Olumm unutmuşum ya la
Günün son dersine girmek için zilin çalmasını bekliyordum, öğretmenler odası okulun diğer taraflarına göre daha düzenli ve temizdi, sanırım iki kadın öğretmen sayesinde olmuştu. Evet sadece 2 kadın.
Çayımı yudumlayıp kitabımı okuyordum, okulun içine girdiğiniz anda sizinde internetiniz çekmese sizde kitap okurdunuz.
Diğer sayfaya geçtiğim anda yanımda bir hareketlilik hissettim, Gülçin Hanım, öğretmen odasına ilk girdiğimde beni öğrenci sanmayan tek öğretmen, yanıma oturmuştu.
"Nasılsınız Tunç Bey, alışabildiniz mi?"
Gülçin Hanım matematik öğretmeni olarak geldiği bu okulda beden dersine giren nadide bir öğretmendi, okulun saçma düzenine adapte olmasını yadırgamıştım çünkü dışarıdan bakıldığında böyle şeylere ses çıkarabilecek biri gibiydi.
"İyiyim Gülçin Hanım, alışmaya çalışıyorum, siz nasılsınız?"
"Ay iyiyim bende, şey sorucaktım size kaç yaşındasınız acaba?"
"22."
Gülçinin yüzüde ki o cilvenin an be an kaybolması ve düşünceli bir hal alması tuhafıma gitmişti, ne bekliyordu ki gayette yaşımı gösteriyordum.
Bir şey söyleyecek gibi oldu ama zilin çalması ile kapadı o açtığı ağzını, size bir sır vereyim, bunun da ağızı kokuyordu. Genel olarak okulda ki herkesin mi ağzı kokuyordu yoksa benim burnumda mı sorun vardı bilemiyorum.
Yavaşça ayaklanıp karton bardağımı çöpe attım ve çantamı omzuma takıp sınıfa ilerledim, yaklaştıkça sınıfta ki ses çoğalmaya başlıyordu, yani her teneffüs sonu olduğu gibi.
Kapıyı açıp şöyle bir göz gezdirdim, içeride fazla kişi yoktu buna rağmen sanki 50 kişi varmış gibi ses geliyordu.
Öğretmenler zili çalmasına rağmen sınıfın çoğunluğu gelmemişti ama ben beklemeyecektim, banane canım isteyen gelir zorlayan yoktu sonuçta.
Kalçamı masaya yaslayarak iki dakika susmalarını ve beni farketmelerini bekledim ama yok, sanki kahvehanedelerdi.
En iyisi son dersi anlatmamaktı zaten müzik dersiydi ne anlatacaktım ki?
Ama sonra aklıma müzik açmak geldi, sonuçta dersle alakalıydı. Okul gelişmemiş olsa da akıllı tahtalar vardı, tahtanın önüne geçip internete girmeye çalıştım ama çekmiyordu yine. Son çare telefonumu bağlayıp indirdiğim bazı şarkılardan açmaya karar verdim.
Ve en sevdiğim 'Çağan Şengül - Çok Yazık' açtım.
Sınıfın dikkatini çekemeyeceğimin iyice farkına vardığımda önümde ki kağıtlara kendimce karalamalar yapıp şarkıyı mırıldanıyordum.
Bir süre sonra şarkıyı söylemeye kendimi kaptırdığımı farkettim ki bunu da kendi sesim sınıfın sesinden fazla olunca anlamıştım. Kapattığım gözlerimi ki genellikle şarkı söylerken gözlerimi kapayıp hayal kurardım, açtığımda karşımda gözlerini bana dikmiş yirmi küsür herifin olacağını tahmin etmemiştim.
Hepsi ya sıraya kafasını yaslamış ya da ellerini çenelerine koymuş şekilde ağızları açık beni dinliyorlardı, ders anlatırken bile bu kadar utandığımı hatırlamıyorum.
Utançtan kızarmaya başlıyordum, sustuğumda hepsi birden alkışlamaya başladılar, kapının yanından da bir alkış sesi geliyordu.
Demir, kapıya yaslanmış yarım ağız gülerek ayakta alkışlıyordu beni.
Bir anda ayağa kalkıp şarkıyı durdurdum. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Bu sıralar sürekli imdadıma yetişen zil olmasa akşama kadar orada beklerdim, kıpırdayamazdım.
"Hadi evlerinize artık!"
Demin ki utancımı gizlemek adına kızar bir tonda söylediğim şey hepsini eğlendirmişe benziyordu. Safanın yanımdan geçerken birden dibime girmesiyle şoka uğramıştım.
"Hocam, domates gibi olmuşsunuz.." dedi. Daha sonra arkasında ki arkadaşına dönüp, " ..acıktım lan." dediğinde bende tebessüm etmiştim.
Sınıf boşaldığında bende çantamı alıp çıkmıştım, öğretmen odasına uğramadan direkt bahçeye yöneldim, bahçe kapısının orada Safa ve Demir bir şeyler konuşuyorlardı, daha doğrusu Demir konuşuyor, Safa dinliyor ve onaylıyordu.
Merdivenleri inip oldukları tarafa doğru ilerlediğimde geldiğimi görmüş olacaklar ki hemen sustular, allah allah.
"Tunç hocam bırakalım sizi de isterseniz?"
Sanırım adı Yakup'tu, umarım yanlış değilimdir.
"Teşekkür ederim ama gerek yok, yakın zaten evim."
Verdiğim cevaptan memnun olmamışlardı, belliydi suratlarından.. yanlış görmüyorsam özellikle Demir memnun olmamıştı.
"İyi günler çocuklar."
Çocuk demeye bin şahit isteyen heriflere çocuk demiştim, arkama bakmadan uzaklaşmaya başladım, nasıl olsa yarın tekrar yüzlerini görücektim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
STAJYER ÖĞRETMEN
Novela JuvenilÜniversite stajı için erkek meslek lisesinde öğretmenlik yapacak olan Tunç...