MERCAN

Yıkılış

Çok çalışmam gerekiyor demiştim en son hemde çok, evet yapıyorum sözümde duruyorum. Elimden geldiğince bişeyleri başarmaya çalışıyorum,olanları az da olsa unutmuştum ama bir gün ben ders çalışırken babamın bir arkadaşı çaldı kapımı. Ekrem abi babamla çalışıyordu iyi arkadaşlardı. " Ekrem abi ne işin var senin burada" dedim " korkma önemli bişeyler anlatmam gerekiyor bunu bilmeye hakkın var" dedi. İçeriye buyur ettim hemen, " anlat ekrem abi dinliyorum" diyerek lafı başlatmasını istedim çok şaşırdığım şeyler söyledi asla inanamayacağım şeyler " mercan bak baban çok iyi bir insandı ama her iyi insanın bir kusuru vardır" lafını hiç kesmeden dinledim " baban anneni çok uzun süredir gittiğimiz işyerinde ki bir kadınla aldatıyordu, yedi sekiz yıl oldu neredeyse, bak mercan baban hastanede bilerek yatıyor şu an sırf içeriye girmesin diye hasta falan değil senin baban" bu anlattıkları çok soğuk kanlı bir şekilde dinledim hemen odama gidip telefonumdan ses kaydı açtım ve salondaki masanın üzerine koydum çünkü ekrem abinin anlatacağı şeyler işime yarayacaktı. " baştan anlatır mısın ekrem abi" diyerek buraya kadar olan kısmı anlatmasını rica ettim. Anlatmaya devam etti " işin aslı, babanın metresi Gülgün  bi çocukları da var daha çok küçük , kadın varlıklı, anneni öldürmesini de o istemiş. Yapma dedim boşan ama öldürme, bunun vebalini ödeyemezsin dedim, dinlemedi, dinletemedim. Kadın evliymiş, senin yaşında oğlu varmış. Kocası yurt dışında olunca malları taşırken babanla karşılaşıp işi pişirmişler." Diyip bitirdi inanamadım bu olanlar nası böyle bir şey yapıp bize bunu yansıtmamıştı nası olmuştu bu tüm olanlar. Sordum ekrem abiye "fotoğrafı var mı peki kadının" "var tabi olmaz mı kadın ünlü güzellik uzmanı" hayır hayır hayır olamaz hayır bu aklımdan geçenler kesinlikle bir saçmalık. Bu kadın emirin annesi olamaz, ekrem abi telefonundan kadının fotoğrafını bulmaya çalışırken içim içimi yedi dayanamadım patlayacak gibiydim. "Bak işte bu kadın, bu da oğlu" dedi ve bana Emirle annesinin fotoğrafını gösterdi. Olamazdı bunuda yapmış olamazdı. Daha da iğrenmiştim babamdan  daha da nefret etmiştim. Aklıma ilk Gülgün ablanın beni neden istemediği geldi. Demek bu yüzdendi, sonra emirin benle ilişkisi acaba onunda haberi var mıydı yoksa tüm bunlar onun yüzünden mi yaşandı. Aklımda bir sürü soru işareti vardı. Ekrem abiyi uğurladım, sonra elimdeki ses kaydınıda alıp polise gittim

"Murat ve Sultan dosyası için gelmiştim ben, elimde yalanla işe başvurulan bir delil var dinlerseniz sevinirim" dedim ve ses kaydını polislere uzattım.
Hemen harekete geçmişlerdi, babamın yattığı hastaneye gidip onu getirdiler ve her şeyi tek tek araştırmaya başladılar. Araştırma sonuçlarında sadece ve sadece üvey kardeşimin doğum belgesi çıktı 3 ay önce doğmuş adı Atlas. Ne harika demi emirle çocuğumuza koymak için hayal ettiğimiz isim. Herneyse babam mahkemeye sevk edildi ama çok büyük ihtimal ile müebbet yiyecekti.

Uzun zaman geçmişti aradan ne olduğunu ben size söyleyeyim babam 2 yıl ceza alacak ve sonra hayatını sürdürecek. Bir can aldı bir hayat aldı ama onun canı ve hayatı yerinde. İşte bu daha da çabalayıp onun hayatını mahvetmek için bir işaretti bana.

3 ay geçmişti aradan durmaksızın çalıştım, neredeyse hayatım durmuştu, ne uyku düzenim vardı ne bir sosyal aktivite ne de sağlık. Sürekli hasta oluyordum ama ona rağmen asla çalışmayı bırakmıyordum. Başarmam gerekiyordu çünkü intikamım büyük olacaktı. Dershaneye gitmek çok istiyordum ek bi eğitim başarımın katsayısını yükseltecekti ama ona verecek param yoktu. Eniştemden istemek çok ayıp olacaktı çünkü zaten her hafta neredeyse bir aile doyurabilecek kadar para gönderiyordu bana, o paralardan ayırıp test kitabı alabiliyordum ancak kendime. Sınava kalan 3 ayımı bu şekilde geçirdim,yoğun ve yorucu. Sonucum mükemmeldi ama çok yüksek bir puanla kazandım üniversiteyi istediğim şehri ve üniversiteyi tutturmuştum. Hayallerimin bir adımını atmıştım, daha yapacak çok fazla şeyim vardı ama bu en zoruydu ve ben bunu başarmıştım.

Sıra en kolayındaydı İstanbula yerleşmek...