4

1.4K 109 25
                                    

Jungkook:

Bu garip olayın daha fazla uzamasını cidden istemiyordum. Tanrım... Şu karşımdaki çocuğun adını bile bilmiyorum bu daha ne kadar uzayabilir ki zaten. Ama en azından ondan kurtulmak için söylediğim bu yalana hızlıca kanmıştı. Açıkçası bu kadar hızlı olması ve şüphelenmemesi şaşırtmıştı. Çünkü bunu aptal olan bile anlardı. En başta okadar diretip, bağırıp çağırdıktan sonra birden kabul etmem mantıklı değildi ama nasıl olduğunu bilmesemde inanmıştı buna.

Düşüncelerden sıyrılmamı sağlayan ses ile kafamı karşıya çevirip onu dinlemeye başlamıştım.

"İşte dediğim gibi ben Kim Taehyung. 26 yaşında, gittiğin o barın sahibiyim."

"Anlıyorum"

"Sen? "

"Ben zaten söylemiştim ama neyse.
Jeon Jungkook, 20 yaşındayım ve üniversite 2. Senemi okuyorum. "

"Hangi bölüm? "

"Moda tasarım"

"Harika. Zaten tarzın gördüğüm kadarı ile iyiydi. Bence çok başarılı olucaksın. "

"Bilemiyorum. İnsanlar tarzımı sevsede yeterli görmüyorum. Bu bölüm en başından beri hayalim olsada çok zorlanmaya başladım yada işte becerimin yettiğini düşünmüyorum diyebilirim"

Onu oyalamak adına uzun konuşsam da cidden hiç konuşmak istemiyordum. Karşımdaki beden ilk kaşlarını çatmış sonra ise dik dik yüzüme bakmaya başlamıştı. Ne olduğunu anlamak istercesine tek kaşımı kaldırmış ve bu sefer bende ona bakmaya başlamıştım. Bir kaç saniye ardından dudaklarını aralamış ve konuşmaya başlamıştı.

"Bunu sana biri mi söyledi? "

"Ne alaka? "

"Sorumu cevapla"

"Hayır tabiki kendi düşüncem"

İlk tekrar dik dik baksa da sonra bakışlarını önündeki tabağa indirmiş ardından tekrar bakmaya başlamıştı.

"Biri seninle böyle konuşursa haberim olsun"

Tekrar ne alaka derecesine tek kaşımı kaldırmış oda anlayıp ellerini yemek masası üzerine koyarak, konuşmaya başlamıştı

"Diyeceğim o ki biri seni rahatsız ederse ilk beni arıyorsun...
Okey? "

"Ne alaka seni niye arıyor muşum?"

"Hmm...
Bana şans verdiğine göre artık bu tarz şeyler ile ben ilgileneceğim"

"Ben halledemez miyim sence? "

"Eminim halledersin ama sana gerek kalmadı güzelim ben varım. "

"Hmhm kesin... "

"Ne dedin?"

"Kesin halledersin dedim"

"Aynen öyle hallederiz."

"Benim okula gitmem gerek. Çıkıyorum o yüzden"

"Okul...
Tamam öyleyse seni ben bırakayım"

"Hiç gerek yok ben kendim gidebilirim. "

"Olmaz seni ben bırakıcam itiraz yok!"

"İyi ozaman"

Sandalyemi iterek masadan kalkmıştım. Nihayet o da kalktıktan sonra hızlı adımlar ile evden çıkmış, evin arkasına doğru yürümüştük. Evin arkasında olan garajda olan 4 son model arabanın arasından bir tanesine açıp oturduktan sonra oda oturmuş ve arabayı çalıştırmıştı.

Anı bir gaz ile, oturduğum koltukta arkaya doğru yaslanırken, bu hızlı çıkışa gözlerim büyüse de yolda ilerlemeye başladığımızda inmişti.

Sessizlik onun konuşması ile son bulmuştu;

"Okulun nerede Jungkook? "

Bunu söylemek ve söylememek arasında kalksam da zaten öğrenicekdi oyüzden boş verip direk söyledim;

"***** okulu "

Okulun adını söyleyip karşıda olan bakışlarımı yüzüne çıkarmam ile sırıttığını fark ettim. Söylediğim şeyde komik bir yan yoktu. Neye gülüyordu öyleyse?

