Ellerim hala avuçlarındayken gözlerine baktığımda gördüğüm şeyle şaşırdım, ağlıyor muydu? Ama buna dayanamazdım ki ben. Elimi yüzüne götürüp yanağından süsülen yaşı sildim, artık söylediği herşeye inanıyordum, tabi inansamda kendimi hemen kollarına bırakmayacaktım yaptıklarının pişmanlığını iyice yaşamalıydı.
"Jisung.. beni affet"
"Deneyeceğim" dediğimde gözlerinde anlık bir parlama belirirken avuçlarındaki ellerimi dudaklarına götürüp öptü. Ellerimi bırakıp başını dizlerimin üzerine koydu, hala ayaklarımın dibinde dizlerinin üzerinde duruyordu. Elimi saçlarına götürüp yavaşça okşadım, içimden ağlamak geliyordu. Onu öyle çok seviyordum ki, keşke herşeyi geride bırakıp sımsıkı sarılabilseydim boynuna, şuan ikimizin de buna ihtiyacı olduğu apaçık ortadaydı.
"Özür dilerim" pürüzlü çıkan sesiyle hala ağlamaya devam ettiği belliydi, bazı şeyler çok can yakıyordu bende bunu en ağır şekilde deneyimlemiştim dizlerimde ağlayan adam sayesinde.
"Minho kalk"
"Lütfen böyle kalmama izin ver" dedikten sonra birden başını kaldırıp gözlerime baktı.
"Sana temas etmemden rahtsız mı oluyorsun, tiksiniyor musun benden?"
Söylediği şeyle artık ağlamamak için dudaklarımın içini ısırıyordum, gözlerim benden bağımsız olarak dolarken "tiksinmiyorum" diyerek sarılmak istedim ama yapamadım. Gözlerimin içine ıslak gözleriyle bakıp bir cevap beklerken bakışlarımı kaçırdım. Başını tekrar dizlerime bırakıp gözlerini kapattı. Bazı şeyler zor olacak acı verecekti fakat sonunda herşeyin güzel olacağına emindim, biliyordum hayatımı alt üst eden bu adam bana hiç yaşamadığım güzel bir hayatın kapılarını aralayacaktı.
5 ay sonra...
"Hyunjin seni parçalarım, o çakma sarı saçlarını sen uyurken kökünden keserim"
"Of bebeğim ya alış artık şuna, kaç aydır birlikteyiz"
"Alışamam, bu ne böyle her gün bir kız vakası katil olacağım ya"
"Benim bir suçum var mı, sarı papatyam"
"Var Hyunjin, şu haline bak her gün biraz daha yakışıklı oluyorsun"
"Ne yapayım bebeğim, yakışıklıyım"
"Hyunjin!!"
"Tamam, tamam sustum"
Hyunjin hala asıl suratla duran sevgilisine yaklaşıp kollarının arasına çekerek sarıldı "çok seviyorum seni, senden başka hiç kimse umrumda değil"
"Yalan söylüyorsun" dedi Felix, dudaklarını büzmüş yüzü bebek gibi olmuştu.
"Yalan değil bebeğim, sen benim herşeyimsin"
Felix'in siniri geçip kalbi yumuşarken etrafına bakındı, okulda oldukları için birilerinin görmesinden korkuyordu. Hyunjin'in yüzüne yaklaşıp yanağına hızlıca bir öpücük bırakarak geri ayrıldı.
"Hep yanaktan öp zaten"
"Sus, bu kadarını alabildiğine şükret"
"Off biz ne zaman sevişece-"
"Sus dedim şimdi biri duyacak, hiç bir zaman olmayacak o dediğin şey"
"Hm olmayacak diyorsun yani, neyse şimdilik öyle olsun"