~6~

771 48 55
                                    

Bana masum gözlerle baktı ve başını boynuma gömerek kollarını belime sımsıkı sardı. Sanki bıraksa kaçacakmışım da bundan korkuyormuş gibi.

"Sakinleştir beni Ceren" Dedi boğuk bir sesle ve boynuma tüy kadar hafif bir öpücük bırakıp sözüne devam etti. "Senin ellerinde adam olmak istiyorum lütfen sakinleştir beni"

Omuzuma yatırdığı başını kendime iyice yaslayarak saçlarını yavaşça okşadım. Kendi başımı da ona yasladığımda iyice dip dibe girmiştik. Bir eli yüzümde, ellerimde, belimde sürekli gezerken diğer eli ise belimde sabit duruyordu. "Neden böyle oluyor Ceren? Suçu işleyen Eylül ve cezasını çeken benim. Ama sırf Eylül'e kızdığım için bana kızıyorlar haklı değil miyim?"

"Haklısın. Ama ne olursa olsun Eylül senin kardeşin Kazım. Kabul et sende çok seviyorsun sadece kızgınsın" Dedim yanağını okşarken. "Ailesini terk etti. Bundan sonra ne ölüme-" Konuşmasına izin vermedim. "Hayır. Sakın öyle konuşma"

"Ben bıktım. Bu yaşıma kadar kardeşimin abilerimin arkasında kaldım kimse fark etmedi beni. Bu sinir bu yalnızlık o yüzden. Kendileri beni buna dönüştürdüler şimdi de beni suçluyorlar dayanma gücüm kalmadı Ceren" Sesi titriyordu. Ağladığını zannetmiştim ama elimi gözlerine götürdüğümde yaş akmıyordu.

"Kazım seni anlıyorum ama gerçekten fazla sinirlisin. Biraz kontrol etmeye çalışsan"

"Denemedim zannediyorsun demi? Olmuyor"

"Ama bak bu kendine zarar veriyor bana zarar veriyor. Şöyle düşün baba olacaksın. Benden olmasa bile bir çocuğun olacak o da mı böyle mutsuz olsun?" Bunu söylediğimde bakışlarını yüzüme doğru çevirmişti. Bende hala omuzumda yatan ona baktım. "Ne demek benden olmazsa?"

Durgunlaştım. Yüzüm düşmüştü. "Annen beni sevmiyor. Ya bizi boşandırır ya da daha kötüsü bana kuma getirir" Başını kaldırıp çenemden tutarak yüzümü yüzüne yaklaştırdı. Kaşları çatıktı ve odada sadece onun nefes alıp verme sesleri vardı. Yüzümün her zerresini mücevher incelermişcesine inceliyordu.

"Neden öyle bakıyorsun?" Diye sordum. "Ne senden boşanırım ne de üstüne başka bir kadınla evlenirim. Benim lügatımda karımı bu şekilde aşağılamak yok. Annem ne yaparsa yapsın?" Hafifçe gülümsedim. "Gerçekten de bu yaşımda başıma gelen en güzel felaketsin"

Bu söylediğim Kazım'ı da gülümsetmişti. Sen güler miydin ağam ya?

Daha sonrasında içten şekilde sarılmıştık birbirimize.

Uzun süre öyle kaldıktan sonra kucağından yavaşça kalktım. "Hadi gel aşağı inelim. Sarıl Eylül'e barışın"

"Anne babamın prensesi" Diye mırıldandı. "Kazım bu Eylül'ün suçu değil. O seni çok seviyor. Hadi kırma beni lütfen" Elini tutup gözlerinin içine baktığımda bana kıyamamış olacak ki yavaşça oturduğu yataktan kalktı. "Peki senin dediğin gibi olsun" Dedi ve elimi tutarak aşağı indi.

Eylül mutsuzdu. Annesi babası ve abileriyle avluda oturuyordu. Kazım'a döndüm. "Bak herkes etrafında pervane ama o seni istiyor. Git sarıl kardeşine"

Yavaş adımlarla yanlarına yaklaştı. "Eylül" Dediğinde Eylül başını yerden kaldırıp abisine baktı. Kazım kollarını açtı ona. "Gel bana" Dediğinde Eylül yüzü gülerek ona koştu ve sımsıkı sarıldı. Öyle özlemişti ki mutluluktan ağlamaya başlamıştı.

"Ağlama" Dedi Kazım ona düz bir tonda. "Ben özür dilerim abi. Sevince ne yapacağımı bilemedim"

"Tamam dedim geçti. Sen mutlusun" Dedi ve bana bakarak sözüne devam etti. "Ben mutluyum" Dedikten sonra tekrar karşısındaki Eylül'e döndü ve yüzünü elleri arasına aldı. "Ağlayacak bir şey yok. Çok seviyorum seni tamam mı?" Sonunda ikisinin de yüzü gülmüştü.

Berdel/Kazımcan KarataşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin