Multimedia : Ada
**************-*****
Ama varsın uyuz olsun...
~
O gün Giray tekrar okula uğramadı. Nereye gittiği hakkında bir fikrim yoktu. Efe'ye sormak istemiştim ama onu umursuyor gibi görünmek istemediğimden soramadım. İç sesim " Umursuyorsun" dese de , mantığım buna karşı geliyordu. Umursuyor muydum ? Şimdi bunları düşünmemeliyim.
Okul tüm sıkıcılığıyla devam ettikten sonra sonunda bitmişti. Efe ve İris'le okuldan çıktık. Eve doğru ilerlerken ben de bir yandan İris'in suratı hala asık olduğu için onu eğlendirmeye çalışıyordum. Ama kızda bir tane tepki yoktu. Otobüse binmeden önce ben İris'e şebeklik yapacağım diye geri geri yürüdüğüm için ayağım takıldı ve yeri boyladım. Bugün 2. Kez ayağım takılıyordu. Ve yine aynı yeri incitmiştim. Acıyla bağırdığımda Efe telaşla bir şekilde yanıma geldi ve beni kaldırdı. Zar zor otobüse bindik. Otobüs hem okul hem iş çıkışı olduğu için kalabalıktı. Okulunuzun tam gün olmasının dezavantajları da buydu işte.
Otobüse bindikten sonra boş yer aramaya başladık. Ama tabi ki bulamadık. Şoför ön taraftan "arkalara doğru ilerleyin lütfen" diye sesleniyordu. Zaten otobüs tıklım tıklımdı hala nereye yolcu alıyordu acaba ? 10 dakika sonra kapılar tekrar açıldığında ve içeriye yolcular girdiğinde artık bir kadın dayanamadı ve şoförü azarladı. "Gelen yolcuları otobüsün tavanına mı asacaksınız. Her yer dolu işte daha niye yolcu alıyorsunuz?" Diye şoföre doğru bağırdı. Bağıran kadına bir kaç kişi daha destek çıktı. Artık dayanamayan bazı kişiler otobüsten inmeye başlamışlardı. İris , Efe ve ben yan yana dizilmiş direklere tutunmaya çalışırken Efe kaşlarını çatmış arkama bakıyordu. Kafamı arkama çevirdiğimde Psikopat ve sapık karışımı tipli bir adamı gördüm. Efe zorlukla ilerleyerek arkamıza geçti. Bazen bu huylarını çok seviyordum. Tam bir abi gibiydi. Her zaman bizi koruyordu. İris her ne kadar sonradan aramıza katılmış olsa da onu da kardeşi gibi görüyordu ve onu da koruyordu.
Aradan bir kaç dakika geçtikten sonra önümüzde oturan çift koltuktan kalkarak otobüsten indiler. Hemen depar atarak boş koltuğa oturdum. Yanıma bir kız gelirken , saf saf etrafa bakan İris'in kolunu çektim ve yanıma oturttum. Kız hayal kırıklığıyla olduğu yerde durdu ve direğe tutundu.
Aradan biraz vakit geçti , ineceğimiz durağa 15 dakikalık bir mesafe kalmıştı. İris'in hala sessiz olduğunu gördüğümde onu kendine getireceğini düşünerek dürttüm ve bir şey söyledim sessizce. "Sanırım Giray'dan hoşlanıyorum?" dedim. İris ilk başta bir şey söylemedi omuz silkti ve kafasını önüne çevirdi. Ben şaşkınca ona bakarken jeton yeni düşmüş olacak ki hızlıca kafasını bana çevirdi ve herkesin duyacağı bir şekilde "Nee!" diye bağırdı. Hala ayakta duran Efe kaşlarını çatarak "Noldu" der gibi baktı. Bende elimle İris'i göstererek elimi "bir şey yok" der gibi salladım. Efe gülümsedi ve camdan bakmaya devam etti. Bende İris'in kulağına eğildim ve "Biraz daha bağırsaydın otobüsün dışındakiler duymamış" dedim. İris de "Kızım neden otobüste söylüyorsun sen de. Böyle bir tepki vereceğimi tahmin etmişsindir." dedi. Haklıydı da. Zaten böyle bir tepki vermesi daha doğrusu kendine gelmesi için söylemiştim. "Tamam ya." Dedim. İris "Ee anlatsana hadi!" dedi. İris'e gözlerimle ve kaşlarımla Efe'yi işaret ederek "Şimdi olmaz daha sonra. Hem ben derdimi anlatırım hem sen. Belli sende de bir şeyler var, tahmin ediyorum ama sen ayrıntısına kadar anlatacaksın." Dedim. İris'i kolumla dürttükten sonra ne diyeceğimi anlamış olacak ki "Tahmin ettiğin şey. Ayrıldık." Dedi. Bunu o kadar normal söylemişti ki tahmin etmeme rağmen şaşırdım. Sabahtan beri surat asıyordu ama bana söylerken ağlayacağını falan düşünmüştüm. Gerçi ağlasa Efe'nin dikkatini çekerdi ve elinden kurtulamaz anlatmak zorunda kalırdı. Böylesi daha iyi dedikten sonra ineceğimiz durağa geldiğimizi fark ettik ve ayağa kalktık. Yerimizin boşaldığını görenler resmen uçarak koltuğa iniş yaptılar. Durağa geldiğimizde düğmeye bastık ve üçümüz birden otobüsten indik. Malum Efe ve ben zaten aynı apartmanda oturuyorduk yani aynı yere , beraber gidecektik. İris ile ise durakta ayrılıyorduk. Şanslı kız ailesi bizim ailemiz gibi yokuştan almamışlardı evini durakta indikten birkaç bina sonra evine ulaşıyordu. Biz ise şimdi bir dağ tırmanıcısı edasıyla sırtımızda okul çantalarımızla nefes nefese , bitmiş su şişelerimizle eve gidecektik. Her gün eve giderken ailemi koskoca Ankara'da alacak ev bulamayıp resmen dağın tepesinden aldıkları için tebrik ediyordum.