''Bana veda etmene gerek yok, zaten birlikte gidiyoruz.''
Gözlerimi birleşmiş ellerimizden çekip Chanyeol'ün çikolatalarına çevirdim. Ciddi olup olmadığı konusu hakkında düşünemeden kendimi dışarıda bulmuştum. Arkamda kalan Jin'in ne halde olduğunu düşünemeyecek kadar uçmuş haldeydim. Chanyeol elimden tutmuş beni evime götüreceğini söylerken nasıl sakin kalabilirdim? Dehşeti barındıran gözlerimi kırpıştırıp hayal görme ihtimalimi düşünmeye başladım. Hayal görüp görmediğimden emin olamadığım o dakikalarda kendimi satsam alamayacağım lüks arabaların olduğu otoparka gelmiştik.
Elim elinin içinde olmaya öyle alışmıştı ki bırakırsam düşebilirdim. Düşen şey ben değil de kalp atışlarımın ritmi olsa ne olurdu? Şimdilik ifademi görmediği için şanslı sayılırdım. Nefesimi düzene sokmak için çabalarken adımlarını durdurmuştu. Arkasından sürüklediği ben ise karşımda duran motora bakmakla meşguldüm. Lütfen biri bana motosiklete binmek zorunda olmadığımı söylesin.
''Etek giymenin zararları, bir.''
Sonunda yüz yüze geldiğimizde yutkunup geriye doğru yalpaladım. Hem elimi tutup hem böyle bakarsa yaşamam mümkün değildi.
''Şuradan bir taksiyle giderim ben.''
Bu halde ne kadar güçlü olabilirdi ki sesim? En azından kekelememiştim. Sanki böyle bir cümle kurmamışım gibi motosiklete sürüklenmeye başladım. Motorun yanında dururken az sonra yaşayacağım firikik serüvenlerim için sabırsızlanıyordum! Motora bakan korku dolu bakışlarım Chanyeol'ün elimi bırakmasıyla Chanyeol'e dönmüştü. Hani şu çok sevdiğim kötü çocuk olmak için giyilen ceket var ya? İşte tam olarak o ceketi çıkarıp önüme geçmişti. Ne yaptığını anlamaya çalışan bakışlarım ceketin içindeki ''ParkYEOL'' işlemesine takılmıştı.
İsminin bu şekilde ceketin içinde yazma sebebini düşünmeye çalışırken Chanyeol ceketin kollarını belimden geçirip sırtımda birleştirmiş ve beni şoka sokmuştu. Ceketin sırt kısmı önümü kapatırken arka kısmındaki kolları belimde bağlanmış haldeydi. Bunu yaparken sarılıyormuş gibi bir hale bürünmemiz tabii ki beni çıldırtmamıştı. Kalbim yerinden falan çıkmamıştı. Yerde sürünen kalp elbette bana ait değildi! Yüzümün hemen yanındaki yüzü bağlamayı tamamladığında kulağıma doğru dönmüştü.
''Etek giymenin zararları, iki.''
Sisli sesi saçlarımdan sıyrılıp kulağıma ulaştığında gözlerimi yumup bu anın geçmesini bekledim. Bir an önce geçmezse olacaklar hayırlı değildi. Kastettiği ikinci zararı kendimce yorarsam kalp krizi geçirmem olabilirdi. Chanyeolce yorarsam, bilmiyordum. Yine ve yine söylediği şeyi anlamayarak salak konumundaydım...
Sonunda ceket giydirme faslı bittiğinde ikinci bir fasla geçmiştik. Motora doğru ilerleyip kaskla geri döndü. Tek eli kaskı kavrarken diğer eli kendimi kamufle ettiğim saçlarımı arkaya atmakla meşguldü. Bu ikinciydi. Saçlarımı ömrüm boyunca kesmemem için önemli bir sebep olmuştu. Kaskı nazikçe kafamdan geçirdikten sonra ciddi ifadesi erimemi sağlamıştı. Ceketi bağlarken de bu ifadeyi kullanmıştı. Büyük ihtimalle bu ifade kızları tavlamak için kullandığı bir ifadeydi.
Ne kadar etkileyici gözüktüğünden haberi olduğuna emindim. Tabii bu etkileyici halini kızlara gösteriyor ve onları tavlıyordu! Beni de tavlamıştı...
''Şimdi gidebiliriz.''
Kafamdaki kaska vurup gülümsedikten sonra motosiklete binip kendini konumlandırmıştı. Arkasına binmem gerekiyordu ve ben hareket bile edemezken arkasına falan binemezdim.
''Biniyor musun?''
Gözlerimi kısa kollu tişörtünden çekip ayaklarıma sabitledim. Nasıl binecektim! Bu ezik kız ayakları bana tersti. Ben onun karşısında eriyen kızlardan biri olabilirdim ama ezik değildim. Ya ezik değildim ama nasıl...