İLAÇ OL YARALARIMA | Barış Alper Yılmaz

0.8

Kısa bir duşa girip çıktım.

Ardından saçıma bakım yağlarımı sürdüm ve buklelerimi belirginleştirmeye başladım.

Saçımı hallettikten sonra kıyafet aramaya bașladım fakat ne giymem gerektiğini bimiyordum.

Uzun bir sürenin ardından yakalı beyaz crop ve siyah ispanyol paça pantolonumu giydim.

Ayakkabı olarak siyah topuklularımı giymiştim.

Hava sıcak olduğu için yanıma ceket almadım.

Hafif ama güzel olan temiz bir makyaj yaptım.

Siyah küçük çantamı elime aldım ve içini doldurmaya başladım.

Cüzdanımı,anahtarımı,rujumu ve telefonumu çantama koydum.

Sonrasında hemen evden çıktım ve Barış'ın kapısını çaldım.

Barış kapıyı açtı ve hazır bekliyormuş gibi hemen asansöre yöneldi.

"Barış ben acayip heyecanlıyım. Umarım orada kendimi rezil etmem."

"Rahat ol yanında dünyanın en yakışıklı futbolcusu var. Ben sana destek olacağım."

"Oldukça alçak gönüllüsün Barış'cım"

"Biliyorum hayatım söylemene gerek bile yok."

Göz devirdim.

Barış alnıma küçük bir buse bıraktı.

"Güzelim sen her konuda çok başarılısın heyecan yapma ben sana güveniyorum."

Gözlerimiz birbirine kenetlenmişti.

Onu deliler gibi öpmek istiyordum.

Fakat şuan zamanı değildi.

Arabaya bindik ben çok stres olmuştum.

Ayağımı sallamaya başladım.

Barış bir elini bacağıma koydu ve gözünü yoldan ayırmadan konuşmaya başladı.

"Neden bu kadar stres oluyoruz?"

"Ay bilmiyorum. Ya seçilemezsem Trabzona gitmek zorunda kalacağım."

"Buna asla izin vermem. En kötü İstanbul'da başka bir takım da oynarsın fakat buna gerek kalmayacak çünkü sen seçileceksin. Benim sana güvenim tam."

Elimi elinin üzerine koydum.

"Seni çok seviyorum. İyiki hayatıma girdin."

"Bende seni çok seviyorum."

Elimi dudaklarına götürdü ve üzerine dudağını bastırdı.

Tesise gelmiştik.

Heyecan katsayım yükseliyordu.

Barış belimden tutarak beni bir odaya doğru yönlendirdi.

Kapıyı çalıp içeri girdiğimde karşımda Kaan vardı.

"Hoşgeldin Elif."

Elini uzattı ve tokalaştık.

Sonrasında elini Barış'a uzattı.

"Naber kardeşim!"

"İyi abi ne olsun. Elif'in yanına geldim."

"İyi yapmışsın. Geçin şöyle."

Koltuklara oturduk o da masasına oturdu.

"Elifcik şimdi cv'nde 5 dil bir de Türkçe bildiğin yazıyor hangi seviyelerde?"