Bölüm 4: Okul

145K 6.6K 1.7K
                                    

Multimedia: Eden

İyi okumalar...

-

Abby, sabah işe giderken beni de okula bırakmıştı. Hemen arabadan indim çünkü ilk gün tavsiyeleri vermesi şu an ihtiyacım olan son şeydi.

Hidden Field Lisesi.

İşte yeni okulum. Eski ve oldukça görkemli görünen uzunlamasına bir binaydı. Boston büyük bir şehir bile olsa bu küçük kasabadaki okul oradankinden daha güzel görünüyordu.

Yer yer ağaçların olduğu bahçesinde ilerlemeye başladım. Sarı okul otobüslerinden inenler, ultra lüks arabalarını park edenler, bahçedeki oturaklarda birbirleriyle sohbet edenler... Gerçekten Abby'nin dediği gibi genç nüfus oldukça fazlaydı, ben buray gelirken kasabada değil genç nüfus bu kadar insanın yaşadığını bile düşünnüyordum.

Bir bisikletli tarafından ezilip ilk günden rezil olmanın kıyısından döndükten sonra, binaya girerek olabildiğince uzunlamasına olan koridorda yürümeye başladım. Yıllar önce Boston'a ilk taşındığımızdaki gibi tedirgin ve yalnız hissediyordum. Marcus'a ihtiyacım vardı.

Ayaklarımı beyaz zemine sürüyerek suratsız bir şekilde hızlı hızlı ilerlemeye devam ederken, yanımdan geçen bir grup erkeğin dikkat etmeden bana çarpmaları sonucu -ya da benim onlara dikkat etmeden yürümemin sonucu- dengemi kaybettim ve birisi yere yapışmadan önce beni yakaladı.

Kollarımı saran parmaklar beni dengede tutarken içimden lanetler savurdum. Gerçekten daha okula adım attığım ilk anda bunlar başıma gelmek zorunda mıydı? Sıkı sıkı yumduğum gözlerimi açtığımda bir gövdeye bakıyordum. Gerçekten sert bir gövdeye...

Özür dileyerek başımı yukarı kaldırdığımda gördüğüm yüz karşısında afallamıştım. Ormandaki sarışın tam karşımda duruyordu. Hatta bedenlerimiz koridorun ortasında bitişik duruyordu!

''Yine karşılaştık, yabancı.''

Küçük dilimi yutmuş gibi bakmasam her şey yolundaydı.

''Ben şeyi arıyorum, şeyi...''

Tabii konuşmayı becerebilsem de fena olmazdı.

Soru sorar gibi kaşlarını kaldırınca kendi kendime yüzüncü kez lanetler yağdırdım. ''Müdürün odasını arıyorum.'' Sonunda konuşabilmiştim.

Eliyle koridorun sonunu gösterdi. ''Son kapı.''

Bir süre sanki neyden bahsettiğimizi unutmuş gibi gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. Kaşlarını kaldırıp bana bakınca hemen silkeledim. ''Ah, peki. Tamam. Yani teşekkür ederim.''

Daha fazla saçmaladan terk et orayı, Annabelle!

İç sesimin haklı olduğunu bildiğim için ormandaki sarışının bir şey söylemesine izin vermeden ilerlemeye devam ettim. Arkama bile bakmadan müdürün kapısına geldim ve derin bir nefes aldıktan sonra içeri girdim. Ne rezillikti ama!

Müdürün gereksiz uzunluktaki konuşmasını dinlerken neredeyse uyumak üzereydim. Sonunda bitince
odasından çıktım ve listeye bir göz attım. İlk dersim matematik olduğunu görünce birkaç okuldan kaçma girişiminden sonra pes ederek sınıfıma doğru ilerdim.

Kaderden ve matematikten kurtuluş yoktu.

Kapıyı tıklatıp açtığımda, genç bir kadın bana doğru yaklaştı. Müdürün verdiği kâğıdı uzattım. Kadın gülümseyerek beni sınıfa doğru çekti ve kendimi tanıtmamı istedi. Çekingen bir şekilde sınıfa bakmadan kendimi tanıttım.

AVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin