#2

368 39 27
                                    

SIKTIR! SIKTIR! SIKTIR! Beni bulmuşlardı. Kapılarımın hepsini kilitlemiş ve çaresizlikten ağlamaya başlamıştım. Başımı bacaklarıma yaslayarak hüngür-hüngür ağladığım anda camın tıklanmasıyla irkilmiştim. Bir adam cama eğilmiş sinirli bir şekilde bana bakıyordu. Camı biraz aralayıp "Siz kimsiniz? Ne istiyorsunuz?" dedim. Adam sırıttı..

"Gül. Ben müstakbel kocan. Hadi in arabadan eve götürüyorum seni."

Bir hamlede kapıyı açtığında şoka girmiştim Siktir! Meğersem kapı kilitliymiş. Ben açmışım. Kafamı sikiyim!

Kolumdan tutup beni kendine çektiğinde refleks olarak ona bir tokat atmıştım. Vurmamın hızıyla kafası yana dönmüştü. Sırıtıp bana döndü. Tek hamlede beni kucağına aldığında ağzımdan çıkan küfürle bana dönmüştü.

"ANANI-"

"Hop-hop-hop. Kendine gel. Ben öyle küfürlerden hoşlanmam."

"Sen kullanma o zaman."

Başını havaya kaldırarak sabır dilediğinde onu sinirlendirdiğimi fark etmiştim. Kapıyı açıp beni arabaya bindirdiğinde hemen çıkmaya çalışsamda olmadı.. önümü kesti.

"Küçük hanım. İlk kaçtığınızda bir şey yapmadım ama. 2. denemende canını yakarım."

"Ne yaparsın sikik!"

"Onu ilk gecede görürsün artık. Şu küfür işinide bitir."

"Seninle birlikte olacağıma ölürüm daha iy-"

Parmağını dudağımın üzerinde durdurdu.

"Birdaha senden bunu duymayacağım."

Bir şey dememe izin vermeden diğer arabaya bindi ve eve doğru yol aldık.

...

Annem, babam ve Fatma abla kapıda beni bekliyordu. Babamın siniri Toprağı görünce geçmiş, yüzünde güller açmıştı. Araba durduğunda arabadan inmek istemedim. Ama yapacak bir şeyim olmadığını anlayınca ürkek bir kedi gibi arabadan indim.

Anneme doğru ilerlerken babam önümü kesmişti. Kalbim yerinden çıkacakmış gibiydi.

Babam tam bir şey söyleyeceği anda Toprak babama yöneldi.

"Ekrem bey.. Sizinle bir şey konuşa bilir miyim?"

Onun sayesinde babamın gazabından kurtulmuştum. Ama bu tamamen kurtulduğum anlamına gelmiyordu.

Babam gittiği anda annem bana sarıldı. Omuzumdaki ıslaklığı hiss ettiğimde içim parçalanmıştı. Üzülüyordu evet.. Ama neden engel olmuyordu?

Kafamdaki düşüncelerden savrulup Fatma ablaya sarıldım. Kulağıma "Ben olduğum sürece sana hiç birşey yapamazlar!." dedi. Yüzümde onun göremediği bir gülümseme oluştu. "Sen varsan bana hiç birşey yapamazlar." diye yanıtladım. Benden ayrıldığında Toprağa döndüm. Babamla konuşurken bir yandan da bana bakıyordu. Göz teması kurmadan içeri geçtim.

...

"Neden kaçtın kara kuzum? Bir yolunu bulurduk illa yavrum."

"Fatma abla ben evlenemem yapamam ben. Bu evden gelinlikle değil kefenle çıkarım."

"Sus bakiyim! Bu evden birinin kefeni çıkacaksa benimkisi çıkar. Senin mutlu olman için canımı bilr veririm kızım."

Dudağından dökülen kelimeler ile bana sarıldı ve ağlamaya başladı. O ağladıkca bende ağlıyordum. Uzun süre öyle kaldık. Babamın beni çağırmasıyla irkilmiştim.

"Fatma abla.."

"Korkma hiç birşey yapamaz."

Fatma ablanın verdiği cesaretle başım eğik aşağıya inmiştim. Babam sinirli değildi. Şaşırmıştım ama belli etmedim.

"Topladın mı eşyalarını?"

"Sağolsun topladı Fatma abla."

"İyi. Yarın sabah burda olacaklar. Ordanda hava limanına gideceksiniz."

Hava limanı? O kadar uzağa mı gidecektim?

"Ne? Ne hava limanı? Nereye gidiyorum ben?"

"Ankara."

Artık gözümdün düşen yaşlara engel olamıyordum. Beni başından savurmak.. bu kadar kolaymıydı?.. 22 yıldır büyüttüğün çocuğunum ben senin baba..

Ayaklarım beni odama götürüyordu. Boşlukta gibiydim. Herşeyin sonu gelmiş gibi hissediyordum.

...

Ertesi gün

Alarmın sesiyle uyanmıştım. Saat 7:30u gösteriyordu. Acaba dün yaşadıklarım rüya mıydı? Yattığım yerden kalktıp kapının yanındakı bavulları gördüğümde gözümden yaşlar akdı. Ne yapacaktım? Nereye gidecektim? Kaça bilecek miydim? Yoksa kaderime boyun mu eğecektim? Sonuncu soru beni daha çok boğmuştu.

Hava almak için balkona çıktım.  Siktir! geldiler. Balkondan odama geçip kapıyı kilitledim. Sırtımı kapıya yaslayarak yere oturdum. Kafamı bacaklarıma yaslayarak ağlamaya başladım. Hayır olmaz. Şimdi olmaz. Ben hazır değilim.

Kapı kolunun aşağıya inmesiyle yerimden irkildim. Hayatımda en son sesini duymak istediğim insanın sesini duydum. Toprak gelmişti. Usulca kapıyı tıklatarak

"Hazırlandın mı?"  diye sordu.

"Evet." dedim titreyen sesim ile.

"Ağlıyor musun?"

Cevap vermedim. Sehpanın üzerinde duran bardaktan bir yudum su içmek için kalktım. O sırada Toprakta beni çağırıyor kapıyı zorluyordu.

Suyu yudumlarken gözümün önünün karardığını ve başımın döndüğünü hiss ettiğimde artık herşey için çok geçti.. Olanlar olmuştu..

'ESKİ bir ŞARKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin