16.BÖLÜM

13 7 1
                                    

  Gözlerimi açtığımda hastanenin beyaz tavanları ile karşılaştım. Neler olduğunu hatırlamıyordum. Yatakta doğrulmaya çalıştığımda karnımda bir acı hissettim.

   Acı ile yüzümü buruşturduğumda Sam omuzuma uzanıp, benim tekrar yatmamı sağladı. "Kalkmaya çalışma." 

   Geri yattığımda Sam hala endişe ile bana bakıyordu. Kate içeri girene kadar etraf gayet sessizdi. "Sadie, Sam beni arayıp senin bıçaklandığını söylediğinde öleceğini sandım." Ağlayarak yanıma koştu ve Sam'i oturduğu sandalyeden iterek düşmesine sebep oldu.

    Kate'in arkasından içeri Adrian girdi, o da Kate kadar olmasa da endişeli gözüküyordu. Sam ayağa kalkıp kendine başka bir sandalye alırken, Adrian yanıma gelip elimi tutmuştu. "İyi misin? Canın çok acıyor mu?"

   Adrian'a duygu ile baktım. "İyiyim, ancak biraz acıyor. İlk kez gerçekten bıçaklanıyorum. Aslında merak etmiyor değildim, artık daha rahat rol yapabilirim." Ben güldüğümde o da güldü, ancak Kate koluma sertçe vurdu.

   "Aptal, ben senin için bu kadar endişelenirken sen gitmiş espri yapıyorsun. Tek başına o dağlık arazide ne işin vardı?"

   Sam de aynı şeyi merak ediyormuş gibi yere kilitlediği gözlerini aniden bana kilitlemişti. "Babamın dağ evine gidiyordum. Onun ölümünün cinayet mi yoksa kalp krizi mi olduğunu öğrenmek için."

   Cevabımla oda sessizliğe gömüldü. "Peki ben o gün sana davranışımdan pişman olup seni takip etmeseydim, o zaman ne yapacaktın. Ölebilirdin Sadie, birini arayıp onunl a gitmen gerekirdi." Sessizliği bozan Sam olmuştu.

    Cevap vermek için ağzımı açtım ama bir şey demeden geri kapattım. Diyecek bir şeyim yoktu. Sam haklıydı, o gün o beni takip etmese ölürdüm.

    "O eve gitmen yasak değil mi?" Bu sefer konuşan Kate'di. Adrian da onu onaylayarak, "Evet neden oraya gitmek istedin. Baban sana orayı yasaklamıştı." dedi.

   "O kural babam buradayken geçerliydi. Şuan o burada olmadığına göre istediğimi yapabilirim. Onun nasıl öldüğünü bilmek benim hakkım." Sabrım taşmaya başlamıştı.

   "O zaman neden otopsi yapmalarına izin vermedin?" Kate tekrar konuştuğunda sinirlerim hoplamıştı, benden babamı parçalamaları için izin istemişlerdi, bunu nasıl kabul edebilirdim ki.

   "Onun parçalara ayrılmasını istemediğim için olabilir mi Kate!" Sesim sandığımdan daha yüksek çıkmıştı. Kate irkildiğinde bunu fark edip hemen özür diledim. 

   Bir süre daha sakince bu konu hakkında konuştuk ve beni odada yalnız bırakarak gittiler. Onlar gittikten sonra gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım.


      1 ay sonra

  Bıçaklanmamın üstünden 1 ay geçmişti. Yara fazla derin olmadığı için neredeyse iyileşmişti. Bu süreçte Sam ile birçok kez tek başıma buluştuğum için yeni bir skandalla karşı karşıyaydım. Özellikle söylentiler, Sam beni sarhoş olduğum zaman eve bıraktığında artmıştı.

   Bir gün yine ikimiz kafede otururken, iki adam gözünü dikmiş bize bakıyordu. "Bunlardan bıktım. Yakında şikayet edeceğim, sırf bir fotoğraf için özel mözel bırakmıyorlar."

  "Amaçlarının fotoğraf olduğunu sanmıyorum."  Sam sinirli çıkışıma cevap verdi. "Bize doğru geliyorlar sakin kal." Onlar ayağa kalkınca bana sakin kalmamı fısıldadı.

   Adamlar geldiğinde onlara gitmelerini işaret edecek şekilde gülümsedim. Adamlar bunu fark etmiş olacaklar ki biraz çekingen davrandılar.

   "Rahatsızlık verdiğimiz için kusurumuza bakmayın." Uzun olan adam konuştuğunda içimden "Bakıyorum." demek geçse de sessizliğimi koruyup kahvemden bir yudum aldım.

Geçmişin GölgesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin