Yazgım, kendi avucumda seyretmek kırgın aksimi.Zin Sekna
Gecenin karanlığında cama vuran yağmur sesi uyandırmıştı beni yatağımdan kalkıp gecenin karanlığına meydan okurcasına göğü aydınlatan şimşeklere baktım cama yansıyan silüetime bakmaya devam ettim belki geleceğimi belkide hiç gelmeyecek birini beklemek yormuştu beni ondanı gözlerimdeki yorgunluk ve hüzün. Daha onbeş yaşında sevmiştim ben onu bir annenin çocuğuna olan sevgisi kadar masum bir babanın evladına olan sevgisi kadar saftı ona olan sevgim belkide sevdam görmemişti beni hiçbir zaman veya görmek istememişti sonuçta hiç kimse görmek istemeyen biri kadar kör olamazdı değil mi ?
Biraz daha yağan yağmuru izleyip yatağıma geri döndüm hiçbir şeyim eksik değildi onun kadar hiçbir şeyim tam değildi o gelene kadar. Onu bu kadar sevmek akıl işi değildi zaten benim aklım da ona olan sevdamla gitmemiş miydi benden. Ben Zin Sekna yüreğimi Ferman Bedrana emanet etmiştim beni gözünün önünde olan beni görmeyen adama vermiştim kalbimi.
Annemin tek kızı babamın prensesiydim hiçbir şeyim eksik değildi onun kadar derken laf kalabalığı yapmamıştım gerçekten onun kadar hiçbir şeyim eksik değildi. Sadece seviyordum onu zarar vermeden, söylemeden zaten söyleyemezdim ki sözlü bir adamın karşında geçip onu sevdiğimi nasıl söylerdim.
Gece gece kara bulut gibi üzerime çöken düşüncelerimi zihnimin en ücra köşesine gönderdim düşünmek sadece bana zarar veriyordu sevdam sadece bana zarar veriyordu artık içimde tutamıyordum ona olan aşkımı korkuyordum bir gün kendime hakim olamayıp karşısına geçip gözlerinin içine baka baka her şeyi itiraf edecem diye.
Başımı yastığa koyup gözlerimi kapattım düşünmek sadece bana zarar veriyordu benim huzurlu olduğum tek yer rüyalardı.
Üzerimdeki beyaz elbiseyle oturuyordum yatağın üzerinde, yüreğimdeki korku bütün bedenimi ele geçirmiş titriyordum baştan ayağa içten içe kendime cesaret verip kim olduğumu hatırlatmaya çalışsam da bilinmezlik beni geriyor nefesimi boğazıma diziyordu çok geçmeden odanın kapısı açıldı içeriye lacivert takım elbiseli Ferman girdi onu görmemle maraton koşan kalbim sakinledi bilinmezlik bir anda yok oldu gerginlik gitti Ferman bana doğru gülümseyerek gelmeye başladı attığı her adımda yüzünde oluşan değişim tamamı ile suretini değiştirmeye başladı az önce kaybolan korkum ve gerginliğim daha şiddetli bir şekilde geri döndü titreyen bedenim ile aniden geri çekilmeye çalıştım.
Korkuyla araladım gözlerimi rüyalarda bile huzur bulamıyordum artık, bu sırı daha fazla taşıyamıyacağımı biliyordum sadece daha ne kadar dayanabilirim onu görmeye çalışıyordum belkide korkaklığıma bahane uyduruyordum. Duvardaki saate takıldı gözlerim daha erkendi kalkıp kendi işlerimi haledip konak halkına güzel bir kahvaltı sofrası kurulmasına yardımcı olabilirdim bugün pazardı abim ve babam da evde olacaktı bütün aile bir arada olduğumuz nadir gündü pazar günleri. Yataktan kalktım sarsak ve uyuşuk adımlarla odamın içindeki banyoya doğru yürüdüm içeri girdim aynanın karşısına geçtim her sabah yaptığım acaba ben çirkin miyim muhakemesini yapmamak için fazla bakmamaya çalıştım düz küçük burnum dolgun dudaklarım biçimli kaşlarım keskin elmacık kemiklerim iri kahverengi gözlerim ve kumral tenim vardı anneme benziyordum yani çirkin olma şansım yoktu bikere daha fazla oyalanmamak adına dişlerimi fırçaladım, elimi yüzümü yıkadım saçlarımı tarayıp siyah bandanamı taktım odaya geri döndüm yatağımı toparladım dolaptan çıkardığım siyah beyaz desenli fistanımı giyinip odadan çıktım.
Van'ın en büyük aşiretlerinden biri olan Sekna aşiretinin ikinci kız torunuyudum birinci kız torun Baran amcamın kızı Bervandı benden üç yaş büyüktü bizim aşiretin ağası Baran amcamdı onunda babam gibi bır kızı bir oğlu vardı. Kendi kendime düşüncelerim arasında dolaşıyordum merdivenleri indim etrafta kimse yoktu herkes uyuyordu büyük ihtimalle adımlarımı mutfağa yöneltim içeri girdim konağın en eski çalışanı olan Zelal teyze kahvaltı hazırlıklarına başlamıştı bile geldiğimi fark etmesi ile elindeki demi masaya bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mir Û Zin
General FictionSevdalar, kavgaları doğururdu bizim topraklarda. kavgaların kurbanları olurdu Zin ve Mir de acımasız kavgaların kurbanıydı. Zin'in tek suçu sevmekti bilemezdi sevdası sonu olacak. Mir' in tek suçu törelere karşı gelememesiydi. Mir Sekna & Zin Sek...