Bir kaç gün sonra:
Gökhan'ın anlatımıyla:
Nereye gitsek hasattan kurtulamıyoruz. Artık bu dünyada yaşamak için savaşmak zorundayız. Güçsüz olanın tüketildiği bir dünya. Burada kural yok ama saygısızlığın suçu var. Asya'yı doyurmak için elimden geleni yapıyorum ama bu aralar çok hasta. Yarın yine hasat var bundan sıkıldım artık. En azından yemek yememiz kolaylaşıyor. Bu kasabanın doktorları da var ve virüsün bir tedavisini bulmaya çok yaklaşmışlar. Bize öyle söylediler. Doktorlara Bekir'den bahsetmedik daha ne kadar güvenilir insanlar bilmiyoruz. 6 gün sonra Asya'nın doğum günü patronla konuşarak onun için bir doğum günü planlayacağım ve Aslı... Aslı ikinciye hamile. Henüz bir isim seçmedik çünkü cinsiyeti daha öğrenebileceğimiz düzeyde değil. Buna karşı iken neden bir tane daha yaptık derseniz Aslı'ya sorun her şeyin sorumlusu aaaa. Şuan bize verilen bir dairede Aslı ve Asya ile kalıyorum. Diğerleri de bizimle aynı apartmanda. Oscar hastalandığından veterinere götürdük ama doktorlar çok örü kalmadığını söyledi ve uyutmanın onun için daha iyi olacağını söylediler. Bunu ona sormamız lazımdı sahibi oydu ama galiba onla bir daha karşılaşamayacağız o yüzden doktorlara onay verdim. Yarın sabah onu uyutacaklar. Şuan ormandayım ben hem kendim hem Asya hem de Aslı için 3 adet bozuk avlamam gerekiyor. Şimdilik görüşürüz okuyucular.
Aslı'nın anlatımıyla:
HAMİLEYİM. Gökhan Allahsız gibi gece beni uyutmadan gebertti. Kesin bana da suç attı. Karnımın içinde bir şey var ve her gece kusuyorum iğrenç bir durum. Şimdi benim yatmam lazım iyi geceler.
Sabah:
Patron:
-Pekala millet herkes hazır mı? Bu umrumda bile değil. Bu sefer sürü yoğun ve komşu kasabadan gelen ve onların "baş bozuk" dedikleri sürtükte geliyormuş. O kodumun bozuğunu avlayana 1 ay ücretsiz yemek veriyorum kabul mü?
Herkes inanılmaz sesli şekilde sevinç çığlıklarına ve alkışa tutuldu.
Patron:
-Hadi gidin HEPSİNİ GEBERTİN.
Bekir, Beril ve Yaren ortalıkta yoktu. Gökhan büyük bir hızla kapıya koştu. Tuğrayı öldürmeyi neden kafaya taktı anlamıyorum. Kapı açılınca beni yanağımdan öpüp koşarak gitti.
Gökhan'ın anlatımıyla:
Onu bulup hem uyaracağım hemde doktorların onun üzerinde araştırma yapmaları için yakalayacağım. Planım şu şekilde; onu ilk benim bulmam lazım o yüzden en az bozuğun olduğu yeri göstererek herkesi o tarafa yönlendireceğim ondan sonra onu bulmam lazım bulmak için ne yapmam lazım bilmiyorum ama deneyeceğim. Bulduktan sonra onla bir anlaşma yapacağım. Zaten aranan kişide o yani 1 ay ücretsiz yemek var bununla bizim ekibi doyurabilirim ama 1 veya 2 hafta çünkü benim payımı paylaşacağım. Onu getirdiğim de önce patronla konuşup onu denek haline getireceğim. O bize saldırdıysa kızıma da saldırabilir kızımı ne olursa olsun korumak zorundayım.
20 dk sonra:
Planım şuanlık işliyor. Onu bulmam lazım ama bulamazsam diyede başka bozuk avlamalıyım. Ormanın derinliğine ilerledim. Kasabadan gelen sesler azaldı ormanda sadece benim nefes sesim vardı hava aydınlıktı papatyaların olduğu bir alan gördüm ve yanına yaklaşıp oturdum ve suyumu yudumladım. Tam kalkacağım sırada ağaçların birinden bir damla kan damladı. Yukarı baktığımda göz göze geldik. Bana bakıyordu yüzünde hafif bir gülümseme vardı. Bir eliyle ağacı tutuyor, ayaklarını dalda sallıyordu. Benim onu gördüğümü fark etti ve daldan aşağı atladı. Geri çekildim elimi cebime götürüp silahı kavradım. Bunu görecek ki bana
Tuğra:
-Dövüş istemiyorum çek elini ordan.
Gökhan:
-Sana nasıl güvene bilirim ? Bize yakın bir zamanda saldırdın. Senin yüzünden hayatımız tehlikeye girdi. Sen lanet bir canavarsın
Tuğra:
-Bunu bende biliyorum. Bunu ben seçmedim!
Gökhan:
-Sana davranışlarını seçebilirdin değil mi ? Senden tiksiniyorum keşke o gün sizi hiç kurtarmasaydım da o odada ölüp gitseydiniz.
Tuğra:
-O zamanki davranışlarımı ben seçmedim ben... Ben kendimi kontrol edemiyorum. Bende eski halimi istiyorum insan olduğum bedenimi kendinin kontrol ettiği ama artık eski ben yok!
Gökhan:
-Maden insan değilsin ölmümün hiç bir sorun ortaya çıkarmaz. Senin kendi iraden var ve bunu kontrol edemiyor musun ? Çok acınasısın.
Tuğra:
-Çok ileri gidiyorsun.
Gökhan:
-En azından kendim gidebiliyorum değil mi ?
Tuğra sesini yükselterek:
Tuğra:
-Tanrı bize "hayatını kabul ediyor musun ?" Diye sormaz! Seçim şansı yoktur. Kaderin sadece yazılmıştır. Sadece nasıl yaşayacağını seçebilirsin. Veya yaşamayacağını... Oda bir seçenek! Ahlak veya alçaklık diye bir şey yok. Hayatın sonlanana dek... Sona dek. Yalnızca sen ve senin kuralların var. Bir zamanlar olduğumuz sandığımız kişilerin hayaletleri olduğumuz zamana denk...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasat ayı
ActionBir genç ve arkadaşları ile normal bir hayat geçireceğini sanarken dünyayı saran bir virüsün bütün hayatlarını değiştirmesi ve gençlerin bu virüse kimin galip geleceğini gösterecek olmaları