Dedikodu

36 14 1
                                    

İyi okumalar 💜💜💜💜💜💜💜💜💜









***

Sabah uyandığımda giyinip Larissa'nın odasına gittim. Odasında yoktu. Odasında bulamayıp çıkınca Molly'yi gördüm.

"Molly, Larissa nerede?"

"Eğitmenleriyle birlikteler, Majesteleri. Bu arada size Taresya'dan mektup geldi."

Taresya'lılara birkaç gün önce gönderdiğim mektup aklımdan tamamen çıkmıştı. Sanırım ben iki gün uyuduğum sırada gönderdiğim askerler çoktan gelmişti.

"Ne zaman geldi?"

Molly elindeki mektubu bana verdi.

"Mektup biraz önce geldi. Size vermeye geliyordum."

Mektubu aldım ve ona teşekkür ettim. Bana gülümsedi ve merdivenlerden inerek ortadan kayboldu. Mektubu açtım ve okumaya başladım.

Sevgili Oliterya kraliçesi Amari,

Mektubunuz iki gün önce elimize geçti. Öncelikle suikastçı için üzgünüz. Kesinlikle size zarar vermek için göndermedik. Ülkemizde bir süredir insanlar sebepsiz yere ölüyor ve bunu yapan kız kardeşinize zarar veren adam. Uzun bir süredir elimizden kaçıyordu. Sayenizde yakalandı. Kral onu kız kardeşinize zarar vermesi için göndermedi. Krallık ve babam adına özürlerimi sunarım.

Taresya varisi Alara

Mektubu katladım. Bir gariplik vardı. Eğer adam bir suikastçı ise neden o kadar acemice davranmıştı? Hem de bu kadar uzun süre insanlardan kaçmışken? Üstelik bana kız kardeşini öldürmek için kralın gönderdiğini de söylemişti.

Birileri yalan söylüyor.

***

Taresya'ya mühim işim olmadığı sürece asla gitmezdim. Fakat bu sefer farklıydı gitme sebebim. Kız kardeşim ölebilecekken bunu böyle basit ve yalan bir mektupla açıklayamazlardı. Olayın üstünü asla böyle basit bir mektupla kapatamazdım.

Mektuptaki garipliği fark ettikten sonra hemen yola koyulmuştum. Asker göndererek bir şeyler öğrenemezdim çünkü. Larissa ve Darrel'i de yanımda götürüyordum. Krallıkta olmadığım sürece onları öylece bırakamazdım, zarar gelebilirdi. Yanımda sekiz asker vardı, atlarla yola çıkmıştık. Ben önde, Larissa yanımda, Darrel biraz uzağımızda duruyordu. O askerlerimden bile daha tecrübeliydi ve dış korumayı sağlıyordu. Askerler ise etrafımızda daire oluşturmuştu.

Birkaç saat boyunca sadece atların ayaklarının sesleri eşliğinde yola devam ettik. Bir süre sonra karanlık çökmeye başladı ve acıktığımı hissettim. Atı durdurdum ve diğerlerine döndüm.

"Biraz mola verelim, acıkmış olmalısınız."

Askerler sustu. Larissa başını salladı onayladığını belirtircesine.

"Evet abla. Askerler ve Darrel da acıkmış olmalı. Biraz dinlenelim ve gece için konaklayacak bir yer bulalım."

"Haklısın." Dedim attan inerken. Askerler de atlarından indiler.

Atımın yularından tuttum ve arkamdakilere peşimden gelmelerini işaret ederek ormana girdim.

Ormanda bir süre yürüdükten sonra dere kenarındaki bir yeri seçtim. Atın yularını bir ağaca sıkıca bağladıktan sonra askerlere döndüm. Onlar atlarını bağlamadı çünkü atlar onlara alıştığı için kaçmıyordu. Benim atım bana alışmadığı için onu bağlamıştım.
Darrel ve Larissa da işlerini hallettikten sonra askerlere döndüm.

Oliterya Krallığı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin