Wattpad boşaldı artık buralar ıssız kime bölüm atıyorum bilmiyorum ama iyi okumalar
⚡️
Harry'nin sözlerinde babasının ismini duyduğu vakit başlayan baş ağrısı; Hogwarts arazisini terk ettiğinde artmış ve King Cros'ta tek başına bekleyen annesini gördüğünden bu yana en şiddetli hâlini almıştı. Her zaman çok düşünen bir çocuk olmuştu, doğru; ama hiçbir zaman bu kadar gerçek bir şeyle karşı karşıya kalmamıştı. Gryffindor'a seçildiğini hatırlatacak tek bir kelime bile etmemesinin istendiği zaman bile bir hayal gibi gözüküyordu şimdi gözünde.
Tatlin üçüncü gününde, annesi çay içmek için salona çağırmadan hemen önce odasında aynı baş ağrısı ile mücadele ediyordu. Babasına güvenen ruhuna rağmen, makul sebeplerden kızgın argümanlar üreten aklı; korktuğu sonuçlara hangi beyhude yollarla karşı koyabileceğini düşünüp duruyordu. Ama henüz bir cevabı yoktu ve görünüşe göre her zamanki gibi sonsuz bir zarefet örneği sergileyen annesinin de kendisindeki cevaplarını paylaşmaya niyeti yoktu.
Annesinin karşısına çıkacağı için üzerine çekidüzen veren Draco salona girdiğinde Narcissa gülümsedi. Draco'nun görmeye alışık olduğu gülümsemeye hiç benzemeyen gergin bir gülümsemeydi bu.
"Draco, gel tatlım." Narcissa asasını sehpanın üzerine bıraktı ve önündeki fincanlara çayları bizzat kendi doldurdu. "Yasemin çayı hoşuna gider diye düşündüm. Başka bir şey ister misin?"
Draco sadece başını salladı ve önüne bırakılan fincana uzanıp küçük bir yudum aldı. "Yasemin yeterli, teşekkürler."
Narcissa eteğini nazikçe düzelterek koltuğa oturdu ve kendi fincanına uzandı. Önce, sessizlik içinde çayını yudumlayan ve bahçedeki ağaçları izleyen oğlunun sessizliğini paylaşmaya karar verdi. Ama sonra, hiç istemediği lakin Draco'yu ikna etmesi gereken konular olduğunu hatırladı. Lafı bir yerden açmalıydı.
"Tatil için bir planın var mı, tatlım?"
"Hayır."
"Mısır tatillerinde Parkinsonlara eşlik etmek istemez misin?"
"Hayır."
"Arkadaşlarınla görüşmeyi düşünmüyor musun?"
"Yakın zamanda hayır."
Narcissa neredeyse iç çekerek fincanını masaya bıraktı. Eve döndüğü ilk gün, aralarına sızdığını hissettiği konular hakkında konuşmayı kesinkes yasakladığından beri oğlunun çok konuşkan davranmadığının farkındaydı.
"Draco?"
Draco'nun gri gözleri annesine döndü, "Evet, anne?"
"Baban yarın büyüceşura önünde ifade verecek. Halkın bilmediği, küçük bir prosedür olacak. Harry Potter gördüğü isimleri halkla paylaşmadığı için kısa sürecektir. Hepsi resmi adımlardan ibaret, zaten kimsenin Harry Potter'a inandığı yok. Ama yine de babanın yanında olduğumuzu göstermemiz önemli."
Narcissa cümlelerini olabildiğince dikkatli seçmeye ve sakin konuşmaya özen gösterdi ama Draco'nun açık renkli kaşlarının hafifçe çatılmasını engelleyemedi.
Draco, "Anne," dedi, olağanüstü bir arabulucuk ve bu kadar erken olmasını beklemediği bir itiraz ile. "Belki de herkesin Harry'e inanması gerekir. Sonuçta Lord- O gerçekten döndü, değil mi? İnsanlar bunu bilmeli."
"Akıllı olmalı ve gereken güç toplanana kadar aceleci davranmamalıyız. Bu yüzden insanların bir süre daha Harry Potter'ın haklılığını inkar etmelerine izin vermeliyiz. Neticede insanlar bildikleri şeyin değerini anlamayabilirler. İnsanlar, safkan ideallerini anlamayabilirler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Basorexia -Drarry
FanfictionDraco Malfoy'un Gryffindor'a seçildiği bir evrende olaylar nasıl gelişirdi? . Gözlemlemlerime göre* platformdaki tek 'Gryffindor Draco' kurgusu.