eve girer girmez kendilerini odalarına attılar, yorucu bir gün olmuştu.
Efil üzerindekileri hızla değiştirip, yerine daha rahat olan pijama takımını giydi. küpelerini ve saatini çıkarıp komodinin üzerine koydu.
gözlerini telefonuna çevirdiğinde şarjının bitmiş olduğu aklına geldi. telefonunu şarj olmaya bırakıp oturma odasına gitti.
Kuzey'de oradaydı.
gözleri Efil'i bulduğunda gülümsemesi belirdi.
"selam, uyuyamadın mı?"
Efil Kuzey'in yanına oturdu.
'uyumaya çalışmadım ki, sen?'
"düşünüyordum."
Efil merakla sordu.
'neyi?'
Kuzey gözlerini Efil'in gözlerine daha da odakladı.
"seni."
duyduğu şeyle şaşkınca Kuzey'e bakıyordu. seni derken ne demek istiyordu?
'beni mi?'
Kuzey elini Efil'in çenesine koyudu, Ekim geri çekilmek istesede kendisini bu isteğinden uzaklaştırdı.
"evet seni, aklımdan çıkmıyorsun. birazımı sana vereyim derken, tamamım sen oldun. gözlerim sadece sana böyle bakabiliyor."
Efil utanınca kızaran yanaklarına rağmen, Kuzey'e bakmaya devam etti. gözlerindeki duyguyu görmek onu heyecanlandırmıştı. Kuzey'in gözlerinde başka bir duyguyu gördü sonra. gördü görmesine, ne yapabilirdi ki?
dudaklarına yaklaşmasına nasıl engel olabilirdi?
gözlerinin karardığını hissetti, ardından dudaklarında hissettiği baskıyla ayağının altındaki yer sanki ayaklarının altından çekilip alındı.
Kuzey Efil'in dudaklarına çok sayıda öpücük bırakmaya başladı. sonra Efil'in üst dudağını ağzına aldı. ufak ufak öpücükleriyle öpmeye devam etti.
Efil gözlerini sımsıkı kapatmış, hissettiği yoğunluk karşısında titremişti.
Kuzey en sonunda dudaklarını Efil'inkinden çekti, ardından kendisine kıyasla küçücük kalan bedeni dizine çekti.
Efil gözlerini açtı ve Kuzey'in kucağında oturmasının şokunu henüz atlatamamışken, dudaklarında tekrar Kuzey'in dudaklarını hissetti.
şimdi ortada ne temas etme korkusu vardı, ne de Kuzey'in dudaklarına yaptığı şeyi durdurma isteği.
Kuzey'in öpüşlerine karşılık vermesiyle, Kuzey oldukça şaşırdı.
küçük minik öpücükleri, öpüşmeye dönüşmüştü. Efil'i oturduğu yere daha da çekti, kucağındaki baskısını arttırdı.
kasıklarına sürtünen kabarıklıkla küçük bir inleme çıktı Efil'in dudaklarından. aralanan dudaklarıyla Kuzey fırsatı kaçırmadan dilini de dahil etti öpüşmelerine.
sert davranmaya başlamıştı, hatta çok sert davranıyordu.
küçük kızın dudaklarını o kadar sert bir solukla öpmeye devam ediyordu ki, solukları da tükenmeye başlamıştı.
Efil dudaklarını ayırdı.
nefes nefese Kuzey'in anlına düşmüş olan saç tellerine bakmaya başladı.
"çok güzelsin."
aldığı iltifatla gerçek dünyaya olan bağlantısını tekrardan kuran Ekim, sanki kucağında oturmuyormuş gibi davrandığı çocuğa bakmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüzgarla Dans
Romance'kaybedersen kızarım' dedi Efil, yaptığı gülü uzatırken. Rüzgar kaybetmezdi.. "kaybedersem asıl ben kendime kızarım" dedi. yıllar sonra Efil'in ona uzattığı minyatür gül, boynundaki kolyeydi. onu hiç kaybetmemiş, aksine onu kolye yapmıştı. ..