Multimedya'da Kübra'nın kitabımız için yaptığı bir çalışma var. Gerçekten çok teşekkür ederiz, çok kibar ^^ Siz de hikâyemiz için bir şeyler yapıp bize ulaştırabilirsiniz. Paylaşmaktan mutluluk duyarız! ❤
Ayrıca bu bölümde şöyle bir şey yapalım; herkes yorum kısmına Sade Süt hikâyesinde en çok sevdiği karakteri yazsın. Bakalım çoğunluk kimi seviyor?
Ve son olarak Instagram hesabımızdan (sadesutwattpad) karakterlerle ilgili paylaşımları takip edebilir ve böylece onlarla ilgili daha fazla bilgiye sahip olabilirsiniz!
Keyifli Okumalar!
Karmen'den
Ne? Ne dedi bu hoca? Aras'ı arayacak kişilerden biri de ben miymişim? Hah. Yok artık. Öyle birini asla aramam. Hangi aptal sabahın köründe kaybolmayı başarabilir ki? Tabii ki de Sade Süt! En başta da dediğim gibi... Çikolatalı falan olsa katlanabilirim ama bu bildiğin sade. Elimi kaldırdım ve konuşmak için izin istedim. "Hocam, uzun lafın kısası ben onu aramak istemiyorum."
Sinirli bakışlarından birini de bana gönderdi ve beni takmayarak konuşmaya devam etti. "Görevlendirdiğim kişiler hemen aramaya başlasın. Şimdi."
Bundan sonra itiraz etsem de işe yaramayacaktı çünkü bu adam beni dinlemiyordu bile! Gülçin ve Nurçin'e döndüm. Aras'ın adını bile duymaya tahammül edemediğimi bildikleri için sırıtıyorlardı ve bu sinir bozucuydu. "Ne gülüyorsunuz be? Bekleyin siz. Geri döndüğümde görüşeceğiz."
Ve hızlı adımlarla onlardan uzaklaştım. Bu çocuk düşündüğümden de aptaldı. Şuan resmen onu aramaya çıkmıştım. Eğer onu bulursam -ki umarım onu bulacak kişi ben olmam- ona gününü gösterecektim. Birkaç dakika yürüdükten sonra durdum ve etrafıma baktım. Bu orman hava aydınlıkken bile korkunç görünüyordu. Elimi çeneme yerleştirdim ve hangi yöne gideceğime karar vermeye çalıştım.
En sonunda karar veremeyeceğimi anlayınca, gözlerimi kapayıp kendi etrafımda döndüm ve gözlerimi açtığımda hangi yöne bakıyorsam, o yöne doğru yürümeye başladım. Eğer bu yöntemi kullanarak onu bulan kişi ben olursam, cidden kafayı yerdim. Biraz daha yürüdüm ve tam aramaktan vazgeçiyordum ki bir ses duydum. Dikkat kesildim ve sese odaklandım. Bir saniye. Biri mi ağlıyordu?
Duyduğum sese doğru ilerlemeye başladım ve sonunda görüş açıma girdiğinde onu bir ağacın altına oturmuş, değişik sesler çıkararak ağlarken buldum. Dirseklerini dizlerine dayamıştı ve yüzünü avuçlarının içine almıştı. RESMEN AĞLIYORDU! Hemen cebimden telefonumu çıkardım ve açıyı ayarlayarak video kaydını başlattım. Ne? Ne yapmamı bekliyordunuz? Gidip ağlamasını durdurmamı mı? Yok daha neler.
Ben video kaydına devam ederken yüzünü avuçlarının arasından çıkardı ve geriye atarak ağacın gövdesine yasladı. Gökyüzüne bakarak birkaç kere burnunu çekti ve ağlamaklı sesiyle konuşmaya başladı. "Resmen kayboldum ya! Spor hocası çalılık bul işini hallet dedi ama kaybolabileceğimden bahseden olmadı. Beni aramıyordur da bunlar zaten. Kesin öleceğim ben." Tekrar değişik seslerle birlikte ağlamaya başladı. "Allah'ım ne olur sonum ormanda çürüyen bir ceset olmasın. Ölmek istemiyorum..."
Gözlerimi devirerek video kaydını sonlandırdım ve sessizce Sade Süt'e yaklaşmaya başladım. Zaten sessiz olmasam bile o iğrenç ağlama seslerinden dolayı beni farketmezdi bu salak. Sonunda yeterince yaklaşınca iki omzuna birden ani bir şekilde dokundum. "BÖÖ!"
O ibretlik çığlığı duyacağımı bilseydim bu davranışı sergilemezdim emin olun. Kız gibi çığlık attı -ki benim çığlığım bile daha kalın- ve hemen bana döndü. Normal insanlar karşısında insan türünden bir canlı görünce "Beni korkuttun dostum!" gibi bir şey söylerler ve gülerler. Ama Sade Süt ne yaptı? Tekrar çığlık attı. Hem de ilkinden daha iğrenç ve tiz bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADE SÜT
Teen FictionGünümüz standartlarında bir aşk hikâyesinin konusu nasıl oluyor? Kötü bir çocuk. Bu kötü çocuğa aşık olan masum bir kız. Sonra bu birbirine ters iki karakterin bir şekilde ilişkisi başlıyor. Ve masum kızımızın başına gelmedik olay kalmıyor değil mi...