10

1K 88 157
                                    


(medya kızlarımız ancak Jin'i sarışın olarak farz edin plz)

Tam üç saattir adresi sindirmeye çalışıyorduk.

''Şaka değil mi?''

Ne bekliyorduk ki? Zengin olan insanlar elbette zengin yerlerde takılırdı. Sorun bu değildi... Sorun bizdik... İki pasaklının Gangnam'da ne işi olabilirdi?

''Bir özür için Gangnam'a mı gideceğiz? Yemin ediyorum Gangnam'ın varlığını bile şarkıyla birlikte öğrenmiştim.''

Jin yakınıyordu. Bense elimdeki adresi farklı açılardan okuyarak hazmetmeye çalışıyordum. Çabuk sevinmiştik resmen. Tamam, mahkemelik olmaktan daha az kötüydü ama bu kötü olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Öncelikle kesinlikle oraya uygun bir tarza sahip değildik. Sonralıkla oraya varmamız on saati falan bulurdu. Yani bu hayatımızın en ama en zor yolculuğu falan olacaktı.

''Yemin ediyorum o uzun boylu zengin züppeyi paralayacağım.''

Jin'in burnundan çıkan dumanları görmezden gelip ayağa kalktım. Aynanın karşısına geçip üzerimdeki pijamalara göz gezdirirken o acı gerçekle karşılaşmıştım. Benim tüm kıyafetlerim pijamaya benziyordu. Jin'in kıyafetleri benimkinden beterdi. Siyah, siyah ve siyahtan oluşuyordu. Aynı siyah pantolondan beş tane vardı. Öyle etrafta bizi prensese çevirecek bir peri de olmadığına göre fakir ama gururlu kızı oynayacaktık.

''Tamam, Gangnam bizi umursayacak değil ya. Sonuçta bir daha gitmeyeceğimiz bir yerde rezil olsak ne kaybederiz?''

Aynadaki görüntümü sindirir sindirmez konuştum. Cidden giyimimiz çok da önemliydi sanki! Önemliydi ama kimin umrunda? Fakir ama gururlu kız imajımız da gayet hoştu bir kere.

''Oraya üç saatte varacağımızı göz önünde bulundurursak hazırlanmamız lazım.''

Hah, metrobüste üç saat ayakta dikilmek çok korkunç bir şey değildi elbette. Hiçbir sorun yoktu.

''Görürsün, o pislikle buluştuğumda kafasını parçalayacağım.''

Jin kendi kendine öldürme planlarını söylerken olabilecek en iyi parçalarımı bulmaya çalışıyordum. Tanrım, daha on yedi yaşındaydım elbette tarzım harika falan değildi. Rengarenk kıyafetlerimi çocuk reyonundan almışım gibi duruyordu. Ben bu tarzı beğensem de Gangnam beğenmeyebilirdi.

''...Sonra o uzun bacaklarını kulağına sokacağım.''

Gerçekten en az renkli olan açık yeşil, tavşan desenli kazağımı yatağa fırlattım. Zaten çok seçenek yoktu. Koskoca dolapta en az renkli bulabildiğim şeyin rengi yeşildi! Tam ağlamak üzereyken kazaklarımın arasında saklanmış lacivert uzun kazağımı gördüğümde dünyam aydınlandı. Bunu gece yatarken sıcak tutması için aldığıma binlerce kez şükrettim. Şükretmeyi bitirdiğimde asıl sorunla karşı karşıyaydım. Bir insanın neden pantolonlarının hepsi renkli olurdu? Neden? Neden! Ah şimdi gerçekten ağlayabilirdim. Tek renksiz pantolonum adettendir diyerekten aldığım kottu. Bunun dışında gökkuşağının her rengini, her renginin tonunu barındıran pantolonlarım hiçbir halta yaramazdı. Fakirdik ama renkli pantolonla Gangnam'a gidecek kadar düşmemiştik.

Jin'in evine gidersek hayatta yetişemezdik. Okuldan direk olarak eve geldiğimiz için yanında sadece okul forması vardı. Bu demek oluyordu ki birimiz fedakarlık yapıp bu havada şort giyecekti. Harika! Böyle günlerde şort giymeye bayılırım tabii ki, saçmalayın.

''Çok mu kötü durumdayız?''

Jin çaresiz bakışlarla dolaba baktığımı görünce sövmesine ara verip sordu. Kötü durumda olabilirdik ancak pes etmek yoktu. Jin bugün ne pahasına olursa olsun o adamla buluşup özür dileyecekti ve ebediyen bu durumdan kurtulacaktık.

ErrorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin