#5

305 32 35
                                    

Dakikalardır lavabodaydım. Dışarıya çıkmak istiyordum ama cesaret edemiyordum. Nasıl çıkacaktım? Nasıl yüzüne bakacaktım? Siktir, ben ne yapacağım?

Tık tık tık..

"E-efendim."

"Gül, benim Ayşe. Hadi akşam yemeğine."

Kapının kilidini açıp dışarıya çıktım.

"Nolmuş kızım sana? Bembeyazsın."

"Yok ya bişey hadi yemeğe gidelim."

Ayşeyi geçiştirip yemeğe indim. Toprak ve babası yoktu.

"Kızım, Gülüm, otur birşeyler ye yavrum."

"Tamam Zehra ..." ne diyecektim? hanım? teyze? anne?. Çok ağır değilmiydi daha bu gün tanıştığım birisine anne demek?

"Kızım, zorlamak istemem ama, bana anne demeni isterim."

"T-tabiki... anne..."

Konuşmanın bittiğini anlayıp sofraya oturdum.

...

"Kızım, yarın nikah işlemleri başlaya bilir, sana kalmış. Zaten hemen olacak değil. Nişan yüzüğünüyarın takacağız. Takıp istersen 1-2 hafta sonrada yapa biliriz düğünü. Hem istersen düğünde yapmayız. Sade bir nikahlada ola bilir. Kendini nasıl iyi hiss edersen."

Bir anlık durup düşündüm.

"1-2 hafta beklemeye gerek yok. İlla bu evlilik olacak zaten. Düğün konusunada gelirsek, düğün istemiyorum. Nikah yeterli. Yarın işlemlere başlaya biliriz."

"Tamam yavrum. Sen nasıl istersen."

"Müsadenizle." elimdeki çatalı bırakıp odaya çıktım.

Kapıyı ardımdan kapattım ve yere çömelip ağlamaya çalıştım ama olmuyordu.

Kalkıp yatağa uzandım. Telefonumun ekranına 2 kez tıklayıp saate baktım. 19:13, hep bu saatlerde Fatma abla beni yemeğe çağırırdı. O kadar lezzetli yemekler pişiriyordu ki, doysam bile 1 tabak daha yiyordum.

Annemden görmediğim sevgiyi Fatma abladan görüyordum.

Benim annem hep garipti. Ona anne demek bile bana garip geliyordu.

Ben onunla hep kahvaltı, öğlen ve ya akşam yemeğinde birlikte oluyordum. Birde doğum günleri tabii.

Hep odasında olurdu. Her şeyi yeterince konuşuyordu.

Ben annemle hiç dedikodu yapamadım, ve ya hiç kızsal konulardan konuşmadım.

İlk reglimi bile Fatma ablaya söyledim.

O da anneme söylemişti.

Kısacası ailem Fatma ablaydı. O olmasaydı bende yoktum herhalde. Bunları düşünürken uykuya daldım.

Gece karnımın ağrısıyla uyandım. Çok acıkmıştım. Telefonumun ekranına 2 kez tıklayıp saate baktım. 3:48.

Tam mutfağa giderken aniden duraksadım. Toprak nerdeydi? Bu saate kadar evde olması gerekmez miydi?

Bu düşünceleri kafamdan atıp mutfağa yöneldim. Karnım zil çalıyordu.

Buzdolabını açıp koca tenceredeki sarmayı görünce gözlerim ışıldadı. Hemen buzdolabından çıkarıp masanın üstüne koydum. Tabağa ihtiyaç duymadan tencereden yemeye başladım.

Tadı güzeldi. Ama Fatma ablanın pişirdiği gibi değildi.

Kafamdan bu düşünceleri atmaya çalıştım, çünkü, tekrar ağlamak istemiyordum.

Sarmanın lezzetiyle tencereyi yarıladığımın farkına varmamıştım.

Tam o anda kapı açılınca korkmuştum.

"Bismillah!"

"Napıyosun kız sen burda." Toprak gelmişti.

"Ne yapıyor ola bilirim sence?" gözlerimi devirip sarmayı yemeye devam ettim.

"Sarma mı o?"

"Evet noldu ki?"

"LAN O YARIN İÇİN PİŞİRİLDİ MİSAFİR GELECEK!"

"Siktir."

"Kalk kalk kalk kalk"

"Napıcaz olm???"

"Ne napıcaz? Sarma yapıcaz bu tencere yarına hazır olmalı."

"Ama ben nasıl yapılır bilmiyorum ki."

"Allah cezanı vermesin ben biliyorum. Hadi el atta yapalım."

...

"Lan ben çok yoruldum."

"Hadi be kızım sende ne mız-mız yaptın."

10-15 saniyelik kafamı masaya yaslamıştım ki uykuya dalmıştım.

...

Uykulu halimle gözlerimi araladığımda Toprağın kucağındaydım.

"Lan napıyosun!"

"Odaya götürüyorum seni. Uyuya kalmıştın mutfakta. Bende uyandırmak istemedim."

"Neyse hadi bırak inicem."

"Vardık zaten neye iniyon?."

Kapıyı açıp odaya girdi ve beni usulca yatağa yatırdı.

"Teşekkür etmeyecek misin?"

"Yoo ben sana beni taşı dedim mi?"

"Te Allahım iyilikte yaramıyor."

Yatağa oturup tişörtünü çıkardığında gözüm fal taşı gibi açıldı.

"Hop hop hop! Anan-bacın var kardeş nabıyon?!"

"Uyuyorum napıcam?" yatağa uzanıp yerini aldığında sinirim zıplamıştı.

"Uyuyorum ne ya bu ne rahatlık? Burda uyumayı düşünmüyorsun herhalde değil mi?"

"Neden?"

"Namahrem olum hadi kendine bir yer bul."

"Öptüğümde namahrem değildi ama?.." Bunu söyleyip yanıma sokulduğunda nefes almayı unutmuştum. Dengesizce nefes alıp verirken onun yakınlığı kalbimi daraltıyordu. Kalbim adeta yerinden fırlayacakmış gibiydi.

"Yapma."

"Neyi?" bunu söyleyip sırıttığında kendimi durduramıyordum. Sırıtması beni eritiyordu.

Her saniye bana daha çok yaklaştıkça bende arka arkaya gidiyordum. Sonunda komidine çarptığımda kaçacak yerim kalmamıştı.

Üstümdeki şort kısa olduğundan eleri bacaklarımda yol çiziyordu. Ona engel olamıyordum kitlenmiş gibiydim. Aramızda mesafe bırakmadığından nefeslerimiz birbirine çarpıyordu.

Ben dengesizce nefes alırken o ise çok rahatdı.

Beni öpmeye kalkışıyordu. Buna nasıl cesaret ede bilirdi?

Tam öpeceği sırada yüzümü sola çevirmiştim ve dudakları yanağıma çarpmıştı.

1-2 saniye öyle durduktan sonra geri çekildi. Az önceki pozisyonuna geri döndü.

Hâlâ çok yakındı.

"Toprak.. git.." sesim titriyordu.

"Hiç biryere gitmiyorum. Ben her zaman burda olacağım."

"Ama ben burda olmayacağım."

Sonunda kendimi kollarının arasından kurtarıp banyoya yönelmiştim. Tam kapıyı kapatacağım sırada banyoya dalıp beni duvara sıkıştırdı..

-🤍-
Yeni bölüm için 25 vote<3

'ESKİ bir ŞARKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin