Tuğra:
-Ben daha ne kadar burada kalacağım !!?
Kimse beni dinlemedi.
Bekir'in anlatımıyla:
Bizi kurtaran adamın adı Gökhan'dı Gökhan abiydi Aslı bunu duyar duymaz
Aslı:
-Ne abisi be lazım olur sana bebeğim desem olur mu?
Dedi içinden söylediğini sanarak herkes ona kilitlendi ve Aslı bunu sesli söylediğini fark edince kızardı ve koşarak tuvalete gitti. Tuğra'yı merak ediyordum odada yanlızdı gerçekten hasta mıydı ? Onu özlemiştim bir bahaneyle yanına gitmem gerekiyordu ama nasıl? Odası kitliydi ve anahtarlar Gökhan abideydi abi dedirtiyor ama aramızda en fazla 5 yaş var 24 yaşında duruyor. Anahtarları almam lazımdı aklıma bir plan geldi.
~⏳️
Elimde meyve tabaklarıyla salona geldim Tuğra dolabını sıkı doldurmuştu. Meyveleri görünce herkes heyecanlandı durun yemeğin beni bekleyin diye seslendim ama aldırmadılar ve elleriyle yemeye başladılar elimde çatallarla dönerken planımı uyguladım planım Gökhan abinin karşısında yere yapışmaktı kulağa komik gelebilir ama göreceksiniz. Gökhan abinin önünde yere düştüm beni kaldırmak için kalkınca anahtarları olma şansım oldu ve kimseye fark ettirmeden aldım. Meyveleri yedikten sonra kapıyı açacaktım
Meyveler yenir
Tuğranın odasına doğru gidecekken Gökhan abi
Gökhan:
-Tuğra'ya da biraz meyve götür istersen senin için değerli olduğunu anladım ama dikkat et tamam mı?
Bekir:
-Ne ?Neden meyvelerin bitmesini bekledin?
Gökhan:
-Sanane koçum git yenilerini yıka ver.
Çok sinir oldum ama bir yandan mutlu ve bir yandan endişeliydim Gökhan abi anahtar konusunda ciddiydi ve ben onu çalmıştım elini anahtara doğru götürünce
Bekir:
-Aaa Gökhan abi anahtarlar düşmüş. Diye bağırdım sesim biraz fazla çıktı Gökhan abi çaldığımı anlamıştı ve küçümser bir gülüş attı. Neyse sonuçta istediklerime kavuşmuştum meyveleri yıkadım ve iki çatal koydum. Ben daha gelmeden yarısından çoğu bitmişti çünkü. Kapının önüne geldim ve kapıya iki kere vurdum. Ses gelmedi anahtarı taktım ve çevirdim içeriyi açtığımda zifiri karanlık beni karşıladı. Bir oda nasıl bu kadar karanlık olabilir.
Bekir:
-Tuğra orda mısın? Ordaysan neden karanlıkta bekliyorsun? Sana meyve geti-
Tuğra:
-Git buradan. Ben tehlikeliyim. Sana zarar gelmesin.
Bekir:
-Hiç bir yere gitmiyorum.
Tuğra:
-Sana zarar vermekten korkuyorum lütfen git.
Oda hala karanlıktı nerede olduğunu anlamadan karanlığa konuşuyordum.
Bekir:
-Işığı açar mısın ?
Tuğra:
-Hayır ! Şuan ki halimi görmeni istemiyorum. Benden korkarsın. Bende kendimden korkuyorum. Yapabileceklerimden korkuyorum.
Ne olmuştu daha onu kilitleyeli 3 saat falan olmuştu onu bu kadar kötüye çevirebilecek bir şey olabilir miydi?Bekir:
-Lütfen ışığı aç. Ben senden asla korkmam.
Tuğra:
-Akif'i öldürdüğümü öğrenince hiç korkmadın mı ?
Bekir:
-Hayır. Tek korkum seni kaybetmek.
Işıklar yandı tam karşımda duruyordu ama yüzünü kolları arasına almış bir şekilde yerde çömeliyordu.
Bekir:
-Yüzünü göster.
Tuğra kolunu yavaş yavaşça açmaya başladı ve yüzünü gördüm. Yüzünün yarısı yanık izi ,diğer yarısı kabarmıştı, gözleri kan çanağına dönmüştü,3 parmağı yoktu fakat hiç bir yerde kanda yoktu ama en kötüsü serçe parmağı titremeye başlamıştı.
Tuğra:
-Oldu mu? Mutlu musun ? Bir canavara döndüm ! Şimdi benden hala korkmuyor musun?
Diye bağırdı. Ama bana korkunç gelmiyordu çünkü o hala aynı melodiydi sadece enstrümanı farklıydı.
Tuğranın anlatımıyla:
Bağırışımdan sonra Bekir bana baka kaldı ve yavaş yavaş yaklaştı.
Bekir:
-Sana eski enstrümanını geri kazandıracağım.
Dedi kapıya yönelip kapıyı kilitledi. Bana yaklaştı ve dudağıma yapıştı nasıl benim gibi iğrenç bir şeye sevgi biriktirebilirdi ama duygularımız karşılıklıydı bende ona karşılık verdim. Elim aletime yöneldi ve eşortmanımdan çıkardım ve ağzına yaklaştırdım onun o an verdiği haz mükemmeldi bir yandan dudaklarımız birbirine kilitli bir şekilde yavaşça soyunmaya çalışıyorduk bir yandan da Bekir benim aletimi ağzına almaya çalışıyordu. İkimizde çırıl çıplaktık Bekiri alıp yatağa fırlattım orda devam edecektik aletimi ona yaklaştırdım çok sıcaktı onu kaldırıp aletime otutturdum
Tuğra:
-Taşın üstündeymiş gibi tepinme.
Bekir:
-Ama bu taştan daha sert.
Onu aletimden çıkartıp üstüne çıktım öyle bir anda sanırım patlayacaktım. O anın verdiği hazla boynumu ısırıp yalamaya başladı bir yandan inliyordum ama onun inlemeleri benim sesimi örtüyordu umarım ses dışarı gitmiyordur dedim içimden.
Tuğra:
-Birazda seni görelim.
Dedim ve aletimi çıkartıp ona arkamı döndüm.
20dk sonra
Geri çekildi.
Bekir:
-Bak. Düzeldin işte.
Evet düzelmiştim bu imkanlımıydı nasıl oldu bu? Ama artık o da tehlikedeydi bu virüs bulaşıcıydı.Yarenin anlatımıyla:
Nasıl oluyor da her şeyden haberdar oluyorum bilmiyorum ama Bekir ve Tuğra arasında olanlardan da haberdardım. Kapı kilitlenince her şeyi dinledim Bekir'in bunları yapacağı barizdi kapının açıldığını anlayınca koşarak salona gittim aslı bana baktı ne oldu der gibi kafasını salladı cevap vermeyip oturdum ardımdan Bekir odaya girdi.
Yaren:
-Meyve güzel miydi Bekir uzun uzun yediniz sanki.
Gökhan:
-Yediniz mi? O odaya sadece meyveyi bırakman için izim vermiştim keyif çat diye değil.
Bekir:
-Keyif çatmadım Tuğraya çaktım.
Herkesin yüzü o kadar komikti ki bağırarak gülmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasat ayı
ActionBir genç ve arkadaşları ile normal bir hayat geçireceğini sanarken dünyayı saran bir virüsün bütün hayatlarını değiştirmesi ve gençlerin bu virüse kimin galip geleceğini gösterecek olmaları