8

1K 84 23
                                    

Çocuk bayramınız kutlu olsun canlarr  🇹🇷🇹🇷

İçinizde ki çocğu öldürmeden yaşamınıza devam edin inşallah.

Yakışıklı karizmatik seksi yazarınızla başlıyoruz inşallah...

Demir

"Ayağımıza bağ olucak bu Tunç."

Her gece toplandığımız depoda yine buluşmuştuk. Hamza, Safa, Yakup, Salih ve ben.

Hamzanın dediği şeye katılmak istemesem de öyle görünüyordu, yine de sesimi çıkarmadım, Tunçun bu okuldan kazasız belasız gitmesi gerekiyordu.

"Napıcaz peki? Kurcalamaya kalkarsa aynı senaryoyu yaşarız yine."

Yakupun değidiği şeyle göz göze geldik, anlamış gibi çekti gözlerini.

"Demir. Aklında bir şey yok mu?"

"Daha zamanı var."

"Zamanı falan yok amına koyim! Sessizken dürelim defterini, sonra başımız ağrımasın."

Sinirlerim yavaştan oynamaya başlıyordu. Sedatın gidişiyle hiç biri risk almak istemiyordu, farkındaydım. Ama bir anda üzerine çullanırsak olacakları da az çok kestirebiliyordum.

Yüzümü sıvazlayıp derin bir iç çektim, Salihe yandan bir bakış attığımda söze girdi.

"Tamam, buluruz bi şey, sakin olun bi."

Salih grubun en sakiniydi, adam akıllı oturup düşünmeden hareket etmemizi önlüyordu. Daha öncesinde bizle değildi kendi halinde takılırdı ama o olaydan sonra.. Yanımıza almaya karar vermiştik.

Bir tarafım bekleyelim, bir şey yapmadan gider belki dese de, diğer tarafım rahat değildi.

Tunça zarar vermek istemiyordum. Tunç.. güzeldi, onu gördüğüm an kalbimin ritmi değişmişti, hissettiğim şeylere bir ad veremezdim ama inkar da edemezdim.

Fakat bu düşüncelerimin en ufağını bile duysalar, Tunçun yanında beni de gönderirlerdi. Okuldan göndermek değil, diğer tarafa göndermekten bahsediyorum.

"Korkutalım."

Dediğim şeyle aralarında ki sohbeti kesip bana döndüler, aklımdan ne geçtiğini anlamış olmaları lazımdı.

"Yarın gece."

Hepsi birden nasıl olacağını sorgulamadan kabul etti, arkadaşlarımın sevdiğim sayılı huylarından biri de buydu, dediğimi sorgusuz sualsiz kabul ederlerdi.

******************

Tunç

Bugün 23 Nisan olması sebebiyle okulun tatil olması aşırı işime gelmişti, dün ki Demirle yaptğımız konuşmadan(?) sonra bir de gidip ders anlatamazdım.

Şu yaşıma kadar bırakın açık açık tehdit edilmeyi, yabancı biri tarafından kötü bakışa bile maruz kalmamıştım, belki yaşadığım çevreden belki de umursamadığım kaynaklı olabilirdi.

Geç kalkmıştım, şu an saat öğleden sonra 4 tü, karnımın yavaştan açıktığını hissettiğim için markete gitmeye karar verdim, dolap kupkuruydu.

Pijamamın üzerine geçirdiğim ince kazağımla attım kendimi dışarı. Hava bugün güneşliydi fakat esiyordu da.

Markete geldiğimde canım hiç bir şey çekmiyordu ama bayılıp kalmamak için bir şeyler yemek zorundaydım. Gözüme kestirdiğim şeylerden alıp , parayı ödeyip çıktım.

Mahalleye girip evin önüne geldiğimde telefonum bildirim sesiyle duraksadım.

Safa 12/I : Hocam selamın aleyküm, nasılsınız?

Tunç hoca : İyiyim Safa sen nasılsın?

Safa 12/I : İyiyim bende hocam şükür, müsait miydiniz? Rahatsız etmedim umarım.

Tunç hoca : Müsaitim Safa , bir sorun mu var?

Safa 12/I : Sorun yok da hocam ben size şey dicektim..

Tunç hoca : Söyle.

Safa 12/I : Hocam dün sizi kötü hissettirdik, siz de öyle hemen gidince özrümüzü dileyemedik, acaba işiniz yoksa akşam size yemek ısmarlasak, sınıftan bir kaç kişiyle. Olur mu hocam??

Tunç hoca : Ben zaten kızmadım size, özre gerek yok düşünmeniz yeter.

Safa 12/I : Hocam vallahi olmaz öyle, asla kabul etmem, 8 de hazır olun, Demir gelip alcak seni.

Tunç hoca : Safa..

Safa 12/ I : Unutmayın 8 de. Hadi selametle.

Ne alaka yemek ya?

Özür dilemek istemeleri güzeldi ama yemek yemekte abartıydı, aman neyse diyip eve girdim, şimdi bir de duş almak zorundaydım.

Saat 8 e gelirken hazırdım, ama aklıma takılan bir şey vardı, bunlar daha lise öğrencisiydi, Safa da Demir gelip alacak demişti. Arabası mı vardı yani?

Komidinin üstünden anahtarımı cüzdanımı alıp salona ilerledim, pencereyi açıp baktığımda aşağı da son model lüks bir açar ve araca yaslanmış Demir duruyordu.

Ayakkabılarımı giymeye başladığımda bir mesaj geldi.

Demir 12/I : Aşağıdayım.

Kapıyı kilitleyip apartman çıkışına yöneldim, kapıyı açtığımda karşımdaydı.

Yakışıklı olmuştu şerefsiz.

"Selam."

"Merhaba."

Kapımı açtığında şaşırmadım desem yalan olurdu. O odun hallerinden sonra hele ki dün ki konuşmasından sonra böyle centilmenlik görmek şaşırtmıştı beni.

Arabayı sürmeye başladığında "Nereye gidiyoruz?" diye sordum.

"Bizimkiler güzel bir mekan ayarlamış, oraya gidicez. Özür mahiyetinde yemek ısmarlayalım diyince Safa, benimde aklıma yattı."

"Anladım."

Yol boyunca başka bir şey konuşmamıştık, 30 35 dakika sonra da gelmiştik.

Ama geldiğimiz yerde ne bir mekan , ne de yemek yenecek her hangi bir yer vardı.

" Ama burada-"

"Özür dileriz, geldiğin günden bugüne kadar olan davranışlarımız için. Ama bu özür dediklerimi yok saymanı gerektirmiyor, unutma dediklerimi."

Arabadan inip kapımı açtı, anlamaz bakışlarla indiğimde peşinden takip etmemi söyleyip karanlık sokakta ilerlemeye başladı.

İçimde ki huzursuzluk gün yüzüne çıkarken, etrafı tanımadığımdan dolayı mecbur takip ettim.

Paslı kapısı olan depo gibi küçük bir yerin kapısında durduğun da korkum da artmıştı. Ne yapacaktık burada?

"Geç."

Kapıyı açıp içeriyi gösterdiğinde zifiri karanlıktı, küçüklüğümden beri karanlıktan korkardım, asla ışıksız ortamda uyuyamazdım, şimdiyse buraya girmemi istiyordu, bunu hayatta yapmazdım.

"Hayır."

"Geçiş buradan Tunç, ilerde bir kapı var, oradan geçicez."

Emin olamadığımı yüzümden anlamış olacak ki hafifçe gülümseyerek devam etti.

"Bende gelicem arkandan.."

Sesi sanki başka bir şeyi kastedermiş gibi çıkmıştı. Ama yine de güven veriyordu.

Kafamı sallayıp içeri geçtim.

Ve geçtiğim an kapı ardımdan kapandı.



YİNE VE YİNE AÇIKLAMA KISIMLARI HARİÇ 777 kelime yazmışım..

Kurgu nası gidiyo düşüncelerinizi almak isterim>>>

🎀🎀🎀🍭🍭 byyy

STAJYER ÖĞRETMENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin