6

1K 73 15
                                    

Okuyanlara teşekkür ediyorum

Benim ağzımdan çıkıcak her söz bomba da BOŞVER

başlayalım kanzi

Bazı insanların bünyesi normaldir, yaşadıkları olayların bazılarını üzülürler bazılarını kafaya takmadan geçerler. Ama bende işler öyle yürümüyordu.

Benimle alakası olmayan ama üzücü bir olayı fazla kafaya taktığım için, gereksiz stresle başa çıkamayan vücudum bunu hastalık olarak bana geri getiriyordu.

Evet, grip oldum.

Bu mevsimde hasta olmayı başaran nadir insanlardan biriyim. Sabah baş ağrısıyla başlayan hastalığım şimdi burun akıntısıyla devam ediyor.

Gelin görün ki evde yatak döşek yatmak varken sırf devamsızlık olup da eksik puan almayayım diye okula geldim. İçtiğim 3 bardak çay da artık fayda etmemeye başladı.

Gelelim dün ki meseleye, hastalığımı bahane edip unutacağımı sandıkları sınıfımla şu an rehberlik dersindeydik.

Hepsi sanki dün hiç yaşanmamış gibi kaldıkları yerden devam ediyordu, hatta sınıfın değil tüm okul öyleydi, yani bir keriz ben miydim?

"Eve-öhm" sesim çıkmıyordu. Sınıf sabahtan beri sesimin çıkmamasını fırsat bilerek onları boş bıraktığımı zannediyorlardı, tamam belki ilk iki ders kendimi toparlamak adına bunu yapmıştım ama şimdi hesap sorma zamanıydı.

Öğretmen masasına bir iki defa vursamda dikkatlerini çekememiştim, son çare sınıfı susturabilecek birini bulmaktı ki konuşabileyim.

Sınıfa şöyle bir göz gezdirdim ve Demirle göz göze geldik ama ondan yardım istemek istemiyordum, dün ki muamelesinden sonra, asla.

Ondan gözümü çekip önünde oturan Safaya baktım, elini başına yaslamış yanındakini dinliyordu. Oturduğum sandalyeden kalktım ve yanlarına ilerledim, bu sırada üstümde ki gözleri de hissediyordum.

Yanına yaklaştığımda sesimi zorlamamak için omzuna dokundum, ani bir refleksle bana dönen çocuk şaşırtmıştı beni.

"Hocam bir şey mi oldu?"

"Benim-öhm sesim kısık, sınıfı susturabilir misin? Konuşacaklarım var."

"Tabi hemen."

Demesiyle ayağa fırlaması bir oldu, bir anda benle aynı boyda olan çocuk ayağa kalktığında şimdi ben onun öğrencisi gibi duruyordum.

"LAN SUSUN. HOCA Bİ ŞEY ANLATICAK! SES ÇIKMASIN SİKERİM EVVELİYATINIZI."

Birden bağırmasıyla bütün sınıf susmuştu, ben de biraz tırsmıştım, bunlar neydi böyle.

Tahtanın önüne geçip bir iki defa öksürdüm, sesim biraz daha gür çıksın diye.

"Rehberlik dersindeyiz diye gerçekten size rehberlik etmek istedim, biliyorsunuz normalde bu benim görevim değil, diğer derslerde değil aslında ama her neyse. Dosyalarınıza baktım, notlarınızı da görüyorum. Çalışmıyorsunuz."

İlk cümlelerimi bitirip şöyle bir sınıfta göz gezdirdim, aynı ders anlatırken baktıkları gibi bakıyorlardı.

Boş.

"2 gün sonra veli toplantısı yapıcam, ailelerinize haber verin."

Cümlemi bitirir bitirmez hep beraber gülmeye başladılar. Dalga geçiyorlardı benimle.

"Neye gülüyorsunuz, komik bir şey mi dedim?"

Safa el kadırıp konuşmaya başladı, söz hakkı verdim mi ki?

"Hocam siz bu- neydi kanka..?"

"Veli toplantısı kanka."

"Heh veli şeysini müdüre sordunuz mu hiç? Hani daha önce yapıldı mı falan diye."

Niye sorucakmışım canım, sonuçta bu gerekli bir toplantı, müdür de izin verirdi.

"Hayır, sormadım."

"Bence gidip sorun, izin vermesi için değil ama daha önce yapıldı mı diye sorun, o bile bilmiyodur bence ne olduğunu."

"Saçmalama Safa niye bilmesin, elbette biliyordur, hem daha önce de yapılmıştır."

Hepsi yine gülüşüp sohbete kaldıkları yerden devam ediyorlardı, hatta bazıları aralarında toplantı hakkında konuşup dalga geçiyorlardı. Duymamdan bile korkmadan.

Zil çaldığında müdürün yanına gitmeye karar verdim. Zaten son ders olduğu için oradan da eve geçecektim.

Müdürün odasına gelip kapıyı çaldım ve ses gelmesini beklemeden içeri girdim. Girmez olaydım.

Gülçin Hanım masaya oturmuş, bacaklarının arasına da müdür beyi almış sohbet(?) ediyorlardı. Baya samimi bir sohbet.

"Ayyy!"

"Tunç Hocam!"

Beni görür görmez Gülçin Hanımın çığlığından sonra hemen toparlanmaya çalıştılar, daha ben ağzımı açamadan da Gülçin Hanım odadan çıkmıştı.

"Rahatsız ettim kusura bakmayın."

"Yoo yo Tunç Hocam, biz de tam yıl sonu balosundan konuşuyorduk."

"Tabii öyledir, ben sizi şey işin rahatsız ettim."

"Buyur Hocam."

"Ben sınıfıma veli toplantısı yapmak istiyorum da, çocuklar biraz aklımı kurcaladı konu hakkında, bende size sorayım dedim."

Sanki başka bir dil konuşuyormuşum gibi suratıma bakıyordu, Safa haklı olabilir miydi?

"Hocam yani şimdi, ne desem ki? Hiç yapmadığımız şey. Nasıl olacak?"

"Yapmadığımız şey derken?"

"Yani biz son sınıflara hiç yapmadık toplantı. Ama siz isterseniz ayarlayın, ben size velilerinin numara listesini vereyim."

Daha cevabımı beklemeden dolaba yöneldi, ardından elime tutuşturduğu şeye baktım..

Yırtık sayfalarla dolu, kenarları sararmış kara kapaklı bir defter, milattan öncesine ait herhalde.

"İçinde numaraları yazıyor, bütün okulunkiler var ama siz kendi sınıfınızdakileri bulup ararsınız."

Ben mi arıcam??

Gerçekten devletin unuttuğu bu okulda 2,5 ayımın daha olması ceza gibiydi.

Okumaları görüyorum ve mutlu oluyorum, sizi çok severoooo 💕💕💕💗💗🎀🎀🥹🥹🥹🥹

STAJYER ÖĞRETMENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin