Düşünün, bir kaç ay öncesini. Benim Steve'den ölümüne nefret edip, hayatımı mahvettiğini düşündüğüm zamanları. Şimdi ise, mahvolmuş hayat düzenimi yerine sokabilecek tek kişinin o olmasını düşünmem ne kadar ironik. Değil mi?
Yemişim ironiğini, bas bayağı mucizeydi benim için bu. O bana iyi geliyordu, bundan kesinlikle emin olmaya başlamıştım. Steve, beni iyileştiriyordu.
Onunlayken daha mutluydum, enerjiktim. Onunlayken daha çok eğlenme hevesim vardı. Onunlayken geçmişimi unutabiliyordum. Şu anda olduğu gibi.
Öpüşmüştük. Hâlâ Steve'in nefesini yüzümde hissederken, aynı zamanda gülümsemesini de hissedebiliyordum. Yavaş yavaş gözümü açtım ve Steve'in açık olan gözleriyle çarpıştım. Onu görünce bende gülmeye başladım. İfadesi hoşuma gitmişti. Halimizden ikimizde çok memnunduk. Fakat daha biz konuşamadan bile kapısı açık olan evimden, büyükannemin sesini duyunca anında irkildim ve Steve'in omuzundan ellerimi çekip, geriye çekildim.
"Eva, kızım!" Seslenişini duyunca endişeden gözlerim büyüdü. Steve de aynı ifadeye büründü ve bir iki adım geriye gitti. Evin kapısı açıktı ve büyükannem muhtemelen üst katta beni arıyordu. Hemen aşağı inmemesi umuduyla evin kapısına yöneldim ve büyük beden kullandığım ceketlerimden birini alıp arkamdaki Steve'e fırlattım. Ceketimi tutarken bana ne olduğunu anlamamış şekilde bakıyordu. Ben kapıdan içeri girdim ve merdivenlerin olduğu tarafı kontrol edip Steve'e sessizce duyabileceği çekilde fısıldadım.
"Sana tam olur mu bilmiyorum ama hava esiyor, giy onu."Dediğimle Steve gözlerini kısarak bana gülümsedi ve bende ona ellerimi sallayarak hızlıca gitmesini işaret ettim. Beni onayladıktan sonra bir kaç kez arkasına bakarak, karanlık yoldan ilerledi. Bende hâlâ yukardan bana seslenen büyükanneme cevap verip kapıyı kapattım. "Mutfaktayım, büyükanne!" Tam o sırada merdivenlerden iniyordu ve beni görünce derin bir nefes verdi.
"Odanda göremeyince endişelendim, kızım." Ona onay amaçlı gülümseyerek geri yatak odasına geçmesini söyledim ve onunla beraber yukarı çıktım. Kendi odama girdim ve kapıyı kapatıp, kendimi yatağa attım. Tavana baktım.
En sonunda ise dayanamayıp yastığımı aldım ve suratıma bastırarak içimdeki tüm hevesi atmak için boğuk bir çığlık attım.Aylardır hiç olmadığım kadar mutlu bir heyecana sahip olmuştum. Ne ilk tuvalimi sattığımda, ne de ilk tebriğimi aldığımda bu kadar sevinmiştim. Sonunda içimdeki duyguları bir nebzede olsa cevaplayabilmeme çok mutlu olmuştum. Bunu Harrington yapmıştı. İlk adımı o atmış, bize kolaylık sağlamış ve doğru zamanı yakalayabilmişti.
Yastığı yüzümden çektikten sonra yatağın kenarındaki telefondan gelen bildirim sesiyle elime aldım. Mesajın ondan geldiğini gördüm.
Steve:
Büyükannen bir şey dedi mi?Frida:
Hayır.
Frida:
Görmedi.Frida:
Ayrıca o şeyden bir süre bahsetmesek daha iyi.Steve:
Neyden?Frida:
Ondan işte.Steve:
???Frida:
...Steve:
Oooh, tamam tamam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
frida! | steve harrington.
ChickLitEva Rochelle, resimle ilgilenen genç bir lise öğrencisi. Kim bilebilirdi ki, üst sınıflarda ki kin beslediği çocuk Steve Harrington'ın ondan bir sipariş alıp tüm fikirlerini değiştirebileceğini? Bilemezdi, ama Steve ona gösterebilirdi.