Sabah gün ışıklarıyla gözümü açtığımda derin bir of çektim. Bugün emniyette geç saatlere kadar kalacaktım. Ancak, gitmek istemiyordum. Yani her zamanki gibi...
Elimi yüzümü yıkamak için ayağa kalkıp doğruldum.
Kahverengi saçlarım omuzlarımdan dökülüyordu. Ayağa kalktığımda biraz sendelesem yatağı dolaşıp de ayağa kalkıp kendimi banyoya atmayı başardım. Ellerimi yıkadıktan sonra aynadaki yüzüme baktım. Felç geçirmiş gibi görünüyordum, harika.Ah, size kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Semra. Semra Ruhman. Emniyet dememden anlayacağınız üzere ben bir polisim. İzmirde çalışıyorum. Ve çok yorgunum...
Uykumu açabilmek -ki bu güneşe şu dökebilmektir- işin kahve içmeye karar verdim. Banyodaki son işlerimi halledip mutfağa gittim. Bir çoğumuzun diyişiyle, mutfak elli altıydı. Mutfağı toplamaya üşenip kendime hemen sade, köpüklü bir kahve yaptım. Onu da acele içtikten sonra ağzıma iki üç parça yiyecek atıp hemen odama geçtim.
Üniformamı giyip vestiyerden anahtarımı alıp montunu da giydim. Hemen evimin kapısının dışına çıkıp botlarımı giymeye başladım. Kışın en sevmediğim yanı buydu, kat kat giyinip penguene dönmek.
Dışarı çıkıp arabama bindim. Gerisi hızlı gelişti. Emniyete gidip oradaki bazı dosyaları bir yerden başka bir yere taşıdım. Ancak sonra benimle beraber dokuz kişi çağırıldı. Çağırılanların beşi kız, beşi erkekti. Toplamda on kişiydik. Müdürün odasının önüne geldiğimizde kapıyı ben tıklattım. Saniyesinde "Gel!" sesi duyulunca hepiniz tek tek içeri doluştuk. Müdür beyazlaşmış saçlarını ve sakallarını karıştırdı. Sonra konuşma zahmetine(!) katlandı.
"Sizi neden çağırdığımı biliyorsunuzdur." dediği an hepimiz şaşkınlıkla birbirimize baktık. Kimse bize bir şey söylememişti. Yüz ifadelerimizden anlamış olacak ki bıkkınlıkla derin bir nefes aldı.
"Tamam, anlatmamışlar anladım. Olay şu ki, adını duymuş olduğunuz Karanlık Şehir kitabının herhangi bir yayınevi ve ya yazarı yok. Sizin göreviniz ise, bu kitabın yazarını ve yayınevini bulmak. Kartal, Bade, Can, İnci, Aziz, Nur, Kara, Artun ve Semra, hepiniz bu konuda görevlisiniz. Başarılar." Daha biz olayları sindirememişken bize bu görev verilmişti.
Artık daha çok çalışıyorduk. Kendi aramızda Bilinmeyen Yazar adını koyduğumuz yazar, kendini o kadar iyi saklıyordu kibir ipucu bile bulamıyorduk. Bu arada, size çalışma arkadaşlarımı tanıtayım;
Kartal. Kendisi yirmi iki yaşında. Siyah saçları var. Aynı zamanda eski arkadaşım.
İnci. Yirmi bir yaşında. Kartal'la kardeşler. Yirmi dakika önce tanıştık.
Bade. Geçen hafta yirmi ikisine girdi. Hiç tanışmadık.
Aslan. Ailenin tek çocuğu. On dokuz yaşında fakat yakında yirmi yaşına girecek.
Azi. Ciddi birisi. Yirmi beş yaşında. Ve bize abilik yapıyor. Sanki ihtiyacımız var...
Nur. Pek samimi olmasa da iyi birisi. Yirmi yaşında. Küçük kardeşim.
Kara. Müziği pek sevmez. Otuzlu yaşlarda gözüküyor fakat daha yirmi birinde.
Şebnem. Yirmi yaşında. Kendisini bir romanın içinde sanıyor bazen. Fakat birilerinin ona gerçekte olduğunu söylemesi lazım...
Artun. Benden iki yaş büyük. Yirmi üç yaşında. Kıvırcık saçları marul gibi gözüküyor.
Ve ben, Semra. Yirmi bir yaşındayım. Pek samimi değilim. Bu yüzden insanlar bana Buz diyor. Ve maalesef de haklılar.Sanırım hepinizi tanıdınız. Bisikle birlikte yazarı bulmaya hazır mısınız? Evet seslerinizi duyabiliyorum. O zaman, araştırma başlasın!
HERKESE MERHABA!
Umarım iyisinizdir. Bayağıdır sizlerle görüşemiyoruz. Yeni bir kurgu ile karşınızdayım. Umarım seversiniz, iyi akşamlar!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİLİNMEYEN YAZAR ARAŞTIRMASI || ARA VERİLDİ
Misterio / SuspensoBir kitap basılır, dünyada ünlü olur. Ancak yazarı bilinmez. Yazarın kim olduğunu bulmakla görevli on polis, içlerinden sadece iki tanesi kalana kadar araştırmanın devam edeceklerini bilmezler... Bölümler Çok Sık Atılamayabilir.