12

906 80 82
                                    

Eğer Jin şuan sakin duruyorsa bunun sebebi kesinlikle geleceğiydi. Karşısında pişkin pişkin pirzolasını yiyen adam şuan elinde Jin'in geleceğini tutuyor olmasaydı Jin onun yakışıklı yüzünü masaya çarpa çarpa dağıtırdı, tanrı şahit yapardı.

"Neden yemiyorsun?"

Hiçbir şey olmamış gibi yemek yemesini gülüp oynamasını mı bekliyordu? Sabrı tükenmek üzereydi. Sinirini bastırmak için ellerini yumruk yapıp dizlerine yerleştirdi. Bu yumruklar sabretmezse adamın yüzünü süsleyecekti.

Onu taciz eden adam yani Yifan rahat olabilirdi ancak Jin zerre rahat değildi. Onu dövmesi gerekirken özür dileyecek olması Jin'in fakir kalbine dokunuyordu.

''Aç değilim." tıslarcasına söylediğinde Yifan genç kıza çevirmişti bakışlarını. Genç ve saf güzelliğiyle göz kamaştırıyordu. İnce kaşları çatık, beyaz yüzü gergindi ama buna rağmen bir prensesi andırıyordu.

"Özürünü dile bitsin bu çile." Yifan ağzını pahalı bez peçeteyle silerken sakince söyledi. Ortamdaki klasik müzik yüksek notalara doğru akarken Jin gözlerini yumup açtı.

"Özür dilerim." Sesi klasik müziğe karışıp yok olmuştu. Yifan uyuz etmek için "Duyamadım?" diye direttiğinde Jin dayanamayacağını fark etmişti. Paranın da geleceğinin de zengin züppenin de canı cehennemeydi!

"Taciz eden sensin özür dileyen benim!"

Klasik müzik sanki Jin'in bağırmasını bekliyormuş gibi düşük notalarda çaldığı için bağırması herkesin ilgisini çekmişti. Jin bu zenginlerden zerre utanmıyordu. "Seni pis züppe konuşsana!" Jin tekrar bağırdığında Yifan'ın ağzı bir karış açılmıştı. Kızın ayaklarına kapanması gerekiyordu!

"Değerli yüzümün geldiği hale bakar mısın!?" Yüzünde ki morlukları abartılı hareketlerle gösterirken Jin elini masaya vurdu. ''O zaman benimle uğraşmayacaktın!"

klasik müzik sona erdiğinde Yifan'ın sesi ortamda rüzgar gibi esmişti.

"O zaman bu kadar güzel olamayacaktın!"

||

Chanyeol elimi çok sert olmayan bir şekilde tutarken gittikçe eriyordum. Şokun etkisinden çıkmış olabilirdim ama yine de Chanyeol'ün etkisinden çıkamıyordum. Elimi tutan büyük ve kemikli ellerinin verdiği o karıncalanma hissini verebilecek biri olacak mıydı hayatımda?

Chanyeol belki bir yıl sonra benden sıkılır ve başkalarının ellerini tutar, burunlarının ucunu öperdi.

Oturduğum yerden kendi kendimi delirtmem büyük bir başarıydı. Gerçekten ortada hiçbir şey yokken saçma düşüncelere dalıp kudurmam mükemmeldi. Kendi saçma salaklığıma göz devirirken Chanyeol'ün bakışları tekrar üzerimdeydi. Yüzümü delen gözlerini hisseder hissetmez iki kat yanmaya başlamıştım. Ne güzel sakin sakin oturuyorduk, neden birden bana bakıp heycanımını bin beş yüz kat arttırıyordu ki?

"Yani gitmek istemediğine eminsin?"

Gür ve erkeksi sesini hemen kulağımın dibinden duyduğum için etkisi bin beş yüz kat fazla olmuştu. Ve tabii anlamak da işin zor kısımlarından biriydi.

Jin'siz bu defa bir adım bile atmazdım. Atamazdım! En son onu geride bıraktığımda başına gelenlerden sonra dersimi almıştım. Bu yüzden Jin gelene kadar burda kendi kendime erimeye devam edecektim. Hafifçe kafamı sallayıp onayladığımda Chanyeol arkaya yaslandı.

"Bekleyelim o halde." Sakince söylediği şeyle birlikte gözlerim büyümüştü. Yani Jin gelene kadar yanımda oturup elimi mi tutacaktı? Bu uzun süre daha yanacağım anlamına geliyordu. Harika gerçekten harika, Chanyeol'le bu pozisyonda biraz daha durursam kalbim kaldıramayabilirdi. Tabii beyefendimiz rahattı, eminim içinde benimki gibi fırtınalar kopmuyordu.

ErrorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin