimi süzerken ben onun gözlerinin içine bakmaktan başka bir şey yapmıyordum.

Sertçe yutkundu ve yeşil gözlerini benimkilerle buluşturdu. "Sadece film izleyecektik!" Dedi sert bir sesle ve devam etti. "Bu çekiciliğin gereği yoktu!"

Hafifçe gülümsedim. "İzleyelim ne güzel işte. Hem yanında güzel bir karın olsun hem karşında güzel bir film daha ne?" Bana doğru adımlayarak aramızdaki mesafeyi kapattı. Gözleri dudaklarıma kayarken dudaklarını yaladı.

"Bilerek yapıyorsun" Diye fısıldadı ve gözlerime baktı. "Evet bilerek yapıyorum. Benim delirdiğim gibi delirteceğim seni Karataş" Yumruklarını sıktı. "Ben delirirsem yakarım canını"

Berdel/Kazımcan KarataşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin