Yazdıklarımın neredeyse hepsinde teknolojiyi kötülemiş olmama rağmen iyi yönlerinin de olduğunu reddetmek olmazdı. Fakat her ne kadar iyi yönleri de olsa bildiğiniz gibi insanların çoğunluğu iyi yönlerinden çok kötü yönlerini kullanmayı seviyorlardı. Teknoloji sayesinde bilgiye eski zamanlardan daha rahat ulaşabiliyor olmamıza rağmen insanların çoğu yanlış bilgileri okuyup araştırmadan inanıyor ya da en ufak bir yazı bile okumayıp sadece zaman öldürmek için kullanıyorlardı. Yanlış bilgi her ne kadar fazla olsa da gerçekten okumak, öğrenmek isteyen insan gerek farklı kaynaklar olsun gerek ansiklopediler gerekse kitaplardan doğru bilgiye mutlaka ulaşabilirdi.
Binlerce boş içerik izlemek yerine gerçekten uzman ve bilgili insanları izlemek varken insanlar gerçek hayatta hiçbir işe yaramayacakları videolar izleyip zaman öldürüyor ve bundan hiç rahatsızlık duymuyorlardı. Başka bir durum ise iletişimdi: Teknoloji her ne kadar iletişimi kolaylaştırmış olsa da artık insanlar birbirlerine ulaşmak istemiyor veya ulaşılabilir olmak istemiyordu.
Teknoloji insanlığın hayatını kolaylaştırabiliyor olmasına rağmen bu kolaylığı kullanmayı reddediyordu insanlar. Bunun yerine kolaya kaçıp ruhlarını öldürüyor, beyinlerini idam ettiriyor, psikolojilerinin intihar etmesi için çaba gösteriyorlardı ve en sonunda ise bedenleri ile beraber ölüp bir avuç toprağa gömülüyorlardı. Bu konuda fikrimce en güzel sorulardan biri ise "Teknoloji mi zararlı yoksa insanların yönelimleri mi zararlı?" olabilirdi. Bana kalırsa her ikisinin de zararı oldukça fazlaydı. Faydaları da vardı tabii ki fakat pek kimsenin umurunda değildi o faydalar. İnsanların artık yeni bir şey öğrenme isteği azalmıştı ve tükenmeye doğru gidiyordu.
Kimse merak ettiği bir konuyu araştırmıyor veya saatlerce araştırmaya üşeniyordu. Teknoloji sayesinde insanlar istediği konuda tüm kaynaklara ulaşabiliyor olmasına karşın yine teknoloji yüzünden rahata ve kolaya alışmıştı insanlar. Uğraşmadan, saatlerini vermeden öğrenmek istiyorlardı. Ne var ki bir kere başlayıp kendilerini araştırma sürecine bıraksalar ne kadar sevecek ne kadar eğleneceklerdi. Bunun yanında haber takip etmeyi, alınmak istenen şeylerin daha kolay alınması gibi birçok insan hayatını kolaylaştıran faydalı yönleri vardı fakat insanların bunlara çok fazla alışması da onları tembel yapabilirdi. Kısacası teknolojinin faydaları ve zararları iç içe geçmiş durumda olmasına karşın insanların ne sıklıkla ve nasıl kullandıklarıydı önemli olan. Teknoloji asla kullanılamaz diye ben dahil kimse diyemezdi; sonuçta gelişen çağa ayak uydurmak gerekildiğini kabul etmek gerekiyordu. Bu konuda en iyi olan durum insanların bilinçli bir şekilde kullanmasıydı.
Anlatacak, yazacak bir şeyler bulamıyordum artık. Son maddenin her ne kadar yetersiz kalmış olduğunu düşünüyor olsam da ekleyecek bir şey bulamıyordum artık. Bulmak istediğimde pek söylenemezdi. Yazdığım kağıdı salondaki masanın üzerine bırakıp koltukta bir süre dinlenmiştim. Akşam saati olduğunda kapı çalmıştı. Kapıyı açtığımda karşımda Yahya Bey duvara yaslanmış, beni inceliyordu. Geleceğini tahmin etmediğim için şaşırmış olsam da tam son yazımı yazdığım zaman gelmesi işime yaramıştı. İçeri geçip oturduğumuzda gözü bir yandan masada bulunan kağıdın üzerindeyken diğer yandan da nasıl olduğumu sormuştu.
"Pek iyi sayılmaz, hastalığım ve yorgunluğum devam ediyor. Hem yazılarım için o kadar uğraşmama rağmen okunmaması beni üzmeye devam ediyor. Masada dikkatini çeken kağıt benim son yazım, sana vermek istiyorum fakat işine yarar mı bilmem."
Cümlemi bitirdiğimde hiçbir şey söylemeden masadaki kağıdı alıp okumaya başlamıştı."Güzel bir yazıya benziyor fakat tamamlanması lazım. Belki o zaman işime yarayabilir."
Kağıdı katlayıp cebine koyduktan sonra bir süre sohbet etmiştik. Artık yazmayı bırakacağımı ve istirahat edeceğimi söylemiştim. Bu ufak çaplı mücadeleyi kaybetmiştim ve neredeyse hiç kimseye bir faydam olmamıştı ve daha kötüsü artık tutunacak bir dalım kalmamıştı, artık pes etmiştim. Yahya Bey birkaç tavsiye ve birkaç teselli sözü ettikten sonra gitmişti. Ben ise son kez odama gidip bir süre masama ve kitaplarıma bakmış onlarla vedalaşmıştım. Artık bu odadan içeri bile girmek içimden gelmiyordu. Masama son bir kez oturmuş ve Kemal Efendi için bir mektup hazırlamıştım:
Sevgili Kemal Beyciğim; sana bıraktığım bu not benim yazacağım son yazıdır ve bu son yazımı sana anı olarak bırakmak istedim. Öncelikle en başından söylemek istediğim şey seninle tanıştığım için ne kadar mutlu olduğumdur. Tanıştığımızdan bu yana beni hep sevdin ve bana her konuda elinden geldiğince destek oldun. Bunun için sana teşekkürlerimi arz ediyorum. Bildiğin üzere kısa bir süre önce arkadaşın Yahya Bey ve senin yardımın ile dergide teknoloji hakkında yazı yazmış ve insanlara, topluma faydam olsun diye uğraşmış, tutunacak son bir dal için çabalamıştım. Yazılarımı değerlendirdiği için ona da binlerce kez teşekkürlerimi sunuyorum. Ve yine bildiğin üzere bu konuda başarılı olamamış, hayat mücadelemi ve tutunacak son dalımı kaybetmiştim. Ne kadar fazla üzüldüğümü en iyi senin anlayacağına dair en ufak bir kuşkum yoktur. Ayrıca çanta ve dergileri almaya geldiğinde beni teselli ettiğin için tekrardan teşekkürlerimi sunuyorum. Her ne kadar bu duruma üzülmüş olsam da elimden geleni yaptığımdan dolayı içimin rahat olduğunu bilmeni ve artık benim için üzülmemen gerektiğini bilmeni isterim. Hastalığım ve yorgunluğum gün geçtikçe artıyor, bu sebepten ötürü artık kitap okurken bile zorluk çekiyorum. Okuduğum şeyleri artık beynim almıyor ve çabuk unutuyorum, hafızam gittikçe zayıflıyor. Elimde bulunan kitapları ise senin içinde bulunan okuma ve öğrenme sevdasını görmem sebebiyle sana hediye ediyorum, sana katkıları bulunursa ne mutlu bana. Bazen bana bu kadar fazla değer vermenden ötürü şüpheye düşmüş olsam da senden özür diliyor ve artık en ufak bir şüphem olmadığını belirtmek istiyorum. Senden son ricam hayatını güzel, huzurlu ve bilgece yaşamandır. Bilgisiz bir insan benim gözümde geçirdiği ömrü boşa geçirmiştir. Bu son cümlelerimde son kez belirtmek istediğim şey ise seni çok sevdiğimdir. Seninle çok daha önce tanışmayı isterdim fakat kader buymuş. Sana karşı en ufak bir hatam bile olduysa binlerce kez özür dilerim. Diyecek başka bir şey bulamadığımdan ötürü notumu sonlandırıyor ve saygılarımı iletiyorum.
Kağıdın en altına imzamı attıktan sonra katlayıp bir zarfın içine koymuş ve kapının önüne bırakmıştım. Salonu tamamen kendim için hazırlamış, odamda kalmak istemediğimden dolayı bir daha açmamak üzere kapısını kapatmıştım. Salondaki koltuğu ise yatak haline getirmiştim, son zamanlarımı bu koltukta geçireceğimden rahat ve huzurlu olmak istiyordum. Hayat artık benim için tam anlamıyla bitmiş sayılıyordu. Yatağa uzandığım an kendimi ölmüş hissetmiş olsam da hâlâ nefes alıyordum. Yaşadığım her şey aklımın ucunda bir bir canlanıyor ve ben her dakikam ile yüzleşiyordum. Artık iyice yorulmuştum, bu son zamanlarımı düşünerek geçirmek istemiyordum. Her şeyi bir kenara bırakıp sadece uyumak istiyordum. Gözlerimi kapatıp zihnimi yavaşça boşalttıktan sonra sonsuz huzuru içimde hissetmiş ve uyuya kalmıştım.
SON!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sosyal Çürüme
Short StoryÖyle bir zamana geldik ki insanlar artık bırakın kitabı,kağıdı,kalemi insanların bile yüzüne bakmaz oldu. Teknoloji ilerleme gösterdikçe durum daha da vahim hale geliyor. İnsanlık şekil değiştirmekle birlikte kendi doğasını terk ediyor. Selim ise in...