Kahvaltı yapıyorduk. En önemli bilgi bu çünkü, kahvaltıda erkekler yoktu. Şikayetçi değilim. Bitmeye yakın Ayliz ayağa kalktı. "Haydi hazırlan Lut'a gidiyoruz."
"Ne demek Lut'a gidiyoruz?" Yaren'in kaşları çatılmıştı ve sorgularcasına öne doğru eğilmişti. Ayliz hafifçe kaşlarını kaldırıp başıyla beni işaret etti. "Birazdan gideceğiz ya Yaren? Leyli de bizimle beraber gelecek."
Benim niye bundan haberim yok?
Vallahi benimde yeni haberim oldu iç ses.
"Neden sizinle geliyormuş?" Yaren de Ayliz gibi ayaklanmıştı. Ayliz tek kaşını kaldırıp dilini dudaklarının üzerinde gezindirirken ben keyifli bir ifadeyle az sonra kopacak kavgayı bekliyordum.
"Çünkü ben onun arkadaşıyım. Başka soru?" Tam bir ergen gibi konuşan Ayliz'e göz devirdim.
Yaren az daha diretirse Ayliz'i boğacak gibi görünüyordu. Dişlerinin arasından konuştu: "Ben neyiyim Ayliz? Ben arkadaşı değilmiyim? Leyli burada kalacak dediysem burada kalacak!"
Sıkıldığımı belirtircesine yüksek sesle nefes alıp yanaklarımı şişirdim. Bende onlar gibi ayağa kalkmıştım.
Müdahale etme vakti geldi!
"Otursun herkes! Kimse benim yerime kendi kafasından kararlar vermesin. Benim hayatım benim kararım." Yaren tedirgin olarak bana bakarken Ayliz göz devirmekle yetindi. Yaren'in derdi, Ayliz'i seçme ihtimalimdi.
"Bence Leyli bizimle beraber Azınlık sarayına Sarayı'na gelsin. Hem o bensiz yapamaz. Değil mi Leyli?" Bana bakıp göz kırptığında sırıtmamak için dudaklarımı bir birine bastırdım. Senin diline kurban be!
"Tabii tabii! Mara'sız yapamam ben." Sanki daha dün tanışmamışız gibi... Gerçi ben onu kitap yazıldığı andan itibaren tanıyordum ya neyse.
Leyla Hanım gülümseyerek başını salladı fakat Zülal karısı yüzünü buruşturup benim o mükemmel yüzüme bakmadı bile. Neyse onun kaybı sonuçta!
Mara ciddi bir ifadeyle kulağıma yaklaştı: "Sakın yanımdan ayrılma!" Pişmiş kelle gibi sırıtarak başımı salladım. "Öpmeme izin verirsen dediğini yaparım." Kıkırdadı ve sanki çok gizli bir bilgi veriyormuş çasına fısıldadı: "Tamam. Elümhan'a varınca izin vereceğim."
Neler geçiyor aklımdan... Tövbe tövbe!
"Toplum içerisinde kulaktan kulağa konuşulmaz!" Ayliz ayıplarcasına bize bakıyordu. Hadi ordan be! Kim demiş? Bilmiş bir tavırla saçlarımı geriye attım. "Bahsi geçen toplum üç kişeden fazlaysa konuşmanın bir sakıncası yoktur." Ben de iyi sallıyordum he!
Durum kararlaştırıldıktan sonra Yaren hüzünlü bir ifadeyle Itır'ın önüne yürüdü. "Yine gel tamam mı?* Dedi utangaç bir sesle. Eh, Yaren'den çıkabilen en nazik cümle buydu. Itır gülümseyerek Yaren'in omzunu okşadı. "Söz gelirim." Itır verdiği sözleri hep tutardı.
Ayliz çatık kaşlarıyla Doğa'ya doğru ilerledi. "Lut'a gelmezsen yemin billah seni keserim!" Doğa yeşil gözlerini kırpıştırarak saf bir gülümseme eşliğinde Ayliz'e sıkıca sarıldı. İkiside benden kısa olduğu için çok tatlı duruyorlardı.
Bense hayranı olduğum kitap karakterinin yanında kalmaya hak kazandığım için kibirli bir ifadeyle Mara'nın koluna girmiş ayrılan çiftlere acıyarak bakıyordum. Elzem'i de kendime çekip koluna girdim. Sevmiyorum şahsen ama dışlanmasına da gönül razı değil. Veda faslının fazla uzadığını farkedip ellerimi bir birine vurdum. "Evet canım(!) arkadaşlarım! Bu günde başkalarının adına karar verilmeyeceğini öğrendiğimize göre dağılabiliriz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Neden Mısır'da Değiliz?
FantasíaNeden Mısır'da Değiliz? yani madem yeri yönü değişen benim, neden daha eski bir tarihte değiliz? illa eski tarih olmasına gerek yok. Mısır'da olsak yeter! En azından çevremde bu kadar güzel insan varken bende güzel olabilirdim dimi yani? Ah ah! Ayda...