#1

583 45 36
                                    

Merhaba ben Gül. 22 yaşındayım. Size anlatacak güzel bir hayat hikayem yok. 4 duvar arasında büyüyen birisiyim. Hiç normal bir arkadaşım olmadı, ve ya hiç aşık olmadım. Olamadım..

Benim çocukluğum, özgürlüğüm elimden alındı. Her şeyi kendi içimde yaşadım. İlk dayağımı 15 yaşında yedim. Benimle aynı okulda olan bir çocuk uzun zamandır benden hoşlanıyormuş. Bende ona karşı boş değildim. Babam bunu öğrendiğinde beni okuldan aldırdı. Sonrada zaten okumaya evden devam ettim.

Maddi durumumuz gayet iyi. Hiç bir zaman yokluk çekmedik. İstediğimi yedim, istediğimi içtim, istediğimi giydim, ama bunları yine evden yapmak zorunda kaldım. Kıyafetlerimin hepsi bilgisayardan online bir şekilde aldım. Hiç dışarıdan alamadı. Avmlerde gezemedim. Bunlar benim iyi günlerimdi. Ta ki o güne kadar..

...

Bir pazar sabahıydı. Her gün olduğu gibi sabah sekizde kalkıp kahvaltı masasında olmam gerekiyordu. Aç olmasam bile o masaya oturmam şarttı. Her zaman ki gibi sabah 7.30 alarmı ile kalktım. 5 dakika sonra Fatma abla odamın kapısını çalıp odaya girdi. Şimdi sorarsanız Fatma abla kim diye. Fatma abla benim bebekliğimden beri evimizde çalışan yardımcımız. Elinde büyüdüm. Her şeyimi bilir.

"Yavrum, Gülüm uyandın mı?."

"Uyandım Fatma hatunn. Gel seni öpiyimde güneşim doğsun (öper)"

"Deli kız. Hadi kalk annenler aşağıda."

"Tamamm kalkıyorumm."

Usulca yatağımdan kalktım ve dolabımdan üzerime bir şeyler giyinip aşağıya indim. Babam laptopundan birşeyler hall ediyor. Bir yandan da Arif ağabeye 'bu akşama hazır o iş, yarın gelsinler' gibisinden bir şeyler mırıldanıyordu. Annemin yanına gidip yanağına bir buse kondurdum. Masaya oturduğumda babam telefonu ve laptopu kapatıp bana döndü. Anksiyetem yüzünden biri bana dönüp bakınca elim ayağıma karışıyordu.

"Günaydın baba. Bir şey mi oldu?"

"Hayır. Sadece hazırlandın mı diye soracaktım."

"Efendim? Ne hazırlanması, noluyor? (anneme döndüm)"

"Akşam seni almaya geliyorlar Ankaraya gideceksin."

"Kim beni alıyor? Ne Ankarası baba açık konuş lütfen."

"Uzatmayacağım. Evleniyorsun Gül. Ateşoğullarının torununa namuslu bir kız lazımmış. Senden iyisini bulamazlar dimi?"

Elimdeki çatal yere düştü.

"Baba?? Baba şaka mı yapıyorsun? ÇILDIRDIN MI SEN?? NE DİYOS-"

"GÜL! Saygıda kusurdan hoşlanmam. Toparlan. Akşama geliyor Damat. Toparlan. Paşa-paşa gelin gideceksin. Babanın kızına yakışır gibi."

Anneme döndüm. Gözlerinden yaş süzülüyordu ama hiç bir tepki vermiyordu.

"Anne?? Anne sende biliyordun?... SENDE BİLİYORDUN! SENDE BİLİYORDUN! SENDE SENDE SEN-"

"YETER!!"

Babamdan gelen tokatla olduğum yere yığılmıştım. Bu bir kabus olmalıydı. Gerçek?? Gerçek olamazdı bu.

"Sana evleneceksin dedim GÜL!"

Kolumu her saniye daha çok sıkmasına dayanamayıp ağzımdan bir inleme çıktı. Gözyaşlarıma hakim olamamam yetmezmiş gibi gözlerimin önüne 15 yaşında yediğim dayak geldi. Ben bunları düşünürken babam bana bağırıyordu. Bense sadece o günü düşünüyordum ve asla babamı duymuyordum. Ta ki yediğim 2. tokata kadar.