"Neye gülüyorsun? "

"Ahh...
O okul babamın okulu Jungkook"

Tanrım ne?...
Gözlerim şok içerisinde büyürken ne diyeceğimi bilememiş bir şekilde yüzüne bakmaya devam etmiştim. Neden ondan her kaçışımda böyle karşıma çıkıyordu ki?
Stresten ağzımın içine aldığım piercingim ile ne yaptığımı fark edip hızlıca ağzımdan çıkarmış ve bir yanıt veremem gerektiğini düşünüp yanıt vermiştim.

"Nasıl ya?"

"Açıkçası bundan 1 yada 2 yıl önce babam burayı bana devretmek istemişti ama ben bir bar açmayı kafama koyduğum için reddetmiştim. Ama madem sende bu okulda okuyorsun... "

Tanrım.
Şuan susması için her şeyi yapardım. Yüzüme bakmış ve tekrar önüne döndükten sonra sırıtmış ve tekrar bana dönmüştü.

"Eee"

"Yani acaba babamın teklifini tekrar mı düşünsem?? "

Duyduğum cümle kaşlarımın çatılmasını ve yüzümün buruşmasını sağlasada hemen bakışlarımı boş bir hale getirmiş, konuşmaya başlamıştım;

"Hah!
Aradan 2 sene geçmiş hala sana vereceğini mi düşünüyorsun? "

"Çok erken konuşma güzelim. Yarın bir gelirim okula, müdür yerine beni görünce şaşkınlıktan küçük dilini yutarsın"

Söyledikleri yurkunmamı sağlamış ve afallamış yüz ifademi dışarı çıkardığımda okula vardıgımızı görmüştüm. Araba okulun önünde yavasşayıp durduğunda hiç beklemeden kapıyı açmıştım. Tam gidecekken yine onun sesini duymam ile olduğum yerde kalmış ve dinlemeye başlamıştım:

"Jeon...
Görüşmek üzere;) "

Sırıttıktan sonra arabayı çalıştırıp hızlıca uzaklaşması üzerine cidden şuan hem sinir, hem şaşkınlık, hem utanç. Ciddi anlamda hepsini karma yaşar gibi yaşıyordum. Cidden ya cidden hayatımdan hızlıca defolmasını istediğim, hatta nefretimi bile içime sığdırmakta zorlandığım bu herif neden beni her seferinde daha da delirtip, kırgınlıktan lavların yükselmesini sağlamayı amaçlıyordu. Tanrım...
Ne amaçlaması bunu yapıyordu işte. Derinden derinden her söylediği söze şok ile karşılık vereceğimi bildiği hâlde bunu tekrarlıyordu.

Arkamdan hissettiğim eller ile irkilmiş durduğum yerde dona kaldığımı yeni fark etmiştim. Hızlıca kendime gelip önümü arkamdaki kişiye döndüğümde bunun Hwasa olduğunu fark etmiştim.

Hwasa bizim grubumuzun annesi gibi bir şeyiydi. Kendi aramızda ona Hwasa Queen derdik çünkü her ihityacımızda, sorunumuza, derdimizde o koşardı. Ailemiz gibi bir şeydi.O üniverstede neredeyse 6. Senesini okuyordu ama hala mezun olamamıştı. Aslında baya zengindi ama baba parası yemeyi istemediği için hala okuyordu. Aslında bunu kendine yakıştırmıyor diyebilirim. Çünkü kendi ayakları üzerinde durmak isteyen, her şeyi kendi anlının akı ile yapmak isteyen bir kız olduğu için bunu yakıstırmıyırdu kendine.

"Jungkook...
Tanrım bu yüzünün hali ne?
Bembeyaz olmuşsun.
Dur zaten sen beyazdın dimi.
Ay neyse ne işin var burada. Hava da soğuk zaten. Üşüştüceksin bak"

"Hwasa Queen. Ben iyiyim. Hadi girelim okula"

"İyi bakalım öyle diyorsan. "

Elini omzuma atıp boynumdan tutarak beni eğip sonrada saçlarımı karıştırıp geri bırakmıştı. Sırıtarak okula girmiş ikimizde moda tasarımda olduğumuz için o bölüme doğru merdivenlere yönelmiştik.

Merdivenlerden çıkarken aşağıdan gelen sesler üzerine durmuş ve dinlemeye başlamıştım;

"Aynen baba, artık yönetim benim"

JEALOUS BOY | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin