İki gün geçmişti ve ben masamın başından yemek almak haricinde hiç kalkmamış yazdıklarımı tekrar tekrar okumuştum.
İkinci madde için yazdıklarımın yeterli olduğunu düşündüğümden ve üçüncü madde ile bağlantılı olduğundan yeni bir sayfa alıp yazmaya başlamıştım:
Oyun ve sosyal medyaya olan bağımlılık gün geçtikçe artıyordu. İnsanlar yürürken bile önlerine bakmaz olmuştu,aynı zamanda sosyal ilişkileri öyle kötü etkiliyordu ki insanlar birbirleri ile konuşamaz olmuştu çünkü insanlar mesajlaşmaktan zamanla konuşmayı unutur hale gelmişti. Yolda yürürken birine yanlışlıkla çarptığında bile özür dilemekten aciz bir nesil yetişiyordu.
Yazma fikri henüz aklımda olmadığı zaman ofiste öğle saatinde gazete okurken teknolojinin insanlar üzerinde tembelliğe yol açtığından bahsettiğini görmüştüm,haklıydı. İnsanlar tek bir cihaz sayesinde her şeye ulaşabildiğinden dışarı çıkmayı aklından bile geçirmiyor veya üşeniyordu. Yatakta uzanırken bile kalkmayı istemeyip sosyal medyada gezinmeye devam etmek istiyorlardı. Zamanla insanlarda sorumluluk bilinci yok oluyordu,erteleme alışkanlığı daha da sıklaşıyordu.
Aynı haberde teknoloji yüzünden psikolojik rahatsızlıkların ortaya çıktığıdan ve radyasyon yüzünden sağlığın gittikçe tehlikeye gittiğinden bahsediyordu. Haberi okuduğumda teknoloji ile aram olmamasına rağmen korkmuştum. Peki ya kullananlar nasıl bu kadar kaygısız olabiliyordu? Daha kötüsü ise aile bağları gittikçe kopmaya başlıyordu;
ilk başta sadece evden çıkmayan birey bir zaman sonra odasına kapanıyor ve oradan da çıkmıyordu. Diğer aile üyeleri ise işten geldikten sonra televizyon karşısında boşa zaman tüketiyordu. Kültürlerinden gün geçtikçe uzaklaşıyordu insanlar. Zaman geçtikçe yeni bir dünyanın ve yeni bir sistemin temelleri atılıyordu. Yalnızlık oranı gittikçe artıyordu.
Bilgisizlik ve yanlış bilgi zaman geçtikçe çoğalıyor,cehalet herkesin ruhuna işliyordu. Sorumluluk bilinci olmadığından ötürü kimse öğrenmek gibi bir çabaya girmiyordu,istemiyordu bile. Genel kültür sayılan bilgileri bile "Ne işime yarayacak ki canım,bana ne?" deyip elinin tersiyle itenler çoğalıyordu. Herkesin gözü para,mal,mülk harici hiçbir şeyi görmüyordu;
hırs ve para bürümüştü gözlerini,kapitalist sistem insanları hızla ele geçiriyordu. İnsanlar iş harici başka hiçbir şey düşünemez olmuştu. Ekonominin de zayıflaması ile insanlar daha çok gergin olmaya başlamıştı,herkes sadece birbiri ile yarışma derdine düşüyordu. İşçi sınıf gittikçe fakirleşiyor ve değersizleşiyordu. İnsanlar seslerini bile duyuramıyordu. Umutlar gittikçe bitiyor yerine karamsarlık geliyordu. Zamanla herkes içine kapanıyor ve insanlardan uzaklaşıyordu. Tutunacak dal aramakla geçiyordu bazılarının ömürleri ve en sonunda tutunamayıp yalnız başına ölüp gidiyorlardı.
İnsanlık gittikçe çürüyordu,insanlıkla birlikte duygularda çürüyordu. Toplum ayrışmaya başlıyordu. Birbirlerine boş nedenlerden dolayı düşman kesiliyorlardı,en ufak bir sorundan dolayı büyük kavgalar çıkıyordu. İnsanlık acı çekiyor ve ölüyordu. Durdurulmuyor,durdurulmak dahi istenmiyordu. Sonu nereye varacak çok merak ediyordum. Beklemek anlamsızdı. Kimse bu durumun düzeleceğini umut etmiyordu. Gittikçe aciz olmaya yönelen bir toplumda yaşıyordum, bıkmıştım...
Daha fazla bu konuya devam etmek istemiyordum,diyecek bir şeyim kalmamıştı. Moralim iyice düşmüştü,masadan kalkıp balkona gitmiştim. Hava güzelliğini sürdürüyordu. Korkuluklara yaslanıp derin bir nefes almıştım,sokaktan geçen insanları ve arabaları izliyordum. Hava almak moralimin düzelmesini sağlıyordu. Kapı çalmıştı,gelen Kemal Efendi idi.
"İyi günler Selim ağabey."
"İyi günler Kemal Efendi,buyur ne vardı?"
"Bugün elime tam senlik bir dergi geçti. Dışarı çıkmıyorsun diye ben getirmek istedim."
Arkasında sakladığı dergiyi uzatmıştı. İçeriğini bilmesem de teknoloji ile alakalı olduğunu derginin kapağından anlamıştım ve merakımı uyandırmıştı.
"Fiyatı nedir bunun?""Benden hediye olsun ağabey. Fakat bir şey merak ediyorum."
"Nedir?""Sen bu kadar dergiyi,gazeteyi,kitabı ne yapıyorsun?"
"Saydıkların ile neler yapılıyorsa onu yapıyorum Kemal Efendi. Birde yazdıklarım için fikir alıyorum ve zihin dünyamı genişletiyorum. Tek bir hayat yaşamaktansa birden çok hayat yaşıyorum."
Yazdığımı duyduğunda oldukça şaşırmıştı ve ilgisini çekmişti.
"Sende mi dergilere yazıyordun ağabey?"
"Henüz bir dergi ile anlaşmadım. Zaten yazdıklarım henüz bitmedi. Bittiği zaman evden çıkarsam görüşeceğim."
"Benim bir tanıdığım var ağabey. Dergisi de şuan en çok okunanlardan. Eğer tanışmak istersen çağırabilirim."
Aldığım teklif beni çok mutlu etmişti ve böyle bir fırsatı kaçırmak istemiyordum. Henüz bitirmemiş olsam da maddeler halinde veya bölüm bölüm ayrılıp yayınlanabilirdi. Bu sayede her gün veya her hafta yeni maddeler okunur aynı zamanda da merak uyandırıcı olabilirdi."Çok güzel bir teklif Kemal Efendi. Çok isterim,tabii arkadaşınız da kabul ederse."
"Dükkana gidince ararım ağabey. Sonra da sana haber veririm."Teşekkürümü ettikten sonra Kemal Efendi koşa koşa dükkanına geri dönmüştü,dergiyi ise hediye etmişti. Mutfağa geçip kendime kahve pişirdikten sonra balkondaki yerime geçip incelemeye başlamıştım. Biraz okuduktan sonra uykumun gelmesi sebebi ile yarım bırakmıştım. Her ne kadar ilgi alanım olsa da sıkıcı bir yazım tarzı vardı. Derginin amacı ise teknolojinin faydalarını ve zararlarını karşılaştırmaktı. Kahvem bitmişti,mutfağa götürüp masanın üzerine bıraktıktan sonra salona geçip koltukta uzanmıştım. Derginin uykumu getirmesinden ve birkaç gündür doğru düzgün uyku uyumadığından koltukta uyuya kalmıştım. Kapının çalması ile uykum sona ermişti.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM YAYINDA!
*******
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sosyal Çürüme
Short StoryÖyle bir zamana geldik ki insanlar artık bırakın kitabı,kağıdı,kalemi insanların bile yüzüne bakmaz oldu. Teknoloji ilerleme gösterdikçe durum daha da vahim hale geliyor. İnsanlık şekil değiştirmekle birlikte kendi doğasını terk ediyor. Selim ise in...