Bu sefer daha sert vurması yetmezmiş gibi başımıda yer çarpmamla birlikte bilincimi kaybettim. Uyandığımda salondaki koltukta uzanmıştım. Başımda sadece Fatma abla vardı. Saçımı okşayarak ağlıyor bir yandanda bana çocukken okuduğu ninniyi okuyordu. Gözüme tamamen araladığımda beni koklayarak öpüp 'iyi misin? çok acıdı mı kara kuzum?' diye sordu. Konuşmakta zorluk çeksemde üzelmesin diye başımı hayır anlamında sağa-sola salladım.

Uyanmamdan 1 saat geçmişti ve kendime gelmiştim. Fatma abla ise odamda valizimi topluyordu. Bu kadar kolaymıydı cidden? Kızını 22 yıl büyütüp elin oğluna vermek bu kadar kolaymıydı?. Ben Gül. Gül Öztürk. Eğer bildiğim bir şey varsa. Ben bu evden gelinlikle değil kefenle çıkarım. Ayakkabılarımı giyinip tam kapıdan çıkacakken kafam 2 katım olan korumalara çarpmıştı. Bu babamın işiydi.

"Gül hanım maalesef Toprak bey olmadan bu evden çıkamazsınız."

"O kim be? Kardeş iyi misin sen?"

"Müstakbel eşiniz."

"Siktiğimin orospusu."

Kapıyı hızla kapatıp mutfak kapısına yöneldim. Ordada korumalar vardı. Odama çıktım. Fatma abla üç valizi toplamış ikisi kalmıştı. Çarşafları gördüğümde aklıma o fikir geldi. Balkonumdan aşağıya baktığımda hiç kimse yoktu. Demekki babam burayı atlamıştı.

Fatma abladan 2 dakika odadan çıkmasını rica ettim. O benim üstümü değiştirdiğimi sanıyordu. Fatma abla odadan çıkar çıkmaz bütün çarşaflarımı birbirine bağlayıp balkondan sarkıttım. Ve 4 yıldır çekmecemde çıkmayı bekleyen araba anahtarımı aldım. Guya babam 18. yaş doğum günümde almışdı ama arabayı sadece arka bahçemizde sürme imkanım olmuştu. Anahtarı arka cebime koyduktan sonra usulca aşağıya inmeye başladım. Son anda yere düşmemle belimi biraz incitsemde sorun değildi. Bu evden bu gün kaçacaktım.

Dış kapıya yönelirken aniden duraksadım. Bu güvenliklerde eminim ki babam tarafından tembih edilmişti. 1 kişiden başka. Bahçede bahçıvan olarak çalışan Ömer amca her gün çöpleri dışarıya çıkarıyordu. Eğer bende o çıktığı anda çıkarsam beni yakalama şansları olmazdı. Şansım bu gün iyi gidiyordu galiba. Ömer amca tam zamanında çöpleri çıkarıyordu.

Kapının kenarında ki ağaçların arkasına saklanmış, Ömer amcanın çıkmasını bekliyordum. Zamanı gelmişti. Otomatik kapı aralandığı anda kendimi dışarıya attım. Korumalardan birinin "Gül hanım!" diye bağırarak arkamdan koşmasını aldırış etmeden arabama doğru yöneldim. Arabama bindiğim anda dikiz aynasından korumaya baktığımda telefonda birisiyle konuşuyordu. Umurumda bile değildi. Tek istediğim bu evden uzaklaşıp, o siktiğimin çocuğuyla evlenmemekti.

...

Gergindim. Nereye gittiğimi bilmeden ilerliyordum. Karanlık ve çok korkunçtu. Bir yandan da başımdaki sargıya ara bir dokunup acısıyla ofluyordum. Şişecek kadar sert vurmuştum kafamı. Vuran ellerini siksinler baba.

Ormanlık bir alana giriş yapmıştım. Ve.. korktuğum başıma gelmişti. Karşımdaki büyük jip önümü kesmişti. Hız kesmeden arka-arkaya ilerlerken arkadan gelen diğer arabada kaçmamı engellemiş ve kapana kısılmıştım..

'ESKİ bir ŞARKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin