5

1K 72 13
                                    



"Günaydın."

"Güna- Demir!"

Sabah kalktığında insanın görmeyi beklediği şey; tavan, saat veya telefonudur. Benim gördüğüm ise üzerime eğilmiş yarı çıplak olan Demirdi. Bunun nasıl, ne zaman ve niye olduğunu inanın bende bilmiyorum.

"Yavrum niye şaşırdın bu kadar? Kalk hadi kahvaltıya gidicez daha."

Yatakta doğrulup sorgulayan bakışlarımla etrafı süzerken o çoktan kalkmış yerden üstünü alıyordu. Yerden alıyordu??!!?

"Demir, sen.. Ne işin var burda?"

Anlamayan bakışıyla bana doğru dönüp küçük bir kıkırtı bıraktı.

"O ne demek Tunç? Hatırlamıyor musun? Akşam içmedik de ama."

"Ben hatırlamıyorum."

Gülüşü büyürken yanıma yaklaştı, yatağa tek dizini koyup üzerime gelirken konuştu.

"Salak sevgilim benim, hani dün okul çıkışı davet ettin beni, sonra da-dıt dıt dıt."

Alarmın sesiyle aniden gözlerimi açtığımda nerede olduğumu sorguladım bir an. Rüyaymış.

Nefes nefes uyandığım uykumda böyle bir rüya görmeyi beklemiyordum. Hem neden Demiri öyle görmüştüm ki, sevgilim demişti bir de. Allah akıl fikir versin bana.

Yataktan kalkıp hafif uyuşuk şekilde lavaboya gidip işlerimi hallettim, geri döndüp yatağa baktığımda aklıma yine rüyam geldi, umarım okulda onu gördüğümde tuhaf bir tepki vermezdim.

Her zaman ki gibi kahvaltıyı es geçip okulun yolunu tuttum, bugün stajıma başlayalı tam 1 hafta olmuştu, yarın haftasonuydu ve ben aşırı pozitif hissetmek istiyordum.

Bahçeye adımımı attığımda hava sanki pozitiflik isteğime büyük bir nah çekiyormuşçasına bozmuştu. Hava durumu da tuz biber niyetine haftasonunu yağmurlu gösteriyordu. Derin bir nefes çekip en azından evde otururum düşüncesiyle binaya giriş yaptım.

Sınıfımın ilk dersi beden olduğundan 80 dakika boşluğum vardı, bu süreyi kitap okuyarak geçirebilirdim. Öğretmenler odasına girdiğimde içerde gereksiz bir şekilde gergin bir hava vardı.

Boş bulduğum sandalyeye geçip oturdum, sessizlik canımı sıkıyordu, normalde Gülçin Hanım aşırı enerjisiyle bağırarak bir şeyler anlatır herkes de istemeyerek de olsa dinler bazen de gülerdi ama şimdi o bile susmuş önünde ki çayı karıştırıyordu.

Merakıma yenik düşerek 12/A sınıfına öğretmenlik yapan Mehmet Beyin yanına gittim, kendisi normalde fizik öğretmeniymiş ama burası malum her şeyin öğretmeni biziz burda.

"Günaydın Mehmet Bey."

Adam dalmış olmalıydı ki seslendiğim zaman yerinden sıçradı, beti benzi atmıştı resmen. Bana döndüğünde yüzünde zoraki bir gülümseme vardı.

"Günaydın Tunç hocam."

"İyi misiniz? Durgun gördüm sizi, yani herkesi."

"Ah sormayın Tunç hocam, iyi değiliz vallahi."

1 haftadır buradaydım ve bildiğim kadarıya kötü bir olay olmamıştı, ben gelmeden mi bir şey oldu acaba?

"Ne oldu acaba, yani anlatabileceğiniz bir şey ise."

"Hocam bugün polisler gelecek, ifadelerimizi alacaklar. Siz gelmeden bir iki hafta önce bir olay yaşadık, allah bir daha böyle bir şey yaşatmasın."

"Hayırdır inşallah, ne yaşadınız?"

"10/B nin bir hocası vardı, Yeliz hoca, allah rahmet eylesin, çok iyi bir hanımdı, bir gün okul kapandıktan sonra o çıkmamıştı, çocukların ödevlerini girmemiş onları gireceğini söylemişti, sabah da işte.. çocuklardan biri öğrencilerin kullandığı tuvaletin birinde bulmuş onu, yüzü gözü kan içinde, apar topar hastaneye kaldırmışlar ama kurtulamamış, poliste o zaman cinayet şüphesi var demişti, şimdi onun için tekrardan ifade alınacakmış."

STAJYER ÖĞRETMENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin