"Unufak olmayı severim,"
diyordu kitapta...Şu an planımız tam olarak şuydu;
Birincisi, kitabı alıp inceleyecektik. İkincisi, kitapta -eğer var ise- geçen ve şüphelendiğimiz isimleri takipleyecektik. Üçüncüsü, bunları sınıflandıracaktık. Dördüncüsü, her şey planladığımız gibi giderse birkaç tane ipucu bulabilecektik.
Ancak zaman o kadar yavaş geçiyordu ki, uyku bağımlısı Kartal'ın kış uykusundan(!) uyanmasını bekliyorduk. Birkaç kişi daha uyanmıştı fakat ayakta uyuyorlardı.
Ben de, onları beklerken sıkıntıdan patlamamak için kitap okuyordum. Daha doğrusu okumaya çalışıyordum. Çünkü Kartal, babam gibi horluyordu. Artık ritim tutturacaktım, o kadar yani...
Ancak herneyse, kitabımı başarıyla okumaya başladım. Stephenie Meyer'in Alacalaranlık -orijinal ismi Twilight- kitabını okuyordum.
Benim yaşımdakiler sevmiyor hatta saçma bile geliyor olsa da benim hoşuma gidiyordu. Ve bence güzel bir kitaptı.
☆☆☆
Kitaba o kadar çok dalmıştım ki hem akşam olduğunu, hem de Artun'un geldiğini fark etmemiştim. Karanlıkta ve sessizde okumamla birlikte arkamdaki nefes alıp verme sesleri ile biraz tırsmıştım. Her ne kadar tırsmış olsam da yavaşça arkama dönüp Artun olduğunu görünce derin bir nefes aldım.
Yüreğime iniyordu, öyle sessiz gelinir mi?
Artun bana nedenini bilmediğim bir şekilde çatık kaşlarla bakıyordu. Yüzünde de okuduğum kitapların etkisi ile fark ettiğim gizlediği endişesi vardı. Ona, ne oldu? diye sorarmış gibi hafifçe başımı sallayıp kaşlarımı kaldırdım.
"Semra'ydı. Değil mi? Doğru hatırlıyorumdur umarım." Kim olduğumu çıkarmaya çalıştığını anlamıştım. Fakat o endişe duygusu ne içindi?
"Evet. Sen de Artun. Unutmadım," dedim ve hâlâ gitmemiş endişesiyle dolu olan yüzüne baktım. Tuttuğunu fark etmediği nefesini verdi ve konuştu.
"Hâlâ neden uyumadın? Bu saatte ben dışında herkes uyuyor." Yüzüme baktı ve sırtını dikleştirdi. "Yoksa senin de mi uyku sorunun var?" Kaşlarımı çatmamak için kendimi zor tuttum. Uyku problemleri mi vardı?
"Uyku problemim yok, sadece uykuyu pek sevmem. Yoksa senin de mi uyku sorunun var derken ne demek istedin? Uyku sorunun varsa ve nedenini anlatmak istersen bana söyleyebilirsin. Hatta sorunların var ise de anlatabilirsin, seni sabırla dinlerim" Endişesi biraz olsun yüzünden silinmiş, düz kaşlarla yanıma oturmuştu.
"Sorunlarını herkese söyleyen birine mi benziyorum, eğer benziyorsam yarı doğru." dedi ve kırkırdadı.
"Yarı doğru derken?"
"Kendimi sadece sevdiğim insanlara açarım ve anlatırım. Yani, sana da anlatırım." Sonra da yüzüne bir tebessüm yerleşti. Başımı olur anlamında salladım. Koltuğa iyice yerleşti, ve bana dönük oturdu.
"Kahve ister misin?" diye sordum nezaketten. Bana gülümsedi. Gülüşü çok güzeldi.
"Olur... Karşılıklı içeriz." Başımı salladım ve ayağa kalktım. Mutfağa girecekken sordum.
"Çikolata sever misin?" Yüzünü buruşturdu hemen.
"Alerjim var, üzgünüm."
☆☆☆
Mutfaktan birisi siyah, diğeri beyaz iki kupa kahveyle çıktım.
Ne garip geliyordu bana, aynı gibi duran renklerin aslında zıt olmasına.
Salona girip Artun'un karşısına oturdum. Beyaz kupayı ona verip eski yerime geçtim.
"Eee," dedim. "Yaşadıklarını ve problemlerini bana anlatmak ister misin?" Önce kupasına uzandı, kupayı burnuna yaklaştırıp kahvenin kokusunu derince içine çekti. Sonra tekrar bana döndü.
"Evet, anlatmak isterim." Üç tane kelimenin asla beni mutlu edeceğini düşünmezdim. Ancak mutlu oldum.
"Seni dinliyorum Artun. Yalnız baştan söylüyorum, sadece dinleyeceğim." Derin bir iç çekti. Sonra başını sallayıp konuşmaya başladı.
"Ailem daha beş yaşındayken beni terk etti," diye başladı. "Ailem daha beş yaşındayken beni terk etti. Sonra bir yetimhaneye verildim. Orada okuma yazmayı öğrendim. Normalde altı yaşımda öğrenmeye başlamam gerekirken ben beş yaşında öğrendim. Sonra..." diyerek devam etti konuşmasına.
☆☆☆
Gözlerim yavaşça kapanırken Artun koltukta gözleri kapalı duruyordu. Başını arkaya yaslamış, isteği dışında olduğunu tahmin edebildiğim bir şekilde bacakları açık oturuyordu. Artık ben de gözlerimi kapamaya karar verdim ve gözlerimi kapattım.
Gözlerimi kapatmamdan beş dakika ya geçmiş, ya geçmemişken Artun kolunun birini belime birini de dizkapaklarımın altına koydu. Beni tek seferde sanki oyuncakmışım gibi kaldırdı. Ve odama götürüp siyah yatağımın kırmızı yorganını açıp beni bıraktı. Sanki ben de ihtiyacını hissediyormuşum gibi saçlarımı hafifçe okşadı. Ve odadan ayrıldı.
Yıllar sonra kuzenim dışında birisi saçlarıma dokunmuştu. Dünya'nın en garip hissi diyebilirdim. Yine de uykuyla olan savaşımı bir kenara bırakıp kendimi uykuya teslim ettim.
~~~~
HERKESE SALAM!Umarım iyisinizdir, bayramınız nasıl geçti?
Tatil nasıldı?
Bu arada önceki bölümü en az beş kişi okumuş fakat tek ☆ sayısı bir ve o da benim. Sizden ricam bana sınır koydurtmamanız, iyi akşamlar!
Not; bu bölüme iki -biri benim olmayacak- ☆ gelirse sizlerle Semra'nın modelini paylaşmaya çalışacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİLİNMEYEN YAZAR ARAŞTIRMASI || ARA VERİLDİ
Mystère / ThrillerBir kitap basılır, dünyada ünlü olur. Ancak yazarı bilinmez. Yazarın kim olduğunu bulmakla görevli on polis, içlerinden sadece iki tanesi kalana kadar araştırmanın devam edeceklerini bilmezler... Bölümler Çok Sık Atılamayabilir.