#3

403 46 56
                                        

...

Gözümü açtığımda baş ucumda evimizde çalışan hemşire, Toprak ve Fatma abla vardı. Toprağı gördüğüm an sinirle yerimden kalmak istiyordum ki kolumdaki serumun acısıyla az önceki pozisyonuma döndüm.

"Senin burda ne işin var? Bunların hepsi senin yüzünden oldu zaten!"

Hiçbirşey demeden Fatma abla ve hemşireye gözleriyle kapıyı işaret etti. Fatma abla yanağıma bir buse kondurup hemşireyle birlikte odadan çıktı.

"Neden gönderdin onları kendini birşey mi sanıyorsun sen?!"

"Evet müstakbel kocan olarak bu benim en doğal hakkım."

"Sıçarım şimdi hakkına deli etm-"

"Küfür kullanmamanı söylemiştim, aynı zamanda sonuçlarından da bahs etmiştim."

"Sikimde bile değilsin."

Birşey söylemeden sadece sırıttı. Bir piç gibi sırıttı. Siktir böyle gülünce çok yakışıklı oluyordu!

Gözlerine bakarak daldığımı fark edince gözlerimi kaçırdım.

"Neden serum taktılar bana?"

"Dünden beri hiçbirşey yemediğin için ola bilir mi?"

"Oha lan. Cidden hiç fark etmemişim. E yaşadığım şeylere rağmen normal değil mi?"

Toprak gözlerini devirdiğinde onu sinirlendirdiğimi anladım. Bu beni mutlu etmişti.

...

"Gül hanım serumunuz bitti."

Sonunda bitmişti serum. Kolumu katlayıp öylece dururken babam odaya girdi.

"Damat, uçak saat kaçta kalkıyor?"

"11de"

"Eee o zaman çabuk olalım saat 9:40"

"Tamam. Gül sende hazırsan hadi kalk, gidelim.."

Bunu dediği anda Fatma abla elimden sıkı-sıkı yapıştı. Ben ise çaresizce ona baktım. Ağlamak üzereydi..

"Gül kokulum.." dedi titreyen sesi ile.

"Fatma abla!" diyerek ona sımsıkı sarıldım. Birdaha bırakmak istemiyormuş gibi.

"Gül hadi kızım."

Annemin verdiği komut ile Fatma abladan ayrıldım ve bahçenin kapısına doğru yol aldık.

Kapının önündeydik. Gidiyordum.. Fatma ablanın gelmesine izin vermemişti babam. Kenara çekip birşeyler söylemişti ona. Oda çaresizce kenra çekilmişdi. Şimdi ise bana pencereden bakarak ağlıyordu.

"Ekrem bey-"

"Darılırım ama. Ben artık senin babanım." diyerek güldü babam.

"Tamam Ekrem baba." sahte bir gülüş kondu yüzüne.

"Ekrem baba. Vardığımızda sizi ararım. Allaha emanet."

Toprak babamla tokalaştıktan sonra babam bana döndü. Görmemiş sayarak anneme taraf yöneldim. Ağlamıyordu. Zaten ağlamasınıda istemezdim.

Kendimi tutamayıp ağlamaya başladım. Çocukluğumun geçtiği bu eve kucağımda bir çocukla dönmek istemiyordum ben. Ben daha kendim çocuk gibiydim..

Annemle uzun-uzun sarıldıktan sonra babamın yüzüne bakmadan arabaya bindim. Oysa umrunda olmadan Toprakla birşeyler konuşuyordu.

...

Saatler geçmişti. Ankaradaydık.. Evet yanlış duymadınız Ankara. Toprağın evinde varıyorduk. Büyük bir kapının önünde durduğumuzda vardığımızı anlamıştım. Burası bizim evimizin 3 katıydı.. Kapıda 5 kişi duruyordu. Annem yaşlarında birisi, babam yaşlarında birisi, Topraktan 3 yaş civarı büyük birisi, benim yaşlarımda bir kız ve bide küçük bir kız bekliyordu.

Tahmin ettiğiniz gibi bunlar Toprakın ailesiydi. Önce babasına ve annesine sarılıp ellerini öptüğünde bana bir bakış attı. Bu galiba "sende ellerini öp" bakışıydı. Önce babasının elini öptüm "Hoşgeldin kızım" dedi. Daha sonra annesinin elini öptüğümde dönüp bana sarıldı. Kulağıma birşeyler fisıldadı.

"Güzel kızım benim ağlamaktan gözlerin şişmiş. Merak etme seni öz kızım gibi sevicem. Ne olursa olsun arkandayım."

"Teşekkür ederim.." dedim titreyen sesim ile.

Daha sonra zaten abisi, eltimle tanıştım.

Sıra küçük kıza gelince Toprakın kucağından inmek istemedi. Mecbur Toprakın kucağındayken öpmem gerekiyordu.

"Merhaba. Benim adım Gül. Seninki ne?"

"Benimkide Miray. Memnun oldumm." diyerek yanağıma bir buse kondurdu.

Bende onu öptüğümde Toprakla çok yakındık. Ona yaklaştığımda kokumu içine çekti. Ne yapmaya çalışıyordu?

Dönüp ters-ters baktığımda sadece sırıttı. Sabah sırıttığı gibi..

...

Öğle saati gelmişti eltim Ayşe ile sofrayı hazırlıyorduk. Herkes sofraya eşlerinin yanında otururken mecbur benimde Toprakla yan-yana oturmam gerekiyordu.

"Otursana karıcım." dedi fısıltılı bir ses ile.

"Bana karıcım deme!" dedim ona karşılık fısıltılı bir ses ile.

Yanına oturduğumda çok trajikomik bir soru ile sinirim yerinden zıplamıştı.

"Eee gelinim, kaç yaşındaydın sen?" Toprakın babası sordu.

"Kaç yaşında mıyım? Şaka mı yapıyorsunuz? SİZ gelininizin kaç yaşında olduğunu bilmiyor musunuz? Dalga mı geçiyosunuz?."

"Gül sakin ol." Toprak beni sakinleştirmeye çalıştığında daha çok sinirlenmiştim.

"Ne sakin ol ya?! Ne sakin ol?! İstanbuldan alıp beni Ankaraya getirdiniz zorla. Şimdi istemediğim bir evliliğe maruz kalıyorum. Ve sorduğunuz soru ya-"

"Gül yeter!" Toprakın elini masaya vurmasıyla yerimden irkilmiş ve gözümden akan yaşa hakim olamamıştım..

Hızla az önce bavullarımı taşıdıkları yani tahminimce benim ve Toprakın odasına doğru yöneldim ve kapıyı kilitledim. Yere oturup ağlamaya başladım..

                                   -🤍-

Selamm nasılsınız? Bu bölümü isteğiniz üzerine çabuk yükledim. eğer bölüme 25 vote gelirse devamını atıcam🤍 Hepinizi seviyorumm

'ESKİ bir ŞARKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin