Neden Mısır'da Değiliz? yani madem yeri yönü değişen benim, neden daha eski bir tarihte değiliz? illa eski tarih olmasına gerek yok. Mısır'da olsak yeter! En azından çevremde bu kadar güzel insan varken bende güzel olabilirdim dimi yani? Ah ah! Ayda...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Dandik olmuş olabilir ama bana ne? Kurgu sahibiyim ben editör değilim.
Ufff
Bende kendi kendime triplere giriyorum ama çıkarı yok. Hadi bölüme geçin babyler! ___________________________________________
"Yaren'im! Aşkım, sevdiceğim!" Son bir haftadır saraydan dışarı çıkmıyordum. O iki salağı çok özlüyordum ama onlardan çok uzaktaydım. Başımı pencereden geri çekilip pencereyi kapadım. Sonbahar buraya da uğramıştı. Bu yüzden bahçeye çıkamıyordum çünkü, her tarafta kuru gül kokusu vardı ve Yaren'de kuru gül gibi kokuyordu.
"Şimdi sen benden uzakta, o meymenetsiz amcanın yanındasın." Peki ya Ayliz? Onun durumu çok mu farklıydı? "Ayliz'im! Işığım. Sende o gıcık abilerine katlanmak zorundasın değil mi bahtsız çiçeğim? Onurum babasız yavrum!" Babasız yavrum derken? Mükremin miyim ben? Saçmalığa bak. Bazen ben bile beni anlamıyordum. Başkası nasıl anlasın?
Son kurduğum cümleyle kaşlarımı çatıp kendime tokat attım. "Frekanslar karıştı galiba? Uff acımızı da çekemiyoruz mübarek!"
Son bir haftadır yaptığım tek şey;, yiyip, içip, yatmaktı. Arada gidip Dehliz'in aklını kurcalıyordum o ayrı mesele ama genel olarak sıkılıyordum. Artık başka bir kitaba gitmek istiyordum ama şu lanet yansıma bir türlü çıkmıyordu. Her gün aynanın karşısına geçip piramitlerin ortaya çıkmasını beklesemde nafile! Ant içmiş gibi en olmadık zamanlarda çıkıyordu hep.
Aynanın karşısına geçip dilimi şaklaktım. Şu boya posa, şu endama bak yarabbim! Ne kadarda güzel yaratmış beni kurban olduğum. Hayran hayran aynada kendimi süzerken kapı çalındı.
"Gelme!" Dinledi mi peki? Hayır! Çünkü sürekli aynı kelimeyi söylüyordum ve artık beni kayla almıyorlardı.
Ben olsam bende almam.
Normalde de almıyorsun ki iç ses?
Doğru.
Yok bir de yalan olsun!
Kapı açıldığında içeri görmeyi en son istediğim kişi yani; Elzem Gevheri girdi. Soyadı da bir tuhaf geliyor kulağa yaa Akay daha güzel. Kapının girişine yaslanmış beni süzen Sarı Çiyan'a göz devirip ona doğru dönmeye tenezzül dahi etmeden konuştum.
"Ne var?" Bir haftada onu terslememe o kadar alışmıştık tepki bile vermiyordu. Kızda peygamber sabrı vardı adeta. Maral Atmaca'nın karakteri olduğu içindir belki? Aman bana ne?
Kıstığı yeşil gözlerini yüzümde gezindirdi. "Ne yapıyorsun?" Bunu sormak için gelmediğini ikimizde biliyoruz dostum! Aptal sarışını oynama. Aniden amerikan dublajına bağlayan içsel düşüncelerimle sonra hesaplaşmaya karar verip o beklenen cevabı verdim.
