1. Bölüm

327 55 23
                                    

Yine sıkıcı geçen bir okul gününün ardından arkadaşım İris ile birlikte bir kafe ye gittik. Ben kafenin içerisini incelerken İris ise yeni sevgilisini bekliyordu. Tabi beklemekle kalmayıp sürekli bana ondan bahsediyordu. Sevgilisiyle beni tanıştıracaktı, o yüzden bu kafeye geldik, ama çocuğun gelmeye niyeti yok gibi. Ben de bu fırsatı değerlendirmeye çalışarak kafenin içerisini epey inceledim. İçerisi siyah ve kırmızı renklerle dizayn edilmişti. Oturduğumuz koltuklar kırmızıyken masalar siyahtı ve üzerindeki şeyler tekrar kırmızı. Her ne kadar göz yorucu olsada insanın içini uyuşturuyordu ve gayet güzel görüntü sergiliyordu. İçerideki renkler dolayısıyla kafenin adı " black & red" di. Bu kafeyi İris ile bir kaç hafta önce keşfetmiştik. Etraftaki erkeklerin gözleri bizim masamızdaydı. Ancak benim pek de umursadığım söylenemezdi. Kafenin içerisini incelemekle meşguldum. Kimi kandırıyorum. Zaten bana bakmıyorlar ki. Her zaman ki gibi gözler yine İris'in üzerindeydi. Üzerimizde okul forması olmasına rağmen İris yine benden kat ve kat güzeldi. Çuval giyse yakışır derler ya İris için denilmiş bir söz bence. Bir ortama girdiğimizde bütün gözlerin ilk olarak İris'e çevrilmesi ilk zamanlar ne kadar canımı sıksa da bir süre sonra umursamamaya başladım. İris'i şuan öyle bir anlattım ki kendim çok çirkinim sanki. Tabiki bende güzelim. Uzun kahverengi saçlarım ve değişken gözlerim var. Gözlerime değişken dememin sebebi kimi zaman mavi , kimi zaman yeşil , kimi zaman kahve tonları olması. Neye göre değiştiğini ben de bilmiyorum. Ancak gözlerimden memnun olduğumu söyleyemem. Kafeyi izlemekten sıkılmış telefonuma bakmak için elime aldığımda sanki beni bekliyormuş gibi telefona mesaj geldi. Yine operatör mesajı sanarak sileceğim sırada mesajın Efe den geldiğini gördüm. Bana "İrisle işiniz bittiyse buluşalım" diye mesaj atmıştı. "Hala gelmedi Beyfendi, bekliyoruz" diye mesaj attım ve telefonumu cebime sıkıştırdım. İrise baktığımda gülümsediğini ve ayağa kalktığını gördüm. Arkama döndüğümde ise bir çocuğun bize doğru geldiğini gördüm. Fazla yakışıklı değildi , yani bana göre. Ama etraftaki bazı kızlar o çocuğa bakıyorlardı. Çocuk yanımıza geldiğinde İrise sarıldı ve bana gülümsedi. Gülümseyişi içtendi. En azından etraftaki insanlar kadar sahte gülümsemiyordu. İrisi içimden tebrik ettikten sonra bende çocuğa içten-ne kadar içten olduysa- bir gülümseme gönderdim. İris bizi tanıştırdıktan sonra garsona siparişlerimizi verdik. İris ve adını yeni öğrendiğim çocuk yani İrisin sevgilisi Kaan sohbet ederlerken bende telefonumla ilgileniyordum. Sosyal ağlarda biraz gezindikten sonra sıkıldım ve telefonu kapattım. İris beni her ne kadar sohbete dahil etmeye çalışsa da baldızım ben biraz ağırbaşlı olmalıyım. En azından ben öyle düşünüyorum. Benim yanımda sınırlarını bilmeleri gerek. Çok sert oldu sanırım. Kendimi İrisin abisi gibi hissettim. Her ne kadar dirensem de sonunda sohbetin içinde buldum kendimi. Konusu ise bendim. İris beni Kaan'a anlatıyor. Ben de söylediği şeylere karşı çıkıyordum. İlk başlarda her ne kadar sinir olsam da sohbet bir süre sonra eğlenceli olmaya başladı. İris ve Kaan'ın iğrenç espirilerine her ne kadar gülmek istemesem de bir süre sonra artık içtiğim içeceğin etkisinden mi nedir , kafa buldum ve gülmeye başladım. Gülmekle kalmadım, ben de iğrenç espriler yapmaya başladım. Uzun ve iğrenç esprilerle geçen sohbetin ardından Kaan a gelen telefonla evlere dağılmak zorunda kaldık. Kaan İrisi eve bırakacağı için beraber gittiler. Beni de bırakmak istediler fakat ben yürümek istediğimi söyleyerek reddetttim. Film ve kitaplardaki gibi sahilde dolaşmak ve deniz kokusunu içime çekip rahatlamak isterdim ama malesef Ankara da deniz yok. Biraz yürüdükten sonra sıkıldım ve eve dönmeye karar verdim. Tabi ki evim bulunduğum yerden baya uzak olduğundan otobüse binmek için otobüs durağına doğru yürümeye başladım. Tabi ki ben şansız
bir kızım. Başıma bir şey gelmese olmaz. Otobüs durağına yaklaşmışken yanımdan geçen arabalardan birisi yoldaki suyu tekerlekleriyle üstüme fışkırttı. Ne olduğunu anlamadan heryerime gelen çamurlu su ile kısa süreliğine şoka girdim . Şoktan çıktığımda ise arabaya sövmeye başladım. Araba geri geri gelmeye başladı ve önümde durdu. Arabanın camı aşağı indi ve içeriden bir çocuğun sesi duyuldu. "Bir şey mi dedin?"

DEĞİŞİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin